YAN KOMŞU

10 1 3
                                    

LUCA
.・。.・゜✭・

Dünya görünenden değil, ölenlerden ibaret.

Bu dünyada uğruna yaşanacak bir şeyin olduğunu düşünmüyorum. Bir zamanlar dünyanın renkleri etrafımda dolanırken şuan attığım her adımı soldurmak için atıyordum. Benim dünyamda annem öldüğünde renkler soldu, dünya yine bir kez daha bana seçenek sunmadı
Solmak için açmış bir çiçeği kurtarmak istediniz mi hiç? Uzun süre öncesine kadar yanımdan geçse fark etmeyeceğim birini şuan merkezime koymam çok saçmaydı ama onu gördüğümde hissetiğim şeyin bir tarifi yoktu.

Bazı şeyler vardır,
Üzer.

Bazı umutlar vardır,
Solar.

Bazı haller vardır,
Hayal kırıklığına uğratır.

Bazı gülümsemeler vardır,
Saklanır.

Bazı aşklar vardır,
Üzer.

Bazı insanlar vardır,
Gider.

Bazı eller vardır,
Üşütür.

Bazı gözler vardır,
Öldürür.

Ama bazı Gece'ler vardır,
Aydınlatır.

Geçmişimden bu yana bir çok şey değişmişti. Annem gitmişti, babam annemin yokluğunu uzun bir süre aşamamıştı, hayatına devam etmişti ama erken bunama geçirmişti.
Ama ben?
Ben ne yaşıyordum ne de ölmüştüm, ne ileri gitmiştim ne de geri, ne ağlamıştım, ne bağırmıştım. Öylece hayatın akışına ayak uydurmaya çalışıyordum.

Parmağımın arasında ki bir daldan duman çektim. Bana eşlik eden bir sigara dumanı daha vardı.

"Şu lanet Türk inadını bırakıp İtalya'ya dönebilirsin."

Oturduğum yere iyice yaskanıp Felix'i yok saydım. Sırf manzarasını izlemek için otelin en konforlu odasını tutmuştum ve itiraf etmeliyim ki sessiz olmasıda beni mest ediyordu. Terasta karşılıklı oturduğumuz için Feliz'in beni onaylamaz bakışlarla süzmesini izledim.

"Ne yapmamı önerirsin?"

"Türkiye'yi bir daha dönmemek üzere terk etmemizi."

Başımı ağırca yukarı aşağı salladım. "İlgin için sağol ama bu kadar ilgini bana değil bir kıza ver oldu mu?"

Felix ilgisizce elini salladı. "Türk kızları çok zor. Uğraştırmayı seviyorlar ve bu beni sıkıyor." sigarasını yere atıp ayağının ucuyla ezdi. "Artık önümüze bakmalıyız. Geçmişi tekrar tekrar gündeme getirmenin bir anlamı yok."

Sakinliğimi bunca zaman korumayı başarmıştım ama Felix sınırlarımı gereğinden fazla zorluyordu. "Annemin ölümü senin için anlamsız mı?" soğuk kanlılığımı yitirdim.

Felix duraksar gibi oldu. "Annen bunları yapmanı istemezdi." dediğinde burnumdan güldüm. "Yaptıkların ve yapacaklarını kaldıramaz." Felix kendinden başkasını düşünmeyen biriyken o kızı düşünmesi alışıldık değildi. "Daha 18 yaşında." diyerek devam etti.

Gayet farkındaydım. O henüz olgunlaşmamış bir kızdı. Kırılgandı, içine atan, baba sevgisi görmemiş, aile kavramıyla tanışmamız bir kızdı...Ama bunlar yapacaklarıma engel olmamalıydı.
Peki neden ona kıyamıyordum?
Onu her gördüğümde kalbimde ince bir sızı geçiyordu, hafif bir ağrıydı sonra bana gülümseyince geçip gidiyordu. Çok boktan bir duyguydu.

SONSUZ DANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin