Bir ölüm.
Ölümlü olduğumuz bu dünyada ölümsüz gibi yaşamak aptallıktı. Peki ölümlü olduğunu kabullenip bunu kullanarak hayata veda edenler? onların yaptıkları da aptallık değil miydi? Ölümü en çok hak edenler uzunca yaşarken, gençliğinin baharında bu dünyadan göçenlerin haksız olduğu nokta neydi? Ben söyleyeyim: ADALET.
Aslında adalet tamamen öznel bir kavram. Ben dünya adaletine küçücük çocukken polisin şiddet gördüğümü görmesine rağmen görmezden geldiği an inanmayı bıraktım. Ela'ya da böyle yapacaklardı. Polis karakolunun soğuk duvarına sırtımı yaslamış bana söylediklerini hazmetmeye çalışıyordum.
ELA OKULDA İNTİHAR ETTİ.
OKULDAKİ TÜM ÖĞRENCİLER HER İHTİMALE KARŞI İFADE VERMEK ZORUNDADIR.
EN UFAK BİR GERÇEK BİZLERİN OLAYLARI ÇÖZMESİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ LÜTFEN BİLDİĞİNİZ HER ŞEYİ ANLATIN.
komiserin söylediklerine gülmemek için çok zor tutmuştum kendimi. Olayı çözseler ne olurdu ki, ölen ölmüştü. Ela'yı hayata geri döndürebilirler miydi? Kafamda kocaman soru işaretlerini gidermiyordu hiç bir ihtimal. Ela'ya konuşurken hayattan nasıl keyif aldığını görmüştüm yaşmak istiyordu o. Zaten hayatta hep en çok istediğimiz şeyleri kaybederdik... Buna hayatımız da dahil.
Gizem beni arayıp hemen karakola gelip ifade vermem gerektiğini söylemişti. Luca her ne kadar hasta olduğumu ve yarın ifade vermemi söylesede onu dinlemeyip yoldan geçen ilk taksiyi çevirmiş en kısa sürede karakola varmıştım. Bizimkileri görmemiştim ama karakolda bariz bir yoğunluk vardı. Bir memur bu hafta içinde istediğimiz vakit gelip ifade vermemizi söylesede evime dönmemiş ısrarla ifademi vermek için bekliyordum. Bizim okuldan sadece idarecileri ve Ela'nın okulda gezdiği arkadaşlarını görmüştüm. Derin ifade vermeye gelmeyeceğini Gizem telefonda söylemişti. Gizem, Poyrazla birlikte geldiğini söylemişti ama onları bulamamıştım. İfade aldıkları odanın kapası aralandığında sırtımı soğuk duvardan çektim. Ethem kapıdan çıktığında bakışlarımız kesişti.
"Gece?"
"Ethem."
Suratındaki ifadeden beni görmeyi beklemediği anlaşılıyordu. "İfadeni aldılar mı?"
"Evet."
Düşünceyle başımı salladım. "Ela'nın balo partneriydin." söylemesine gerek yoktu çünkü anlardım onun bakışlarından. Ethem lacivertler içinde karşımda duruyordu. Maskeli olsa bile dolan gözleri kızarmıştı.
Hala Ela'yı seviyordu çünkü...
"İyi misin?"
"Ela..." Ethem'i ilk defa bu kadar yıkılmış görüyordum. Ethem bana arkasını döndüğümde sarsılan omuzlarından ağladığını anladım. Kararsızca elimi omuzuna destek verircesine koydum.
"Gece o gitti!" Ethem bana döndüğünde sıkıca kollarını yağmurdan dolayı hala ıslak olan bedenime doladı.
Ethem'in bana yaptığı gibi ona kollarımı dolanmadım aksine rahatsız olduğumu belirtmek için geri adım attım.
Ethem benden uzaklaştığında, "Özür dilerim sana birden sarıldım." anlayışla başımı salladım. Ethem maskesini çıkardığında göz yaşları yanağından süzülüyordu.Aklıma gelen tek ihtimal vardı... O buradaydı. Hedefinde ben vardım ve benim peşimdeydi. Ela'nın ölümünde parmağı vardı kesinlikle.
"İyi görünmüyorsun Ethem."
"Sende."
Yutkundum. "Babanın yanına dönsen iyi olur... Bu işlerden sıkılmışa benziyor." karakolun bir köşesine gözlerimi diktim. Ethem'in babası sinirle volta atıyordu. Birinin ölümüne üzülmek yerine okulunda biri öldü diye sinirliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZ DANS
JugendliteraturOna gecelerim'in karanlığına hapsolduğumu ve yaşamın acı verdiğini söylediğimde herzaman ki gibi tepkisiz kalacağını düşünüyordum ama beni İlk defa yanılttı "İzin ver geceni aydınlatan, ay ışığın olayım." Diyerek kalbimin derinliklerine bir ay'ın um...