KİBRİTLE YAKILAN İNTİKAM

27 4 3
                                    

Okurken Geceleri bekleyenlere :)












Dünyanın masum olmadığı yerde ben, niyeti daima temiz olmasına rağmen dünya'nın kiriyle temiz kalmıştım. Hep biliyordum yaşadığım dünyanın kirlerle dolu olduğunu, her zamanki gibi görmezden gelmiştim bunu da. Geçmişimin üstünü örterek geleceğe ilerlerken örttüğüm geçmiş geleceğimin yollarına kanlı diken koyuyor. Geleceğime doğru giden yolda yaralanıyorum ama bu yaralar kalıcı değil kan akıtıcıydı. Geleceğimin kapısı yüzüme kapandığında şimdi ki zamanın içinde sıkışıp kalıyordum.

Neden 3 hafta sonra Luca'yı yanımda görmek istediğimi bilmiyordum ama yanımda olması gerektiğini hissediyordum. Benim hislerim hiç bir zaman bana ihanet etmezdi.
Luca, gökyüzünün karanlığında ikimiz yan yana otururken bilmeden kalbime bir umut ışığı sızdırmıştı. Rüzgarın üzerimize doğru esmesiyle hiç olmadığım kadar üşümüştüm. Hava normal ısıdayken bile bu denli üşüyorsam hasta olmam yakındı. Uykusuzluktan kırmızı olduğunu düşündüğüm gözlerim ve kuş gibi titreyen bedenim dışında hiç bir sorun yoktu. Bana aynıymış gibi gelen gökyüzü hiç de ilgimi çekmiyordu. Sabrımın sonuna geldiğimde Luca'ya döndüm. Karamel rengi saçları rüzgarın etkisiyle uçuşurken yakasını açtığı gömleği ona ayrı bir hava katıyordu en kötüsü de karamel kokusu içime çektiğim oksijenden fazlaydı. Onu izlediğim için kendimi bir sapık gibi hissettiğim için önüme döndüm. Luca'nın hareketlendiğini göz ucuyla görmüştüm. Sırtımda hissettiğim şeye döndüğümde Luca'nın ceketini üzerime attığını gördüm. Ve böyle yaparak o güzel kokusu üstüme sinmişti!
"Gidelim mi?" dediğinde elini tutmayacağımı bildiği halde uzatmıştı elini.

Sırf centilmenlik olsun diye uzattı elini. Diyen gerçekçi yanıma katılıyordum.

"Bu halde araba kullanamazsın İtalyan." dediğimde eski gerçekçi halime bürünmüştüm. Luca bana cevap vereceği sırada telefon sesi aramıza girmişti. Luca elini cebine koyup telefonunu çıkarırken ben de ayaklanmıştım. Luca telefonu kulağına götürdü.

" Spero che tu abbia un motivo importante per chiamarmi, Felix." Luca az önce gökyüzünde ki yıldızları izleyen masum tavrı arayan kişiyle değişmişti. Aksanlı çıkan sesi kulağı bir melodi gibi geliyordu. Kaşları çatılmış yüzü gerginlikten kasılmıştı. Arayan Felix olmalıydı, hangi Felix'ti onu bilemem. Luca'nın Türkçe konuşmadığı anları sevmiyordum Türkçe ayrı bir yakışıyordu onun güzel sesine. Üzerimde ki cakete sıkıca sarılırken Luca'nın gözleri titreyen vücudumda oyalandı. Telefonda Luca'ya karşı taraftan koca bir haykırış geldi. Hattın ucunda ki sırık Felix, "Non so cosa diavolo stai facendo, ma sai con cosa ho a che fare qui?" dediğini işittim.

Allah aşkına ne diyordu bunlar?

Luca bıkkın bir sesle Felix'e bir şey söylemişti. Karşılıklı aralarında uzun ve sert bir konuşma dönerken bir kız sesi telefonun ucundan duyuldu. "Mi ha lasciato, vero?" kadının sesi çok tanıdık geliyordu... Maria'nın sesiydi!
Küçük bir İtalyanca hazneme dayanarak söylüyorum ki bırakmak gibi bir şeyler söylemişti. Bulunduğumuz yer sessiz olduğundan dolayı telefonda ki sesleri net bir şekilde duyuyordum. Maria ağlıyor muydu? Luca en sonunda buz gibi bir sesle umrumda değil dediğini anlamıştım. Telefonunu kapadığında gergin görünüyordu.

Ben kendi kabuğuma çekilip sessizce beklerken Luca beni şaşırtarak, "Felix bizi almaya gelecek." dedi.

                                  ☾
Luca sarhoş olduğu için araba kullanmasını bende istemiyordum ama Felix'in gelmesinden de hiç memnun değildim. Sürücü koltuğunda Felix yanında Luca ve arka koltukta da ben oturuyordum. Arabadan kasvetli bir rüzgar esiyordu Felix ara ara düşmanca bakışlarını dikiz aynasından bana çeviriyordu ama ben o hiç yokmuş gibi davranıyordum. Gizem'in evine vardığımızda araba durmuştu. Luca neden buraya geldiğimi sorgularcasına dikiz aynasından bakarken ben Luca'ya teşekkürler edercesine gülümsedim üzerimde ki ceketi Luca'ya uzatacağım sırada "Sinir bozucu." Felix'in cümlesiyle geri çektim caketi. Felix anlayabilmem için bilerek İngilizce konuşmuştu. Ben yine bir tepki vermezken Luca, "Ne için geldiğini biliyorsun Felix kendine gel!" İngilizce aksanı da baya iyiydi. Kaç dil biliyordu?

SONSUZ DANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin