28

1 0 0
                                    

Kopya Yuna ve ben kendimizi bulutların üstünde buluruz. Gökyüzü öyle güzeldi ki, bu güzellik tarif edilemezdi kelimelerle anlatmaya kalkışılsaydı, o kelimeler kendilerinden utanırdılar, bu güzel gökyüzünü güzelliğini doğru dürüst tarif edemedikleri için

"Yuna"

"Efendim Kopya Yuna?"

"Bizim dünyaya gitmemiz gerekmiyormuydu? Burda ne işimiz var ki?"

"Kopya Yuna, sen benim kopyam olduğun için gerçekte bana benziyorsun ve bu görünüş dünyada tanınman için hiç uygun değil"

"Peki napıcaz?"

"Sana verdiğim cep saati sende değil mi?"

Kopya Yuna "Evet, bende" diye cevap vererek elinde ki, cep saatini bana gösterir

"Harika. O zaman şimdi sana bir sır vericem"

"Ne sırrı?"

"Bu cep saati diğer cep saatlere benzemez, içimde ki, enerjiyi bu cep saatine geçirdim ve bu cep saati diğer cep saatlerinden daha güçlü"

Kopya Yuna şaşırarak "Böyle güçlü bir cep saatini bana mı veriyorsun?" diye sordu

"Evet, çünki senin bu işin üstesinden geliceğine eminim"

Kopya Yuna mutsuz bir şekilde "Ama benim özel güçlerim bile yok ki" dedi

"Eeeee, ne var yani özel güçerin yoksa?"

"Şey..."

"Şey ne?"

"Şey, sence ben bu cep saatine layık mıyım sence?"

"Sen cep saatine değil, cep saatinin sana layık olması gerek"

Kopya Yuna gülümseyerek "Teşekkür ederim" dedi

Kopya Yuna gülümseyince bende gülümsedim ve "Rica ederim" dedim

"Ben hazırım"

"İşde benim görmek istediğim Kopya Yuna bu. Şimdi sana dediklerimi yapıcaksın"

"Tamam Yuna"

"Cep saatine güven ve 'Rüzgar uçur beni' de"

Kopya Yuna derin bir nefes aldı ve yüksek sesle "Rüzgar uçur beni" dedi

Kopya Yuna değişmeye başlıyordu. Lacivert saçları, lacivert gözleri, lacivert kıyafetleri ve lacivert maskesi tamamen mavi olmuşdu ve kıyafetinin üzerinde büyük bir R harfi vardı. O kadar inanılmaz görünüyordu ki, onun aslında benim kopyam olduğu bile belli olmuyordu. Bana benzemiyordu. Artık o birinin kopyası değil, Rüzgardı

Dönüşüm tamamlandığında Rüzgar üzerine bakınmaya başladı ve gülümseyerek "Vaov, bu gerçekten de inanılmaz" dedi ve sonra bana bakdı. Bana bakdığında gözleri parlıyordu. Onun mutlu olması beni daha fazla mutlu ediyordu. Çünki bana göre o bunu benden daha çok hakk ediyordu

Rüzgar "Çok teşekkür ederim" diyerek üzerime atılır ve bana sarılır. Sarılmakdan hoşlanmazdım ve bu yüzden Rüzgar bana sarıldığın da kendimi garip hiss etmeye başladım. Rüzgar bir anda bana sarılmayı bırakdı ve "Özür dilerim, sana sarılmamam gerektiğini unutdum" dedi

Bün gülümseyerek "Sorun yok, ne zaman istersen sarıla bilirsin" dedim

"Tamam Yuna, sen nasıl istersen"

"Şimdi sen bana cevap ver bakalım. Hazırmısın?"

Rüzgar kendinden emin bir şekilde "Evet, ben hazırım" dedi

"Harika, o zaman şimdi cep saatine komut ver. Dünyada ki, kötülükleri sana haber versin diye. Sana haber verince de cep saatine dokun ve 'İnsanlar koşar, Rüzgar uçar' de"

Rüzgar elinde ki, cep saatine "Cep saati, dünyada olan kötülükleri bana haber et" diye komut verdi ve yüzünü bana doğru çevirerek gülümsedi. O sırada Rüzgarın cep saati beyaz ışık gibi parlamaya başladı. Rüzgar bunu gördüğünde çok şaşırmışdı. Bense hiç şaşırmamışdım

"Dünya işte" diyerek gülümsedim

"Ben gidiyim"

"Tamam, sana kolay gelsin, başarılar"

"Teşekkür ederim Yuna. Sonra görüşürüz"

"Görüşürüz Rüzgar"

Rüzgar asker selamı verir gibi yaparak "İnsanlar koşar, Rüzgar uçar" dedi ve ortadan kayb oldu

Rüzgar gitdikden sonra bende bulutun en dip yerine oturdum ve ayaklarımı aşağıya doğru sallatdım

Nerdeyse 10 dakika geçmişdi ve ben hala da orda oturmuş gökyüzünü izliyordum. Çünki, gökyüzünü izlerken her şeyi unutuyordum, kendimi bile

Bir an da cep saatimden sesler gelmeye başladı. Kapşonlumun cebinden cep saatimi çıkarıp bakdığım da Rüzgarın aradığını gördüm ve endişelendim

İçimden "Acaba ne oldu ki? Yoksa kötü bir şey mi oldu? Yok yok hemen kötü düşünme Yuna" diye geçirdim ve cep saatimden aramayı başlatdım

Rüzgar endişeli bir ses tonuyla "Sana ihtiyacım var Yuna" dedi

"Ne oldu ki?"

"Bir kız intahat etmeye kalkışmış 20 katlı bir binanın tepesinden kendini aşağı atıcak. Ama biliyorsun ben uçamıyorum. Lütfen bana yardım et. Kızın annesi ağlıyor ve ben buna daha fazla dayanamıyorum. Lütfen Yuna"

"Tamam tamam, sen sakin ol Rüzgar. Ben hall edicem, sen hiç merak etme"

"Teşekkür ederim Yuna"

"İşi hall ediyim de, sonra teşekkür edersin Rüzgar. Neyse, kapatıyorum. Sen hiç merak etme, hemen orda olucam" dedim ve cep saatimden aramayı kapatdım

İçimden "Yinede ben olmuş oldum bu işin içinde. Kesin ceza yiycem. Ama yapıcak bir şey yok. Bir insanın hayatı söz konusuysa, ceza da yerim, zindana da girerim" diye geçirdim

Sesli bir şekilde "Hadi Yuna, sen bunu yapa bilirsin. İnsanları boş ver, kendine odaklan" dedim ve derin bir nefes soludum. Sonra da düşünce yeteneğimle ortadan kayb oldum

Yıldırımın efsanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin