Burak ile konuşmamız bittiğinde cafe'den çıktık. Yolda yürürken başımı ona çevirdim.
''Ben hastaneye gideceğim, sen istersen git''
''Bende geleyim tabii istersen''
''Tabi olur''
Beraber hastaneye doğru yürüdük. Ne ben ne de o tek bir kelime bile etmedik. Hastaneye girdik ve benimle ilgilenen hemşireyi bulmak için asansöre yöneldik. Asansöre bindik ve 2. kata bastıktan sonra ışıklar kapandı.
'' Ne oluyor?'' dedi telaşlı bir ses ile Burak. Ben de kapıyı tıklamaya başladım.
'' Açın kapıyı burada kaldık!''
'' Cansu iyi misin?'' dedi Burak yine telaşlı bir sesle. Galiba iyi değildim. Karanlık korkum vardı yada travmada diyebiliriz. Ona cevap veremedim. Cevaplamak için dudaklarımı araladığımda yere yığıldım. Bütün bedenim yerde, sadece başım Burak'ın elinin içindeydi. O an gözlerim Burak'ın gözleri ile buluştu hemen sonrasında gözlerim kapandı. Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Burak, gözlerimi açtığımı görünce yanıma geldi.
''Sonunda uyandın, iyisin değil mi?'' benim için baya korkmuşa benziyordu. Açıkçası bu beni biraz mutlu etmişti çünkü daha önce birisi tarafından hiç bu kadar merak edilmemiştim. Kafamı yukarı aşağı salladım. Rahatladığı her yerinden belli oluyordu. Düşünsenize yıllardır mutlu olduğunuz tek bir gün yok, rahat bir nefes alamıyorsunuz, yüzünüzün güldüğünü gören kimse yok çünkü gülmenizi gerektiren herhangi bir olay yok hayatınızda. Üniversitenizin ilk gününde yerinizi kapan biri olduğunu ve o an o kişiye aşırı gıcık olduğunuzu düşünün ama nerden bilebilirsiniz ki o kişinin sizin yüzünüzde bir tebessümün sebebi olacağını?
'' Ne zaman çıkabileceğiz?'' diye sordum.
''Ne zaman istersen'' dedi hafif bir gülümseme ile.
'' Sence bu soruyu sormamın sebebi ne olabilir?'' dedim sessiz bir kahkaha atarak. İşte yüzünüzde bir tebessüm oluşturan kişi şimdi size kahkaha attırıyor.
'' Bilmem belki kalmak istersin diye söylemiştim'' dedi mırıldanarak ve gözlerini kaçırarak.
'' Hadi söyle bakalım niye gitmek istemeyecekmişim? '' dedim gülümseyerek.
''Şu an bulunduğun hastane...'' dedi. Devamını getirmesini bekledim. Bir süre cevap vermedi.
''Evet şuan bulunduğum hastane??'' dedim anlam veremeyerek.
''Burası annenin vefat ettiği hastane...'' O an aklıma babamı sormak için buraya geldiğim geldi.
''B-babamı öğrenecektim''
'' Evet, ve bu arada o pisliğe baba deme...'' evet o şahıs artık benim babam olamazdı. O annemin katiliydi. Ona baba demem çok büyük bir hataydı. Burak'a başımı aşağı yukarı sallayarak hak verdim.
''Ba.. pardon annemin katiline ne olduğunu sormam lazım hemen çıkış yapabiliyor muyum?'' Başını aşağı yukarı sallayarak
''Evet, hatta sen burada bekle ben senin çıkışını yaptırayım istersen sende hazırlanırsın''
''Ben yap-'' derken ''bay'' diyerek odadan çıktı. Sert bir nefes vererek ayağa kalktım ve odadaki eşyalarımı topladım. O sırada telefonumdan mesaj sesi geldi. Telefonu elime aldım ve mesaja girdim. Mesaj Defne'den gelmişti.
''Cansuu yaşıyor musunn? hiç aramadın veya mesaj atmadın bir şey olmadı değil mi?'' Mesajı okuduktan sonra hemen
'' Bir şey olmadıı sadece şu sıralar kötü bir dönemdeyim onun için seni unutmuşum özür dilerim'' yazdım. anında bir mesaj daha geldi.
''Ne olduysa buluşup bana anlatıyorsun tamam mı?''
''Tamam en yakın zamanda buluşuruz'' yazdım ama elim gönderme tuşuna gitmedi. Telefonun üstüne bir yaş göz damlası düştü. En son Defne ile buluştuğumda eve gittiğimde annem... öldürülmüştü. Kapı açıldı. Elimle hemen yüzümü sildim ve başımı kapıya çevirdiğimde bana doğru gelen Burak'ı gördüm.
''Sen, iyi misin?'' diyerek yanıma oturdu. Hayır ona bunu fark ettirmiş olamazdım.
''iyiyim'' sert bir nefes verdi. ''iyi olmadığını görüyorum Cansu bir şey olmuş belli'' ona anlatmazsam ki böyle bir seçeneğim yok anlatmam gerekiyordu.
''Defne ile mesajlaşıyordum buluşmak istedi aklıma en son Defne ile buluştuktan sonra annem öldürülmesi geldi bu kadar'' başımı telefonuma çevirdim ve mesajı göndermek için gönderme tuşuna bastım. Sonra Burak ile odadan çıktık ve benimle ilgilenen hemşireyi aradık, bulduk ta. Hemşirenin yanına geldiğimizde hemşire hemen konuşmaya başladı.
'' Ne için geldiğinizi biliyorum, babanı sorman için geldin değil mi?'' Şaşırarak ''Evet'' diyebildim sadece.
''Baban şuan hapishanede ama oraya girmeden önce bir şey yaptı'' yüzümüze üzgün bir şekilde bakarak devam ettirdi. ''Bugün asansörde kaldınız... baban bizim hastanemizden birisi ile konuşarak asansörü siz bindiğinizde kapatmasını istemiş'' Burak'ın sinirlendiği her halinden belli oluyordu.
'' Nerde o çalışan'' dedi. Sinirli olduğunu göstermemeye çalıştı ama yine de belli oluyordu.
''Merak etmeyin kovuldu. Cansu'yu asansörde hatta karanlıkta bırakmasının sebebi... travmasını tekrar ona yaşatmaktı.'' Bunu duymak o adamın boynuna yapışmak istediğimi tekrar hatırlattı. Bazen diyorum ki keşke o adam o silaha basmadan onun boğazına yapışsaydım orada ölen annem değil o olsaydı.
Selam bölümlerimi seviyorsanız yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorummm bu arada siz Burak'ı nasıl buldunuzz?? onuda yorumlara bekliyorum hesabımı takip etmeyi sakın unutmayınn iyi günlerr 🍯❤🌸▯▯