8.Düğün

12 3 26
                                    

Uyandığımda saat'in kaç olduğunu bilmiyordum ama uykum güzeldi güzel bir uyku çektim dünden sonra..
Bugün ne altay la konuşmak ne de o yabani sevgilisi ile konuşmak istiyordum yataktan kalktım ama mert ortalarda gözükmüyordu bir yere gitmiş olabilirdi.
Uykulu gözlerle salona giderken kapı sesi gelince direk açtım mert sandım ama değildi.

"Altay senin ne işin var burda?
"Rüya özür dilerim herşey için beni affeder misin?"
"Seni mi? Affedeyim ben yaptıkların yetmedi mi?"
"Ama düğün var bugün seni de şahit yapmak istiyorum bari ona gel"
"Ne düğünü" düşünürken defne Altay 'ın arkasından geldi kırmızı mini elbise ile çekici duruyordu belkide bir çok erkeğin günahına girmişti.

"Bizim düğünümüz sersem kim olabilir ki altayla ben dışında sen mi? Sen mi? Altayla olacaksın çok beklersin rüya"
Sinirlerim bozulmuştu onun hakkında bildiklerimi anlatsam susup ağlayacak ama işte diyemiyorduk.

"Gelirim diyerek" göz devirdim
Bir de düğüne davet ediyor sanki yaptıkları yetmiyormuş gibi.

Saat 14:23 geçiyordu düğün de küçük bir yerde nikahla sonlanacaktı yani defne öyle istemiş. Hemen hazırlandım kırmızı balık elbisemi giydim saçım ise düz ve uzun bıraktım mükemmel duruyordum mert de bordo takım elbise giymişti o kadar kasları vardı ki gömlek parlayacak gibiydi.

"Çıkalım"
"Tamam"

Yürürken zorlandığım ama yakışan bir topuklu giymiştim simli gayet hoş duruyordu. Vakit kaybetmeden düğün salonuna girdik küçük bir yerde yapacaklardı defne sandalye' de bekliyordu altay yoktu ortalıkta makyaj için gelin odasına gitmek istiyordum evdeyken zamanım yoktu zaten görmek istemiyordum.

Gelin odasına girip kapıyı kilitledim arkamı dönüp aynaya gidecekken Altay 'ın olduğunu fark etmek uzun sürmedi ellerini birbirine kenetlenmiş stresli gibiydi.

"Senin burda ne işin var defne' nin yanına oturman gerekiyo bu koltuğa değil"
"Ben defneyi sevmiyorum Rüya"
Gözlerim büyüdü birden ne yapmalıyım diye kendime sordum.
"Nasıl eee evleneceksiniz artık geç kaldın beyfendi"
"Kim demiş?"
"Ben demiyorum o masaya oturup evet diyince herşey için geç olacak "
"Oturacağımı kim dedi?"
"Bilemiyorum neyse ben gidiyorum lavabo da yaparım makyajımı seninle aynı ortam da kalmak dahi istemiyorum "

Odadan çıkarken kilitli olduğunu hatırladım ve anahtarı aradım ama Altay ona çoktan sahipti.
"Verir misin? Gideceğim "
"Gitme kal"
"Altay saçmalama artık bir eşin olacak kendini çocuk durumuna düşürme "

Ellerine hamle yaparken belimden tutup beni duvara yasladı ellerim tıpkı bir zincire bağlanmıştı hareket ettirmek imkânsızdı..
Nefesim nefesiyle kavga edercesineydi..

"Ne yapıyorsun? Altay"
Ne yapıyordu gerçekten beni öpmeye falan mı?
"Öylece gidemezsin"
"Giderim!"
Ellerim onun kontrolündeydi biraz daha yaklaşınca elim ayağım birbirine dolaşmıştı ne yapsam bırakmıyordu.
Kimi sevdiğini kendisi de bilmiyordu.
Daha çok yaklaşmaya başladı artık burnu burnuma değiyordu öpecek miydi? Umarım yapmazdı..

"Beni kurtaracak bir Spiderman yok ama senin dudakların var rüya..''
Tek kelime ettirmeden dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı. O an zamanı durmuş saydım herşeyi hallolur saydım sanki bütün romanlarım bitti yazılıp ciltlendi.

Dudaklarını çekeceği yoktu karnına tekme atmakla yetindim önceden aklıma gelmedi çünkü zaman durmuştu en azından benim için..

