3

13 2 0
                                    

Dijital ekrandan sesler gelmeye başladı "Hikayemizi anlatmaya başlaya biliriz. Her şey 1898 ci yılında başladı. Element diyince her kesin aklına 4 element geliyor. Hava, su, ateş ve toprak. Aslındaysa elementler 4 tane değil 8 tanedir.

4 element hayatı güzelleştirdiği için onlar her kes tarafından bilinir. Ama diğer 4 tane Hava, su, ateş ve toprak elementlerinin tam aksidirler. Onlar hayatı zorlaştırdıkları için onları gizli tutma kararı alınmışdır.

Her bir element aksi olan elementle düşman olmak mecburiyyetinde kalmışlardır. İstesinler istemesinler kurallar bunu gerektiriyordu.

Element gezegenlerinin asıl sahiplerine Element sahipleri denir. Elementleri disipline sokanlar ve onları ceza veren mahkeme salonundaki şahıslaraysa Element yöneticileri denir.

Hava elementi başka ismiyle Rüzgar elementinin tam aksine Kasırga elementi denir.

Bu düşmanlığa gelicek olursak bu düşmanlık 1898 yılında başlamışdır. Sebebiyse bir rüzgar ve bir kasırganın bir birlerine aşık olmasıdır. Aşıkdılar, aşıkdılar ama sonu çok kötü bitdi.

Bir-birlerini o kadar çok seviyordular ki, bir gün evlenmeye karar verirler ve tabiykide evlenirler. Bu evlilikden ikiz kız çocukları dünyaya gelir.

Birinin ismini Yena diğerininde ismini de Yela koyarlar. Ama çocuklardan birinde bir sorun vardı. Kardeşinden bir kaç dakika erken doğan kız olan Yena hastaydı

Daha önce hiç bir elementde böyle bir hastalık olmamışdı. Bu yüzdende bunun bir-birinin aksi olan elementlerden kaynaklandığını anladılar.

Element yöneticileri bunu öğrendiklerinde çocukların ikisinide aileden almak istediler. Onları bazı sınavlara tabi tutucakdılar. Normal bir elemenetden nasıl farklandıklarını öğrenmek istiyordular. Ama aile buna izin vermedi ve yaşadıkları yerden tek kurtuluşları olduğunu düşündükleri dünyaya kaçdılar.

Yena ve Yela tam 16 yaşlarına  kadar dünyada insanlar içinde normal insanlar gibi yaşamayı öğrendiler. Özel güçlerini kullanıyordular ama sadece yalnızken. İnsanların içinde değil

Gerçekdende Yena ve Yela element yöneticilerinin düşündükleri gibi diğer elementlerden farklanıyordular. Yena ve Yela normal elementlerden daha çok güçlüydüler. Asılda Yena. O aşırı güçlüydü. Yena düşünceleriyle istediği şeyleri yapa bilirken, Yela bu güce sahip değildi.

Zamanla Yela kardeşi Yenanı kıskanmaya başladı. Annesi ve babasının kardeşi olan Yenaya daha fazla zaman ayırdığını ve daha fazla ilgi gösterdiğini düşünüyordu. Artık bu durumdan bıkmışdı

Bir gün o kadar nefret etmişdi ki,  kardeşi Yenadan. İnsanların önünde özel güçlerini kullandı. Belki onuda severler diye

Tabiykide bazı insanlar Yelayı severken bazılarıda korkuyordu

1914 yılının Temmuzunda resmen bu yüzden 1 ci dünya savaşı oldu ve hepsi Yela'nın yapmaması gereken bir şeyden dolayı özel güçlerini ortaya çıkardığından dolayıydı.

Ailesi Yelaya bu yapdiklarindan dolayı tabiykide çok kızıyordular. Bir tarafdanda ağrılarıyla boğuşan kızları olan Yena için üzülüyordular.

Yelaysa yine tüm sevgiyi Yena aldı diye kıskanmadan duramıyordu. 1918 ci yılda 1 ci dünya savaşı sonunda bitmişdi, bitmişdi ama yeni bir sorun vardı.

Yela sinirden 20 sene önce olduğu yere yani elemenetler gezegenine döndü. Element yöneticilerinin karşısına çıkıp her şeyi anlatdı. Kim olduğunu bu zamana kadar nerde olduklarını ve tabiykide ikiz kardeşinin durumunu. Element yöneticileri çok gaddardılar. Afları yokdu. Önce Yelaya hakk veriyomuş gibi Yelayla konuşurken  Yela hiç bir şey anlamasın diye çok nazik bir şekilde konuşuyordular

Yela onlara öyle inandı ki, onları evlerine kadar götürdü. Ama hiç beklemediği anda element yöneticilerinden biri Yelanın tam karnına bir tane bıçak sapladı.

Elementlerin tek bir zayıf noktası vardı. Oda keskin nesnelerdi. Başda bıçak ve kılıçlar olmak üzere.

Yela karnına saplanmış bıçakla yere yığıldı ve acıyla kıvranmaya başladı. Yelanın anne ve babasıda buna şahit olmuşdular. Ama güçleri sınırlı olduğu için onların bileklerine özel yapılmış sihirli kelepçeler takdılar.

