"Ne söylediğini kulakların duyuyor mu Luca!" daha ne kadar şaşırabilirdim bilmiyorum ama Luca süprizlerle dolu bir adamdı.
"Bir ev hediyesi isterim. Sanırsam siz Türkler yeni taşınanları ziyaret edip hediye vermesi gibi bir geleneği vardı."
Ağzım açık ona baka kaldım. "İnanamıyorum sana." Ülkede milyonlarca yer varken burada bizim sitede onu da geçtim yan komşunuz olmuştu.
"Hediye istemem senden ama istersen misafirim olabilirsin." ciddiydi gerçekten!
"İtalya'ya dönmüyor musun?"
"İtalya bekleye bilir."
"Çıldırmışsın sen."
"En az her insanda olması gerektiği kadar."Onu onaylamaz bakışlarla süzerken tam karşıma geçtiğinde kendini bir konuda sıkıyor gibiydi.
Dudağını ısırdı. "Sevgilin var mı?" bu yersiz sorusu beni gafil avlamıştı.
"Hayır!" hayretler içerisinde cevap verdiğimde dudağını yukarı kıvrıldı.
"Sevdiğin?"
Duraksadım. "Yok... Şimdilik."
"Güzel."
"Neden bu aptal soruları soruyorsun?"
Üstüme doğru geldiğinde bir adım geriledim ama dibime kadar geldiğinde sırtım koridorun soğuk duvarına değdiğinde kapana kısılmıştım.
"Beni görünce ne hissediyorsun." analar neler doğuruyor diye hissediyorum. Saçmaladım!Cevap vermediğimi gören Luca önüme düşen bir tutam saçımı nazik hareketlerle kulağımın arkasına sıkıştırsığında nefes alamıyordum. Ona dur da diyemiyordum çünkü hoşuma gidiyordu zalımın oğlu.
"Ben seni görünce ne hissediyorum biliyor musun?" sesinin tonu her kelimeden sonra azaldı. Bana çok yaklaştığında kalbimin ritimleri tekrardan bir yoldan saptı. "Sen..." bakışları dudağıma kaydığında başımdan aşağı kaynar sular dölümüşçesine afalladım.
Yutkundum. Karamel kokusuna rağmen onu itmeye çalıştığımda bir santim bile yerinden oynamamıştı. "Sende hissetmiyorum musun aramızdaki çekimi?" duraksar gibi oldu. Allah kahretsin ki hissediyordum.Bu anı unutmak istiyordum. "Bizim bir olurumuz yok. Aramızdakiler çok saçma. Tanışmamızdan tut her şeye kadar." bu sefer tüm gücümü toplayıp onu sertçe ittiğimde bir kaç adım bilerek geriledi.
"Seni zorlayamam ama sana karşı ne düşündüğümü bilmeni de isterim çünkü istesende istemesende seni her gördüğümde bu duyguyu değiştirmeyeceğim." ne söyleyeceğimi bilmiyordum çünkü bende onun istediği şeyi kısa bir süre istemiştim.
"Bu ne demek oluyor?" derken yaptıklarına anlam veremiyordum. Bana cevap vermeden susmaya devam etti.
Hayatta başımıza gelen şeylerden hep bir ders çıkarırdık. Geçmişte sıkışıp kalmışken geleceğin hayalini kurmak kadar saçmaydı. Ne yapacağımızı bilmiyordum ama ne yapmayacağımı biliyordum, ondan uzak durmalıydım. Bir şekilde onun yanında gardımı indiriyor, gözlerine bitiyordum. Kalbimi ona açmamalıydım.
"Bana cevap vermen gerekiyor." ela gözleri kısıldı. "Evet?"
Omuzlarımı dikleştirdim, ağazımın ucunda, "Tipim değilsin." kelimeleri yalanla harmanlayıp ona sunduğumda hiç tepki vermedi. Bir dakika boyunca bakıştık.
Kaşları ilk defa çatıldı. "İdeal tipini değiştir o zaman."
"Komple hayatımdan çıkmaya ne dersin?"
Burnundan güldü. "Balık tutan erkekler mi ideal tipin." sesini yükseltiğinin farkında mıydı?
"Ne alakası va-" derken gözlerim sonuna kadar açıldı. Nehir'in içindeyken birini gördüğümde emindim o kişi Luca mıydı?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZ DANS
Teen FictionOna gecelerim'in karanlığına hapsolduğumu ve yaşamın acı verdiğini söylediğimde herzaman ki gibi tepkisiz kalacağını düşünüyordum ama beni İlk defa yanılttı "İzin ver geceni aydınlatan, ay ışığın olayım." Diyerek kalbimin derinliklerine bir ay'ın um...