16. Bölüm

28.5K 1.2K 1.2K
                                    

Bölüm On Altı

"İtalya"

|||

Yoruldum.

Ayaklarım artık bu işkenceye bir son vermem için avazı çıktığı kadar bağırıyor fakat bir sonuç alamıyordu. Soğuk hava, hızımızın etkisiyle hem bağlamadığım için lanetler ettiğim saçlarımı birbirine doluyor ve ara sıra görüşümü engelliyordu. Hem de soluduğum nefeslerime ve bedenime keskin bir soğukluk hissettiriyordu.

Buna rağmen asla durmadan koşmaya devam ediyorduk.

Yakınlarda duyulan öfkeli bağrışmalar sanki mümkünmüş gibi daha çok hızlanmamıza neden oldu. Ellerimiz birbirine kenetlenmişti. Harp koşuyor ve asla bırakmıyordu elimi. Bırakmasındı zaten!

Şuna şüphe yoktu ki, eğer elimi bırakırsa bu gece şu sislerin içindeki görünmeyen yıldızların altında sonum gelecekti. Kalbim delicesine atıyordu. Belki az sonra yerinden fırlayıp kimseye gerek kalmadan sonlandırırdı her şeyi. Elbette hayatımdan bahsetiyorum!

Daracık sokaklarda bir öbüründen bir öbürüne girip duruyorduk, izimizi kaybettirebilmek için. Harp'ın hızlı ve benden katbekat daha güçlü olan adımları eminim benim kadar yormuyordu onu. Çok hızlıydı ve ben ona yetişemiyordum. İki de bir yalpalayıp duruyordu adımlarım.

Bağrışmalar artık duyulmuyordu ve yeterince uzaklaştığımızı düşünüp koşmayı kestim. Elindeki elimi zorla çekerek iki elimi dizlerime yaslayıp nefeslerimi düzenlemeye çalıştım. Ben durunca o da koşmayı bırakmıştı. Elini sırtıma koyup bana doğru eğildi.

"İyi misin?"

"Çok yoruldum."

Kafasını kaldırıp etrafı kolaçan etti. "Biraz daha dayan az kaldı..."
Sözlerini kesen ateş sesiyle hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum artık. Ama sırası değildi ki buna bile vaktim yoktu!

Duyduğumuz silah sesinden sonra bir hışımla tekrar elimi kavrayıp koşmaya devam etti bende peşinden allak bullak olmuşçasına gitmekteydim.
Bir anda hızla koşmaya başlamamız yetmiyormuş gibi birden farklı bir sokak arasına sapmasıyla bileğime tarifsiz bir acı girdi.

Acıyla inlememi engelleyememiştim. Bileğim şiddetle zonkladı. Allah kahretsin burkulmuştu! Çok kısa bir an yüzüme bakıp bileğimin halini farketti. Bunun üzerine bir anda bedenimi kucakladı ve kolları arasına aldı.

Vakit kaybetmemek adına koşmaya devam etti. Ben kucağındayken bunun zor olacağını sanmıştım ancak hiçbir etkisi yoktu. Ben yokmuşum gibi hızla koşmaya devam ediyordu. Düşmemek için ellerimi sıkıca boynuna doladım.

Öyle çok korkuyorumdum ki kokusunu ciğerlerime çekmem  bile etki etmiyordu.

Canımız uğruna atıyordu adımlarını. Ne kadar korkmuyormuş gibi görünse de deli gibi korkuyordu. O düz ifadesine bakarken aksini söyleyebilirdiniz. Fakat öyle değildi. Tüm benliğimle emindim ki bizi kovalayanlardan birazcık dahi korkmuyor ancak ben olduğum için delicesine korkuyordu o. 

{GECE' NİN GÖLGESİ} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin