Cenaze ve Düğün

729 96 16
                                    

Kimse benim Aziz Yıldırımlılığımdan şüphe etmesin ahdjsjsk

Atış serbest.

***

"Azıcık yardım mı etsen.'' Hande mutfak masasına oturmuş önüne konan tabak çatal bardak ne varsa izliyordu sadece. Kafası davul gibiydi. ''Azıcık yavaş mı olsanız.'' Çat çut fırlatır gibi atıyorlardı her şeyi masaya. Ya da ona öyle geliyordu. Kafasında sepet havası çalıyordu. Kulakları uğulduyordu.

''Çok tembelsin.'' Saliha'ya karşılığını elini beline götürüp yüzünü buruşturarak verdi Hande. Her yeri ağrıyordu da özel olarak dün voleyboldan kalan bel ağrısı vardı. ''Belim ağrıyor.'' Kendini berbat hissediyordu. Bugün pazardı. Zehra ile sevgilisi dün gece birlikte kalmış bugün de... Belki de otelden hiç çıkmazlardı. Kendini geriye doğru ittirip sandalyeyi arka ayaklarının üstüne getirip tezgahın başında peynir kesen Aslı'ya döndü. Market poşetinin içinden bir şeyler çıkartıp çıkarıp sürekli boş tabaklara dolduruyordu.

Millette ne enerji vardı be. Bu ikisi sabah kalkıp yürüyüşe gitmiş sonra da markete, fırına gidip alışveriş yapmışlardı. Saliha'nın arkası dönük çay ile ilgileniyordu. Bakışlarını ona çevirdi Hande. Siyah sporcu atleti ve siyah taytı. Uzun saçları Hande kadar uzun olmasa da omuzlarından epey aşağıdaydı. Çıplak belinden poposuna kaydı. Çok zayıftı. Zehra'yı düşündü... O böyle değildi. Sabah kalkıp yürüyüş yaparsa zayıf olurdu tabi. Zehra şu an yatakta... Kasılan midesini tutup yüzünü buruşturdu. Kendisine gelmesi gerekiyordu. Artık kendisine gelmesi gerekiyordu.

''Hande...'' Aslı masaya doldurduğu peynir tabağını bırakıp onun yanına oturdu. ''Kuzum...''

''Ondan nefret ediyorum.'' Dün gece ile ilgili aklında bir şey kalmış olsaydı eğer Zehra Güneşi derdi ama Mayalarla Zehra arasında kurduğu bağlantıyı hatırlamıyordu artık Hande.

''Geçecek...'' Saliha, Aslı'nın görüş alanına girip kaş gözle derdini anlatıyordu o anda. Ben sana demiştim kaşını hafifçe sağa doğru hareket ettirmek ve görüyorsun diyen Hande'ye gidip gelen gözleri. Dün gece Aslı'ya Hande'nin ciddi olduğunu kafasını dağıtacak bir şeylere ihtiyacı olduğunu söylemişti. Aslı da Hande'nin yemeğini bile yarım bırakan biri olduğunu Zehra'yı da 1 hafta sonra unutacağını söylemişti. Yani tamam ciddiydi ama sonuçta ne kadar sürdürebilirdi ki? Her şeyi yarım bırakan birinin aşk acısı ne kadar sürerdi? Hem de hiçbir şey yaşamamışken.

''Şu an o çocuğun kollarında...'' 

''Düşünme bunları.''

Saliha, Aslı'ya tekrar kaş göz yaptı. Aslı'dan tek istediği ona liste yapmasıydı. Hande'yi oyalayacak şeyler ve kızlar listesi... Ondan bakışlarını çekip kuzenine döndü Aslı ''Bunları düşünme kendini daha da üzüyorsun...''

''Başka bir şey düşünemiyorum.''

Aslı bu sefer kaş göz yapan Saliha'ya bakmadı. ''Ben sana düşünecek bir şeyler bulacağım hayatım.'' Saliha'nın gözleri sussa ağzı durmuyordu. Hande'nin arkasına geçip sandalyesini ittirip, 4 ayağının üzerine getirdi. ''Düşüp yine canını yakacaksın.''

''Düşmem.''

''Düşmedin çünkü hiç.''

Düşmemişti. Zehra onu korkuttuğu için düşmüştü. Bu aralarında bir sırdı. Yarın bir gün o Zehra'ya karşılık verdiğinde arkadaşlarına şikayet etmezdi herhalde...  ''Midem kötü ben yemeyeceğim.''

''Bir şeyler yemezsen daha kötü olacaksın. Bir şeyler atıştır en azından hap içersin.'' Aslı müdahale etti.

''Çok sıkıldım.'' Kendinden sıkılmıştı. Şu içinde bulunduğu saçmalıktan. Hande acaba başını alıp İtalya'ya geri mi dönseydi. Sen bizimle dalga mı geçiyorsun derdi kesin babası. Zaten hangi parayla gidecekti. Gerçi iyi idare etmişti. Okula Aslı getirip götürüyordu. Okuldaki masraflarını İlkin'e ödetiyordu. Saliha'ya hastaneyi kitlemişti. Hiç para harcamamıştı. İnsan çok az parası olunca böyle cimrileşip hiç para harcamıyordu demek ki. Bir dahaki ay maaşını aldığında 2 katına çıkardı...

Bi DakikaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin