19

2 1 1
                                    

Eve vardığımızda ben kapıyı açıp içeri girdim. Ben içeriye girince, Meriçde arkamdan içeri girdi ve ben kapıyı kapatdım. Sonra Meriç ve ben salona geçdik

Meriçe koltuğu göstererek "Hadi otur" dedim. Meriç de dediğime uyarak koltuğa doğru gitdi ve oturdu. Meriç oturunca ben Meriçe "Ben bi mutfağa gidip hemen geliyorum" dedim

"Tamam"

Ben bir süre sonra salona tekrar döndüm. Mutfakdan gelirkende yanımda bir buz ve bir kutu getirmişdim

Gidip koltuğa, Meriçin tam yanına oturdum

Elimde ki, buzu Meriçe uzatıp "Hadi gözüne koy" dedim

Meriç buzu elimden yavaşca alıp, moraran gözüne koydu. Meriçin yüzünü ekşitmesinden, canının yandığını anlıyordum

Onun yüzünü ekşitdiğini görünce bende istemsizce yüzümü ekşitmişdim

Meriç benim de yüzümü ekşitdiğimi görünce, gülümseyerek bana "Merak etme, iyiyim" dedi

Ben mutfakdan gelirken getirdiğim kutunu açarken "Merak etmiyorum" dedim

Kutunun içerisinde ki, pamuğu  ve ilaç şişesini alıp sehpanın üzerine koydum. Sonrada kutunun ağzını kapatdım ve onu da sehpanın üzerine, pamuk ve ilaç şişesinin yanına bırakdım

Kutuyu bırakdıkdan sonra pamuk ve ilaç şişesini elime aldım. İlaç şişesinin ağzını açdım ve ilaç şişesinde ki, ilaçdan pamuğun üzerine dökdüm. Sonrada ilaç şişesinin ağzını kapatıp sehpanının üzerine bırakdım

Üzerine ilaç dökülmüş pamuğu Meriçin kanamış dudağına bastırınca Meriç kolumu tutar ve ben gözlerim Meriçin gözlerine kayar. O an Meriçle göz-göze geliriz

Meriç yavaşca kolumu bırakır. Bende pamuğu Meriçin dudağına bastırmaya devam ederim. Sonra pamuğu Meriçin dudağından çekdim

O pamuğu sehpanın üzerine bırakdım ve başka bir ilaçlı pamuğu elime alıp, Meriçin kaşına pamuğu götürücekdim ki, Meriçle göz-göze geldim

Ben Meriçin bu bakışlarını önemsemeden, bu seferde pamuğu Meriçin kaşına bastırdım. Ama bu sefer Meriç bir tepki vermemişdi

Ben onun bana bakdığını fark ediyordum. Ama kendi gözlerimi Meriçin gözlerine yakalatmıyordum

Pansuman yapmayı bitirdiğimde pamuğu sehpanın üstüne koydum ve sehpanın üzerinde ki, kutudan iki tane yara bandı aldım. Bir tane yara bandını Meriçin dudağının kenar kısmına, diğer yara bandınıysa Meriçin kaşının üzerine yapıştırdım. Sonra da Meriçden bir az uzakda oturup derin bir nefes aldım

"Teşekkür ederim Sena"

"Rica ederim"

"Aslında o kadar büyük bir yara değildi. Bu kadar şeyi yapmana gerek yokdu"

"Nasıl yani? Ne demek istiyorsun sen?"

"Şey, galiba bilmiyorsun, ama dudak ve kaş kanadı diye dd pansuman yapılmaz her halde"

Ben ağzım açık bir şekilde Meriçin dediklerini dinliyordum

İçimden "Ben insankende anlamazdım bu işlerden. O yüzden bu benim suçum değildi. Bana daha önce söyleye bilirdi sonuçda"dedim

Ben kaşlarımı çatarak Meriçe "Neden daha önce söylemedin?" diye sordum

Meriç gülümseyerek "Çünki seni öyle izlemek çok eğlenceliydi"dedi

"Ha ha ha çok komiksin Meriç"

"Komiğim tabiykide Sena"

"Ne demezsin, aynı palyaço gibisin"

"Beni palyaçoyamı benzetiyorsun?"

"Yüzün renkli ve aynı palyaçoya benziyorsun. Sencede haklı değilmiyim?"

Meriç bir cevap vermez

"Eeeee, neden bir şey söylemiyorsun?"

"Çünki, sen her zaman haklısın ve ben bunun aksini söylemek istemiyorum"

"Bazen haksız çıka biliyorum ama"

"Ne konuda?"

"İnsanlar konusunda"

"O konuda sadece sen haksız çıkmıyorsun. O yüzden içini ferah tut"

"Neyse, bak Meriç, parkda yapdıklarımı gördün. Bu yapdıklarımdan sonra benden korkmuyormusun?"

"Hayır korkmuyorum"

"Neden peki?"

Meriç "Çünki birinin en ufak kanamasına bile pansuman yapıp, yara bandı yapışdıran biri korkunç olamaz" diyerek gülümsedi

Onun öyle demesi yanaklarımda ısı yaratmışdı

"Sana bir şey sora bilirmiyim Sena?"

"Tabiykide Meriç"

"Hani parkda sana bir şey sormuşdum ya. Ama cevabımı alamamışdım"

"Hangi soru?"

"Arkadaş olamazmıyız sorusu"

Ben bir cevap vermedim

"Arkadaş olamazmıyız?

Yıldırımın efsanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin