Selam ben Cansu, bugün benim ilk üniversite günüm. Çok fazla heyecanlıyım. Dürüst olmak gerekirse kalbim küt küt atıyordu. Sınıfa yavaş adımlar ile yürüdüm. Sanırım birisini görüp şaşkınlıktan bayılacağımı falan düşündüm. O yavaş adımlarla sınıfa nasıl ulaştığımı anlamadım ama bir şekil de sınıfın önündeydim. Sınıfa girmeden bir göz gezdirdim. Hiç kimse kötü birisine benzemiyordu. Ha tabi sadece dış görünüşten!
Önlerden boş bir yer görünce oraya doğru ilerlerken o anda biri oturuverdi. Yönümü değiştirdiğim de yerimi kapan çoğun arkamdan baktığını göz ucuyla gördüm. Ne var diye yüzüne bağırmak çok isterdim ama maalesef daha ilk günden kavga çıkaramazdım. Neyse ki başka boş yer gördüm ve bu sefer hızlı adımlarla orayı ben kaptım. Yerimi kapan çocuk çok belalı birine benziyordu. Yüzümde ufak bir gülüş belirttim. Size daha önce bahsettim ya sınıftakiler kötü birine benzemiyordu diye işte sanırım yanılmışım. Yanımda siyah kısa saçlı, orta boylu bir kız oturuyordu. Yüzümde ki sırıtmayı fark etmiş olmalıydı ki gülerek şunu dedi.
''İlk gününde baya mutlusun sanırım? '' Utancımdan yanağımın kızardığını hissettim.
''Ah evet biraz da heyecanlıyım'' dedim.
Kız çok tatlı birine benziyordu. Ama siz bunu dediğime bakmadım 2 dakika sonra kötü birine dönüşebilir az önce neler olduğunu biliyorsunuz zaten.
''Saçlarının rengi çok hoş'' ilk defa birinden iltifat almıştım.
''Çok teşekkürler.'' Aslında saçlarımı o kadar sevmiyorum kumral saçlara sahibim. Eminim ki çok güzeldir falan diye düşüneceksiniz ama ben kendime yakıştıramıyorum açıkçası. Hatta yeşil gözlerim var. Herkes yeşil mavi vb. değişik göz renklerine sahip olmak ister. Bana göre kahverengi gözler daha güzel. Yeşil gözlerim ile kendimi çok ön planda hissediyorum.
Anında ''Oha! gözlerini şuan fark ediyorum inanılmaz güzel gözlerin var'' Sanırım iç sesimi duyuyordu.
''Sağ ol ama ben gözlerimi sevmiyorum'' İnanır mısınız bana öyle baktı ki sanırım gözlerimi sevmeye başladım. Gözlerini kocaman açıp gözlerimin içine baktı.
'' Öldürecekmiş gibi bakıyorsun'' O anda büyük bir kahkaha patlattı.
''Arkadaşlarım gözlerim ile herkesi her şeye ikna edebileceğimi söylemişti sanırım sende de işe yaradı.'' Bu özelliği bende istiyorum!! harika bir şey değil mi?
'' Gerçekten harika bir özellik şanslısın''
''Aslında ben şanslı değilim sadece gözlerimi nasıl kullanacağımı biliyorum'' dedi o anda sınıfa öğretmen girdi.
Öğretmen dersi anlatmaya başladı ama benim aklım kızın ne demek istediğindeydi. Gözlerini nasıl kullanıyor?? gerçekten meraktan çatlıyordum. Derse odaklanmak için tüm dikkatimi öğretmene verdim. Öğretmenin anlatış tarzı o kadar iyiydi ki hemen odaklandım. O kadar çok odaklanmışım ki ders çok hızlı geçti. Kahvaltı etmediğim için biraz açtım o yüzden yemekhane git ek üzere yerimden kalktım. Yanımda oturan kız arkamdan seslendi.
''Hey! beni bekle'' yanıma geldi.
''Yemekhaneye gidiyordun değil mi?'' bu kız şaka mıydı? nasıl anladığına bir anlam veremedim.
''E-evet''
Beraber yemekhaneye gittik ve hemen bir masa kapıp oturduk. Kıza o an şu soruyu sordum.
'' İsmin ne?''
''Defne, senin?''
''Ben de Cansu tanıştığıma memnun oldum.'' O sırada arkamdan bir ses geldi.
''Hiçbir masa boş değil yanınıza oturabilir miyim? kabul etmezseniz anlarım'' arkama döndüm. Gözlerime inanamadım bu sabah ki çocuktu.
''Oturabilirsin'' dedi Defne. Çocuk yanımdaki sandalyeye oturdu. Çocuk uzun boylu, Amerikan traşlı, ela gözlüydü.
'' Ben Burak siz?'' İkimizde isimlerimizi söyledik. Kendimize yemek aldık ve yemeklerimizi yedik. İlk günüm bu şekilde geçti. İlk günden iki arkadaşım olmuştu ama tabi ki içli dışlı olamazdım çünkü daha yeni tanıştım. Ne yapacakları belli değil sonuçta.
