Yıldızları izlemekten kitaplarımı yazamıyordum o kadar eşsizler ki engel oluyorlardı bana İstanbul'da ikinci günümdü yazarlık yapıyordum İstanbul ilham veren bir şehirdi en azından benim için. İki katlı bir dairede 1. Katta yaşıyorum burası gerçekten hayalimdeki evler gibi küçük ve tam bana göreydi sanki benim için yapılmış inşaa edilmişti. Masamda duran kağıtları kaldırmak için balkondan ayrılırken kapının çaldığını duydum ve kapıya yöneldim delikten baktığımda bir erkek vardı erkeklerle pek ortamım yoktu. Kim olabilirdi ? Erkek arkadaşım olamazdı çünkü o bu kadar yakışıklı değildi. Yeşil gözleri kumral saçları adeta eşsizlik gösterisi gibiydi kapıyı açmaya karar vermiştim.
"Buyrun" diyerek gülümsedim. Oda gülümseyerek karşılık verdi o kadar güzel gülüyordu ki.
"Rüya Arslan siz misiniz?"
"Evet benim" kalbim küt küt atıyordu saçma ama değişik hissediyordum.
"Ben üst komşunuz Altay Kara ev dekorasyonu için birşey konuşmadık galiba yeni gelmişsiniz bende fark etmemişim evin içini beğenmediyseniz evin sahibini arayabilirim" diyerek telefonunu çıkardı.
" Hayır harikulade bu ev çok güzel ve hoş bir havası var " gözlerime bakıyordu hissediyordum.
"Peki iyi geceler" diyerek üst kata çıkacakken altay dememle duraksadı. Biraz yanaklarım kızarmıştı ama ağzımdan cümleler döküldü.
"Gözlerin çok güzelmiş" diyerek gülümsedim.
" Sağol ama böyle aval aval bakman için yaratılmadı Allah benim görmem için yarattı "Ne diyeceğimi bilemez bir şekilde aval aval bakmaya devam ediyordum, ne o lafı sindirmiş nede o gözlerini gözlerimden yok edebilmiştim. Laf umrumda olmuyordu ama kapıyı kapattıktan sonra işler değişmişti. Çok geçmeden bir daha zil sesi yankılandı evde bu sefer moral bozukluğu sebebiyle açmak dahi istemedim. Delikten bakınca aynı çocuk yani Altay olduğunu fark ettim yine kalbim atmaya başladı ve kapıyı açtım.
"Gözlerimi gerçekten beğendin mi?" Bana bakıyordu.
"Evet güzeller ama onlar benim için değil senin görmen için" bu sefer gözlerim yeri izliyordu.
" Hadi ama şaka yaptım uğraşmak istedim yenisin ya o bakımdan" sırıtıyordu
" Çok komik Altay baya güldüm biliyor musun? "
"Tamam özür dilerim gülersin sanmıştım"
" Bu nasıl şaka ya pişman ettin resmen"Biz konuşurken ayak sesleri yakından geliyordu merdivene bakınca gördüğüm kişi mert dışında biri değildi, mert benim üniversite arkadaşımdı oda yazarlık yapıyordu ama İstanbul'da olduğunu bilmiyordum. Yavaş adımlarla yanımıza doğru geldi.
" Rüyacımm! Beni özlemedin mi? Aşk olsun"
Altay sakin gibiydi ama gözleri kor bir ateş gibiydi.
" Mert hoş geldin" diyerek eve gelmesini sağladım. Altay da bizi izliyordu.
Mert olur olmaz.
" Bu kim? Flört müsünüz?"
"Hayır üst komşu" diyebildim.
Altay Mert 'in konuşmasını kesip kor gözleri ile ona odaklanmışken konuşmaya başladı.
" Evet ben üst kat komşusu Altay Kara memnun oldum mert"
Gecikmeden tanışmış gibilerdi.
" Ben memnun değilim ama baban annen seni bu yaşa kadar zorla mı? Büyüttü hayır yani sokağa seni sorunca böyle şeyler konuşuluyor da o yüzden sormak istedim"Gözlerim açık şekilde mert' e bakıyordum böyle birşeyi neden demiş olabilirdi?
Yani onu üzmeye çalışıp zarar vermeye çalışıyordu."İnsanların dedikleri umrumda olsaydı polis olmazdım" gözlerim altayla bakışıyordu bir polisti ve çok çekici bir polis.
Mert de benden farksızdı şaşkın bakışlarla Altayı izliyordu korkuyor gibiydi." Mert bak birini tanımadan önce cümleler kurma ilk önce tanış çünkü o cümlelerin altında kalabilirsin benden sana tavsiye"
Mert dut yemiş bülbül gibiydi ağzını açamıyordu elindeki valizi bile doğru düzgün tutamıyordu. Çok geçmeden altay bana çaresiz gözlerle baktı ve yukarı çıktı. Gözlerim onun katında kalmıştı sanki kapıyı sertçe kapatınca kendime gelmiştim.