Yela özel güçlerini tüm dünyada aşkar etdiğinden Yenada fırsat bu fırsat özel güçlerini insanlara yardım için kullanmaya başlamışdı. İnsanlara yardım etdiğinde kendini çok mutlu hiss ediyordu. Sanki yeniden doğmuş gibi oluyodu. Sevinci bi çocuğun sevinci gibi masumdu.

Kalbine ağrılar saplansada yinede o mutluydu birilerini mutlu etmekden birilerinin mutlu olduğunu görmekden.

Yine görevden eve dönmüşdü . Işınlanarak evin salonuna ışınlandığında yüzünde bi gülümse vardı. Gözleri parlıyodu birilerine yardım etdiği için. Ama bi anda kardeşini yerde kanlar içinde ve ailesinin ellerinin kelepçelendiğini gördüğünde tüm mutluluğu kaybolmuş gözlerindeki ışık sönmüşdü. Bi anda biri bıçağı Yenanın belinden sapladı. Bu da element sahiplerinden bir diğeriydi.

Yenada belindeki bıçakla yere düşdü. Ama kardeşini tekrar fark etdiğinde ne kadar ağrıylada olsa kardeşine doğru sürünmeye başladı. Çok canı yanıyordu ama kardeşinden daha önemli kimse yokdu bu dünyada onun için. Ölücekse bile onunla el ele ölmek istiyordu. Doğumda beraber olduğu kişiyle yani kardeşiyle hemde ölmeyi paylaşmak onu bir tarafdan çok mutlu ediyordu.

Sürüne sürünede olsa sonunda kardeşinin yanına varmış soluk soluk nefesler alıyordu. Ama yinede güçlüydü. Çünki kardeşi burdaydı. Bir diğer yarısı burdaydı.

Yela çok fazla kan kayb etmişdi. Canı çok yanıyordu

" Özür dilerim. Çok özür dilerim. Seni kıskandığım için. Hepsi benim suçum"

"Sussana be. Şurda ölmeye çalışıyorum" diye güldü Yena

"Bu durumda bile nasıl güle biliyorsun sen?"

"Senin sayende. Ben senden güç alıyorum. Sen olmazsan ben zaten yokumdur kardeşim. Birlikde doğduk, birlikte ölelim be kardeşim" diyip Yena kardeşi Yelanın elini tutdu

Yelada karşılık olarak Yenanın elini sıkıca tutdu

"Teşekkür ederim yapdığım şeylere rağmen beni her zaman sevdiğin ve kardeşin olarak gördüğün için"

"Ah be kardeşim kimse seni sevmesede ben seni hep severim. Çünki sen benim kardeşimsin Ve teşekkür etmene gerek yok. Zaten beni sevdiğini biliyorum  kardeşim"

"Geç oldu bunu söylemek için biliyorum ama seni seviyorum kardeşim"

"Hiç geç olmadı. Bende seni seviyorum kardeşim"

İki kardeş o kadar çok kan kaybetdiler ki sonunda aynı anda gözlerini bu dünyaya yumdular. Hemde arkalarında iki çift ağlayan göz bırakarak. Zaten Yena ve Yelanın anneside bu acıya fazla dayanamadı iki ay sonra ağlamakdan artık o kadar fenalaşdıki sonunda oda bu dünyadan gitdi. Babaya gelicek olursak oda ikiz kızlarınsız ve aşık olduğu kadın olmadığı için zindanda terapi görmeye başladı ama oda bu yalnızlığa fazla dayanamadı üzüntü onu öyle bir yiyip bitirdiki 1922 yılının Haziran ayında oda bu dünyadan gitdi.

İnsanlığın nasıl bunu hatırlamıyor olmasına gelicek olursak. Element yöneticeleri yasak bir sihir olan hafıza silme sihrini kullandılar. İşde bu yüzdende günümüzde hiç bir insan elementlerin aslında ne ve kim olduklarını bilmiyorlar.

Bu hikayeden çıkarmanız gereken çok ders var aslında. Asla size en yakın olan kişiyi kıskanmayın, Size en yakın olan kişinin davranışları diyil hislerine önem verin, Bu dünyada öyle her kes sizi siz olduğunuz için sevmez. O yüzden siz siz olun. Size kalbinin kapılarını sonuna kadar aralayan kişiyi asla kırmayın. Bir gün gelir çok pişman ola bilirsiniz.

Hikaye diyip durduk ama hikayeler mutlu sonla biter bu bir hikaye değil bir efsanedir. Efsanelerde her şekilde biri ölür. Eğer ki baş kahraman hakkında bir efsane dinliyosanız yada okuyorsanız o kişi çokdan bu dünyadan gitmiş demekdir.

Umarım bu anlatdıklarımdan iyi bir ders çıkarmışsınızdır. Her hikaye, her masal, her efsane bir şey öğretir. Siz yeterki ordan alıcağınız dersi bilin. Bu günlük bu kadar görüşürüz. Sevgiyle kalın..."

Yıldırımın efsanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin