Gözlerimi açtığımda hastanede ilk gördüğüm kişi Ardendi. Annem de Beril de oradaydı ama en yakın o duruyordu bana. İlk baktığım gözler onundu. O depderin kahve gözler..
Vücudumdaki sakinlik beni şaşırtmıştı. Konuşmaya bile mecalim yok gibiydi. Ama gene de neler olduğunu sormalıydım. Çünkü hiçbir şey hatırlamıyordum. En son Beril ile kafedeydik, tek bildiğim oydu.
"Neler oldu, niye buradayım?"
Beril ile Arden duruşuna çeki düzen verdi ve üstlerindeki gerginliği hissettim. Annemde öyle bir durum yoktu.
"Sadece bir baygınlık diyorlar annecim, sebebini öğreneceğiz." dedi annem gülümseyip.
Sonra annem dışarıya su almaya gitti. Peşinden de Arden hiçbir şey demeden çıktı. Beril ile baş başa kaldık.
"Melis sana neden bayıldığını söyleyeceğim ama aynı stresi yaşamandan korkuyorum, annene söylemedim. Sadece Arden ve ben biliyoruz."
"Söyle, sakinim şu an zaten." dedim.
Derin nefes alıp "Buğra'yı gördüğün için bayıldın Melis." dedi.
Adını duyduğum anda kötü olmuştum ama eskisi kadar değildi. Sakinleştiriciden olmalıydı.
"Anladım, Arden Buğra'nın kim olduğunu nereden biliyor? Neden burada?" diye sordum.
"Biz kafedeyken o da kafenin arka tarafındaymış. Buğra'nın oturduğu tarafta. Senin bayıldığını görünce hemen koştu zaten. Ama Buğra'nın sana yaptıklarını nereden biliyor bilmiyorum." dedi.
Çok utanç vericiydi. Arden Buğra tarafından taciz edildiğimi biliyor muydu yani? Yüzüne nasıl bakacaktım? Anneme bile sadece zorbalık deyip taciz boyutunu söylememiştim. Şimdi Arden bile biliyordu.
Annem ile Arden sohbet ede ede geliyorlardı. Arden'in elinde market poşeti vardı. Odanın kapısından girerken annemin söylediği son cümleye denk geldim.
"Melis de en çok Lays sever ama yeşillikli olan unutma."
Arden tamam anlamında başını salladı. Allah'ım annem neden Arden'e benim sevdiğim şeylerden bahsediyordu? Anne hayır ama ya.
"Anne ne diyorsun Allah aşkına unutma falan ne alakası var ne gerek var böyle konuşmalara?" diye sitem ettim.
Sen karışma der gibi elini salladı. Kocaman bir göz devirdim. Arden tam kucağıma poşeti koydu ve içindekilere bak der gibi kaşlarıyla işaret etti.
Poşeti açtığımda cenneti görmüşcesine gözlerim parladı. Cips, çikolata ve meyveli soda vardı.
"Çok teşekkür ederim, bunlar en sevdiklerim." dedim çikolatamın ambalajını açarken.
"Ne demek kızım. Arden ile birlikte alalım dedik. Çok iyi çocuk maşallah, güzel güzel sohbet ettik."
Anne biliyorum çok iyi çocuk ama benim önümde söylemez misin ya?
Cevap vermeyip yemeye başladım. Tam o sırada doktor geldi.
"Merhaba Melis hanım daha iyi hissediyor musunuz kendinizi?"
Evet anlamında başımı salladım. Konuşmak istemiyordum, yemekle meşguldüm sonuçta.
Doktor "Peki öyleyse çıkabilirsiniz. Değerlerine baktım gayet iyi durumda. Geçmiş olsun." deyip gitti.
Annem eşyaları toparlarken ben de yataktan kalkmaya çalışıyordum ve salak olduğum için yatağa takıldım. Arden kolumdan tuttu, tutmasıyla bırakması bir oldu. O bir saniye için kalbim öylesine hızlı atmıştı ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiç Sönmeyecek Yıldızım
Teen Fiction"Tüm yıldızlar bir gün sönüp gidiyor. Kuzey yıldızı hariç. O hep orada aralarında en parlak yıldız olarak dikkat çekiyor. Yolunu kaybetmiş insanlara yol gösteriyor." Boğazını temizleyip devam etti. "Sen de bana yol gösterdin. Kim olduğumu anlamamı s...