3. Bölüm : Eski Sevgili

179 52 111
                                    

"Arden sakıncası yoksa bir şey sorabilir miyim?" dedim gözlerini bana çevirdiğinde.

"Tabii sorabilirsin." dedi soğuk bir ses tonuyla.

"Neden ödevi benden geçirdiğini söyledin? Ödevi sen yapmıştın boşu boşuna eksi aldın. Eksi alması ve kızılması gereken kişi bendim." dedim mahcup mahcup.

"Kim olsa aynı şeyi yapardı. Çok düşünme, ilk eksim değil zaten." diyerek gözlerini gözlerimden ayırdı. Ben de sadece teşekkür edip kendi sırama geçtim.

Otururken düşündüm. Kim olsa aynı şeyi yapar mıydı? Ya da yapsa bile normalde ödev yapmadığı halde zahmete girip ödevi atar mıydı, belki de yapardı. Buna daha fazla kafa yoramayacaktım.

Teneffüs zili çaldı, çaldığı gibi Beril kapıda bitmişti. Sınıftan çıkıp bahçede dolaşmaya başladık. Bahçemiz diğer okul bahçeleri gibi değildi. O kadar çok ağaç vardı ki adeta kendimi doğa yürüyüş yapıyormuş gibi hissediyordum. Sessizliğimizi bozan Beril oldu.

"Hah ben sana dersten önce şeyi soracaktım. Şu çocuk kimdi, yani okula beraber geldiğin? Aşırı yakışıklı çocuktu ya"

"Tramvayda karşılaştık. Bana aynı sınıfta olduğumuzu ve adının Kaan olduğunu söyledi. Öyle sonra tramvaydan okula kadar beraber yürüdük. Pek konuşma geçmedi ama aramızda" dedim.

"Haa anladım. Hiç görmemiştim okulda onu daha önce. Tatlı çocukmuş." dedi ağzı kulaklarındayken.

"Ay tamam Beril anladık çocuğu beğendin. Etmediğin iltifat kalmadı senin de." dedim göz devirerek.

O da somurtarak sustu. Hafifçe gülümsedim ve yürümeye devam ettik. Ders zili çalınca aynı anda kocaman bir iç çektik.

"Of şu felsefeci de hiç çekilmiyor var ya. Derste uyumamak için direnirken sarhoş gibi gözüküyorum." dedi Beril isyan edercesine.

Bir şey demeden buruk bir şekilde gülümsedim ve koridorda ayrıldık. Tam merdivenden çıktığımda köşeyi dönerken bir kızla çarpıştık. Kız bağırmaya başladı.

"Salak mısın önüne baksana! Kör müsün?"

Derin bir iç çektim ve sakince cevap verdim. "Özür dilerim çarptığım için ama tek hatalı olanın da ben olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca abartılacak bir şey yok hafifçe çarpıştık."

"Aynen hafifçe! O kafanı öyle bir çarptın ki bana tüm makyajım bozuldu. Gerizekalı!" diye bağırmaya devam etti. Tamam önceki cümlemde sakindim ama sinir katsayım da yükseliyordu.

"Bak abartmaya başladın artık ama hakaret falan hoş olmuyor. Seviyene düşmek istemiyorum fakat haddini de aşıyorsun." dedim sesimde sinirimi belli ederek.

Kız tam bir şey daha söyleyecekken Arden'in bizi izlediğini gördüm. Kız birden Arden'e seslendi.

"Ya Ardenciğim Allah aşkına gel şu kıza bir şey söyle. Geliyor bana burda çarpıyor tüm makyajımı berbat ediyor bir de haklı çıkmaya çalışıyor. Aptallarla uğraşmaktan çok sıkıldım, gel sen bir şey de şuna!"

Ardenciğim derken? Arden bu kızın neyi oluyordu Allah aşkına. Arden hiç duymamış gibi yapıp koridorda yürümeye devam edince kız beni itledi ve yere düştüm.

Gülerek yerden kalktım ve kıza öyle bir tokat attım ki ben bile inanamıyordum yaptığıma. Kızın burnu kanamaya ve ağlamaya başladı. Birden Arden geldi ve kızı alıp lavaboya götürdü. Allah'ım bugün bu kız elimde kalmadığı için şükür etmeliydim.

Derse girdiğimizde kimse hiçbir şey yokmuş gibi davranıyordu ama Arden hala sınıfa gelmemişti. Nihayetinde kapı çaldı ve Arden sınıfa girdiği anda göz göze geldik. Sırasına oturdu ve Kaan ile konuşmaya başladı. Ben de bir yandan merakla onlara bakıp bir yandan da hocanın tahtaya yazdığı yazıları defterime geçiriyordum.

Teneffüste Beril yanıma geldi. "Kızım noldu öyle ya kızın ağzını burnunu kanatmışsın." dedi Beril gülerek.

"Beril hiç gülme çok sinirliyim lütfen." dedim dişlerimi sıkarak.

"Ha bu arada o kızın adı Azraymış. Kız tuvalette ağlarken yanında biri daha vardı galiba. Ben de tuvaletteydim, bir şeyler konuşuyorlardı ama bir kısmını duydum sadece." dedi Beril.

Yanındaki kişi Ardendi biliyordum ama bilmiyormuş gibi davranmaya karar verdim.

"Ne konuşuyorlardı ki?" diye sordum merakla.

"Kız galiba çocuğun eski sevgilisiymiş ama kız hala sevgililermiş gibi hitap ediyordu. Çocuk da sürekli bana artık böyle seslenme, artık alakamız yok biliyorsun falan diyordu. Seni oradan sadece- dedi gerisini kısık sesle söyledi duyamadım. Ama kız dediği şeye şok olup sinirlenmişti baya."

Nee eski sevgilisi mi? Iyy o kız mı gerçekten Arden. Ne zevksizsizmişsin.

Beril'e anladım anlamında başımı salladım.

Son dersin bitmesine 10 dakika kala
--------------------------------------------------

Kaan'ın göz ucuyla geldiğini gördüm ve birden yanıma oturdu. Yüzüne bakıp konuşmasını bekledim.

"Şey merhaba Melis. Ben senden bir şey isteyecektim ama biraz çekiniyorum açıkçası" dedi gözlerini kaçırarak.

"Isteyebilirsin, yapabileceğim bir şeyse yardımcı olurum." dedim gülümseyerek.

Birden heyecanla gene bana dönüp "ya senin şu arkadaşın var ya sınıfa geliyor falan. Sarışın, kahverengi gözlü. Onun instagramını verebilir misin? Yani sadece arkadaş olmak için öylesine." dedi.

Içimdeki kahkaha atma isteğini o kadar çok bastırdım ki. Gülümseyerek "tabi vereyim o da sevinir" dedim.

Kullanıcı adını verdikten sonra Kaan teşekkür etti ve Arden'in yanına geri oturdu.

Ders bitmişti ve herkes sınıftan çıkıyordu. Tam kapıdan çıkarken arkamdan Arden bana doğru seslendi.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Bu bölüm biraz aksiyonluydu ne dersiniz pdlwosoqospwo. Azra'yı yolma isteğini içimde ben zor bastırıyorum, Melis gene iyi dayanıyor bence. Bölümü nasıl buldunuuz? Oy vermeyi ve yorum yazmayı unutmayın lütfen okurken aşırı mutlu oluyorumm😽

Hiç Sönmeyecek Yıldızım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin