Bu ilk hikayem; yaşamın ağırlığını kaldıramayanlara, umutlarını gömüp inançlarını buket yapıp mezara dikenlere, kaderinin haritasını kaybedenlere, sevginin ne olduğunu öğrenmek isteyenlere, yanlış aşkı seçenlere, acıları katlanılamaz hale gelenlere, depresyon ilaçlarının etkisinde kalanlara, bileklerinde o çizgi halindeki neşter kesikleri olanlara, çabalarının bir hiç uğruna olduğunu anlayanlara, toxsit ilişki içerisinde olanlara, gecenin karanlığına aşık olanlara, şevkati kendinde arayanlara, sürekli düşünüp artık düşüncelerinin acısı ruhuna sıçrayanlara, dünyayla henüz küçük yaşta tanışanlara, hayallerini daha gerçekleştirmeden hayal kırıklığına uğrayanlara gelsin...
...
🎭
Eğer Boysat'da yaşıyorsanız, elinde halay mendiliyle halay çekip giden bir insan
görürseniz bile şaşırmazsınız. Kendimi bildim bileli Boysat'da yaşayan insanların neşesi Boysat'a can verdi. Her çesit insan tipi burda mevcuttur. Özellikle birden fazla güne anlam yükleyip, hep festivaller yapan ve sürekli insanları sosyal olmaya zorlayan etkinliklere değinmiyorum bile.
Bugün her zaman ki Boysat'ın güneşli günlerindendi. Tenimize çarpan rügar'ın ılıklığı bile, insana yaşam sevinci veren türdendi. Güneş ise yakıcı gülümsemesiyle Boysatlılar'a selam veriyordu.12/H sınıfında gözlerimi dikmiş, sevgilim olacak herife bakıyordum. Yanındaki kızıl kızla koyu bir muhabett'e gibilerdi, kız utanmasa sevgilimin kucağına çıkıp ağzının içine girecekti. Kızıl kız, eğilip sevgilimin kulağına birşey fısıldadı ve sevgilimi izlemeye koyuldu. Ne söylediğini köpekler gibi merak ediyordum ama sevgilimin tepkisine hayrete düştüm. Kızıl kıza o hep beğendiğim gülüşünü gösterdi, kızın mini okul eteğinden açıkta kalan bacağına elini sürttü. Bu manzaraya daha fazla görmeye dayanamadigim için gözlerimi yumdum ve lanet göz yaşlarım'ın akmasına engel olmaya çalıştım. Kendime bir kaç saniye verdikten sonra koridorun sonundaki kızlar lavabosun'a girdim.
Kızlar genellikle üst katta ki lavaboyu kullandığı için lavabo boştu. Musluğu açıp yüzüme bir kaç defa su çarptım. Musluğu kapatıp, yüzümü kurulmadan aynadaki yansımama çevirdim yorgun bakışlarımı. Kestane rengi saçlarım son bir kaç aydır kesmediğim için belime kadar uzamış, kahve rengi gözlerim az önceki olaydan dolayı ifadesiz bakıyordu. Göz altımdaki mor halkalar son günde uyuyamadım için berbat durumdaydı.
İç çekerek gözlerimi aynadaki yansımamdan kaçırdım. Neden kendime kızıyordum ki? Bu daha öncede kabullenmek gereken bir durumdu. Ben sadece ona, ilk sevgilime, beni seven, beni saçma sapan temaslara zorlmayan,
Şu 1 yılda bana destek olan ona inanmak istemiştim. Ben Ethem'e inanmak istemiştim oysa o beni yanıltmamıştı, her zaman ki gibi... Her ilişkide kavgalar olurdu, küslük ler ve aralar ama bizim ilişkimiz hiç bir zaman normal değildi...İki gündür onunla kavgalıydık, benimle ayrılmak istediğini söylemişti, yine. Her kavgamızda bu oluyordu ama tekrardan barışıyorduk. Ne kadar sevgiliyken beni mutlu etse de her kavgamızda beni değersiz hissettiriyordu. Asla bir erkeğe muhtaç bir kız olmadım, asla güçsüz biri olmadım aksine hayatımda asla dik duruşumu bozmadan, zorluklara göğüs geren biriydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZ DANS
Teen FictionOna gecelerim'in karanlığına hapsolduğumu ve yaşamın acı verdiğini söylediğimde herzaman ki gibi tepkisiz kalacağını düşünüyordum ama beni İlk defa yanılttı "İzin ver geceni aydınlatan, ay ışığın olayım." Diyerek kalbimin derinliklerine bir ay'ın um...