" Rüya ne yapıyorsun bütün romantik ortamı bozdun"
"Altay senin eşin var artık gözlerini kapat başka insanlara"
"Ben onu sevmiyorum ani bir karardı benim kafamı karıştırdı bi kere"
"Kesin öyledir altay ve sana son kez diyorum bir daha asla beni öpme "
"Sana bunu sormayacağım"
"Ya sen iyi misin? Karın var artık kendine gel"
Ellerimi çözmüştüm çoktan sorun çıkmaktı nasıl çıkacaktım ki?

"Çıkmak istiyorum Altay dar alanları sevmem"
"O zaman yüreğim tam sana göre "
" Etkilenmiyorum soğumuşum senden"
"Lütfen beni sev rüya "
"Seni sevmiyorum altay benim için bir kâbussun rüya bile değilsin bir kâbus"
"Lütfen "
Onu dinlemeden anahtarı alıp kapıyı açtım lavaboya bile gitmek istemedim zaten memur gelmişti. Herkes yerine geçti memur klasik sözleri dedikten sonra defne  yüksek sesle; "Eveett" dedikten sonra Altay arkasından "evett " dedi şahitler olarak mert ve ben vardık kısık bir sesle evet dedikten sonra mert de başı ile onay verdi memura.
İşte o cümle.. döküldü memurun ağızından..

"Sizi karı koca ilan ediyorum"

Kabullenmiştim herşeyi ve de birçok şeyi.. yerimizden kalkarken içeriye 5 tim ile Giren bir adam bastı nikahı elindeki silahla defne 'nin etrafını saran bir ordu gibilerdi.

"Ne oluyor burda" altay yüksek sesi ile konuşurken yutkunamadı bile.

"Defne Yıldırım! 15 ay hapis cezasına mahkûmdur!"
Sesi çekiciydi ama kim olduğu belli değildi.
Herkes defneyi izlerken nikahı iptal eden askerler ve memur bu nikahı kıyamadı.

Defne dolu gözlerle etrafına bakıyordu kısık sesle; "ya benden ne istiyorsunuz?"

"Sen katilsin nasıl evleneceksin sicilin temiz mi? Sanıyorsun 2 yıldır seni arıyoruz sağolsun mert 'in abisi Mustafa 'nın yardımı ile bulduk şimdi bizimle karakola geliyorsun"

"Ya sen kimsin ki polisiz biz sen sıradan bir insan" dedi Altay küçümsemediği kimse kalmadı.
"Ben özel komutan Kenan Öz "
Vay canına dememek için zor duruyordum. Ela gözleri ve beyaz bir teni vardı kasları göz önünde duruyordu ama aşık olmak istemiyordum artık.

Birkaç askerle gitti defne Altay da arkasından gitti ben, mert, ve kenan oturmuştuk. Kenan hiçbirsey demedi mert elindeki suyu bitirmeye çalışıyordu bense yanımda getirdiğim romanımı okumaya başlamıştım çoktan.

"Yazarı kim?" Kenan 'ın sesiydi bu bu nazik ses onundu..
"Ben yazdım ama pek okunmadı bu kitap "
"Sen yazar mısın?"
"Evet "
"Bunlardan kaç tane basıldı?"
"200 tane ama satın alan kişi sayısı 23 falan sarmamış demekki kimse almadı çünkü."
"O zaman bana o geri kalan kitapları satar mısın? Parası umrumda değil okumak istiyorum ve tabiki öneri de yaparım"

Ellerim ayaklarım birbirine dolaşmıştı benim için birşey yapıyordu biri bu çok değişik birşeydi..
"Emin misin?"
"Hiç olmadığım kadar eminim o kitapları okumam lazım istersem baştan okuyayım ama okumam lazım biraz hayatı öğrenmem lazım "
"Peki eve giderken kapıda veririm."
Merti gözüm ararken bir salonda damadın yerine oturmuştu elimdeki kitap yere düştü ama umrumda değildi topuklularla hızlı hızlı yürümeye başladım bu anı kaçırmak istemiyordum kenan da arkamdan geliyordu.
İçeri girmeden ayağım merdivenleri görmezden gelmişti yere çakılmadan belimden tutan kenanla göz göze geldim.

"Pardon ya ben bu anı kaçırmak istemedim de "
"Sorun değil"

İçeri girdik mert rus bir kızla evleniyordu şaka gibiydi kızın kabullenmesi garip gelmişti ama ikiside halinden memnunlardı , gerçekten nikah yapılmıştı ama mert kızı direk kaçırmıştı..






~Rüya~.   |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin