Meriç ve ben eve vardığımızda ben zile bastım. Bir süre sonra kapıyı ekibim açdı. Hepsi anlaşmış gibi aynı anda "Hoşgeldiniz" dediler
Meriç ve ben gülümseyerek "Hoşbulduk" dedik
"Size bir şey sorucam"
Rüya "Sor Sena" dedi
"Siz hiç ayrılmazmısınız ya?"
"Oda nerden çıkdı?"
"Hepiniz bir kapıyı açmak için gelmişsiniz. Sizce bu normal mi Rüya?"
"Aslında sadece ben gelicekdim. Ama..."
"Ama ne?"
Karan araya girerek "Ama biz dışarı çıkıyoruz" dedi
"Neden dışarı çıkıyorsunuz ki?"
Suzan "Siz ikinizi yalnız bırakmak için" dedi
"O da ne demek oluyor şimdi?"
Suzan tam bir şey diyicekken Rüya araya girerek "Her zaman ki, Suzan işde. Takma onu sen. Şaka yapıyor aklınca. Aslında biz yurtdışından yeni geldik ya. Hiç etrafı gezme fırsatımız olmamışdı. Hem evde yalnız da kalmiycaksın, Meriç var. Biz böyle 10 saate geliriz" dedi
"İsterseniz 9 Ağustos gelin ya. Ne de olsa doğum günüm bitmiş olucak"
"Yok yok biz 10 saat sonra geliriz. Hatta size bir kıyak geçelim 9 saat 55 dakika sonra geliriz"
"Dalga mı geçiyorsunuz, ciddi mi söylüyorsunuz bilmiyorum gerçekten de"
Suzan "Dalga deniz de olmaz mı?" diye sordu
"Lütfen şu evden bir an önce çıkıp gidermisiniz?"
Rüya "Sen bizi kovuyormusun?" diye sordu
"Sizi kovmuyorum. Sadece evimden 10 saatliyine, a yok, 9 saat 55 dakikalığına uzaklaştırıyorum"
"Tamam öyle olsun. O zaman size iyi eğlenceler"
"Size de iyi eğlenceler kuzenlerim"
Meriç "Size iyi eğlenceler" dediğinde hepsi "Teşekkür ederiz" dediler ve evden çıkdılar
Onlar evden çıkınca biz de içeriye girdik. Sonra salona geçdik. Meriç hemen kaltuğa oturdu ve gözleriyle koltuğu işaret ederek "Otur" dedi
Ben Meriçin dediğine uyarak gidip tam Meriçin yanına oturdum. Ben oturunca Meriç eline televizyon kumandasını aldı ve "Ne izlemek istersin?" diye sordu
"Haberleri izleyelim"
"Ama, haberler hiç iç açıcı değil"
"İç açıcı olması önemlimidir?"
"Evet, iç açıcı şeyler insanları mutlu eder"
"Palyaço bak, o sahte gülücükler saçan dünyan bir vampire göre değil malesef"
"Eğer sen bu dünyayı sevmezsen, ben senin için, senin dünyanda yaşamaya hazırım vampir"
Ben Meriçe cevap vermem
"O zaman, tamam. Sen nasıl istersen öyle olsun. Haberleri izleyelim"
Meriç kumandayla bir haber kanalı açar ve biz haberleri dinlemeye başlarız
Haber sunucu kadın "Karısı akşam yemeği yapmadı diye, karısıyla kavga etmeye başladı ve bu kavga esnasında eline aldığı bıçakla karısını tam 20 kez hiç acımadan bıçakladı. Malesef ki, kadın hastahaneye yetiştirilemedi ve olay yerinde hayatını kayb etdi. Bu vahşeti karısına yaşatan kocaysa 'Karı dediğin, yemek yapıcak. Yapmamışsa bu onun hatası' diye kendi mahkeme de savundu. Bu suçu işleyen katil kocaya ise, ağırlaştırılmış müeppet hapis cezası verildi" dedi
Ben hemen ayağa kalkdım. Benim ayağa kalkdığımı gören Meriç televizyonu kapatdı ve ayağa kalkdı
"Sena iyimisin"
"Kadınlar, erkekler kadar değer gördüğü zaman ben iyi olucam"
"Bak ben sana söylemişdim haber kanalı izlemeyelim diye, gördün mü yine aynı şey oldu işte"
Ben bağıra-bağıra konuşmaya başlarım
"Peki ne yapiyim Meriç, he söylesene? Napiyim ben? Dünya genelinde o kadar kadın ve çocuklar ölüyor. Onlar işgencelere maruz kaldıklarında onlarda kumandayla kanalı değiştirir gibi o an işgenceye maruz kaldıkları yerden başka bir yere geçe biliyorlar mı sence?"
Meriçde bağıra-bağıra konuşmaya başlar
"Elimizden ne gelir ki? Olmuyor işde, anlamıyorlar bizi. Onlar sadece kendi fikirlerini önemsiyorlar"
Meriç sesinin tonunu aşağı indirir ve mutsuz bir yüz ifadesiyle "Keşke..." dedi
Bende sesimin tonunu aşağı indirerek "Keşke ne?" diye sordum
"Keşke, benim özel güçlerim olsaydı. O zaman hiç bir kadına şiddet uygulanmasına izin vermezdim"
O an beynimden vurulmuşa döndüm. Çünki benim özel güçlerim vardı ve bu 6 ay boyunca özel güçlerimi insanlara yardım etmek için kullanmamışdım ve özel güçlerimi insanlara yardım etmek için kullanmak hiç aklıma bile gelmemişdi
"Sena"
Ben düşüncelere dalmışdım ve Meriçin 'Sena' diye seslenişi beni kendime getirdi
"İyimisin Sena"
"Masum insanlar artık zarar görmezse iyi olucam"
"Sena, belki onlara yardım edemeyiz, ama deniz kızlarıyla selfi çekile biliriz"
"Meriç"
"Efendim?"
"Sen Suzandan bir az uzak dur"
"Neden ki?"
"Çünki aynı onun gibi konuşuyorsun ve bu hiç iyiye işaret değil"
"Ama Sena..."
"Tamam uzatma. Benim gitmem gerek"
"Nereye?"
"Dedelerimi görmeye gidicem"
"Bende gele bilirmiyim?"
"Olmaz, sen burda otur o senin sevdiğin konu var ya"
"Aşk mı?"
"He evet aşk. İşde aşk filmi ve dizilerini izle. Ben bir kaç saate gelicem"
"Tamam, seni bekliycem"
"Harika ben çıkıyorum o zaman"
"Tamam görüşürüz vampir"
"Görüşürüz palyaço" diyip salondan çıkdım
Evin kapısının önüne geldiğimde kapıyı açarım, ama evden dışarı çıkmadan kapıyı kapatırım
Sonrada düşünce yeteneğimle ortadan kaybolurum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldırımın efsanesi
Fantastikİnsan olmak neydi? İnsan olmak iyi olmakdı. İnsan olmak yardım eli uzatmakdı. İnsan olmak sırtını sana yaslayan kişiye sonsuz güven verip, o güvenin yıkılmasına izin vermemekdi. İnsan olmak ve dahalarıydı. Ama zaman geçdikce, insanlar çok değişmişdi...
