Gözlerimi açtığımda kenan yanımda oturuyordu tanışma imkanı bile olmayan bir adamla yıldızları izlemek şuan bana ürkütücü gelmişti ama asker olduğu için komutan olduğu için güven sağlıyor gibiydi.
"Artık uyandıysan götüreyim evine?"
"Evet çok kalmışız hatta"
"Bu arada sen uyurken o yabancı telefon çaldı ama açmadım senin telefonun olduğu için bana düşmez"
"Tamam ben ararım yolda mert kesin"
"Peki binelim arabaya yarım saate orda oluruz"Arabaya bindik yol aldı araba
Aklımda düşündüğüm şeylerden biri de mert idi beni neden 8 kere aramıştı ki?
Uykuda iken açamadığım telefonlar büyük bir belanın habercisi gibiydi.Evin önüne gelmiştik altay 'ın
Penceresine bakmak bile istemiyordum. İçeriye yedek olan anahtarla girecektim kenan benle gelmedi kendi evine gideceğini söyledi.Kapıyı açtığımda kapı tam olarak açılmıyordu altay 'ın sesi yukarıdan geliyordu defne hapise girdiği için belkide pişmanlık çekiyordu.
Kapının arkasında ağlayan bir kız vardı kız ellerini yüzü ile birleştirmişti öyle ağlıyordu ki sesi kesilmiş gibiydi yanına yaklaşınca korktuğu belliydi biraz çöküp ellerine dokundum. Ellerini çekince bu kızın mert ile evlenen kız olduğunu görünce gözlerim parladı.
"İyi misin? "Diyerek göz yaşları ile göz göze geldim.
"Hayır ben-ben bilmiyorum mert or-orda mert" elleri ile banyoyu gösterdi mert'in orda ne işi vardı bir türlü anlamıyordum.
Kız hala yerde otururken banyoya girdim ve rezalet bir haldeydi banyo, lavabo kan içinde kalmıştı o kadar kan görüyordum ki yerde kafası kanayan merti görmekte zorlandım..
Mert yerde cansız Bir şekilde duruyordu hâlâ akan kanları banyonun dışına çıkacaktı nerdeyse gözlerimde ki yaşlar Mert'in yüzüne düşüyorken sanki bıçaklanmıştım.. kızın elleri kan içindeydi galiba son anda ona dokunup hasret gidermişti..
Hiçbirsey diyemiyordum titreyen ellerimi şah damarına götürdüğümde atmayan damarları kabullenemiyordum. Çok ağırdı bu hayatın bana verdiği acılar.. ilk önce sevdiğim adama karşı duygularım öldü, şimdi ise en yakın arkadaşım öldü...Bir anda çığlık atmaya başladım ellerimde olmayan elleri artık ellerimde olsa bile ellerimde değildi...
O kızı düşünemiyordum.. ben böyleysem o çok şey kaybetmişti bir çapkın olabilirdi ama oda insandı..
Banyodan çıkıp polisi aradım bu sefer altay gelmedi çünkü eşi katil olduğu için görevden alındı bu haberi ise az önce telefonuma gelen kenandan almıştım. Polisler gelip evi incelemeye aldılar altay ne durumdaydı hiç haberim yoktu zaten şuan da da kimsenin keyfi yerinde değildi.Polisler incelemeleri bitirdikten sonra beni çağırdılar bu ev bana ait olduğu için ben yavaş adımlarla polisin yanına gittim rus kız 'ın da ailesi gelmişti zaten İstanbul'da yaşadıkları için gelmeleri kolaydı zor olan mert 'in ölmesiydi...
Kız Rusya 'ya dönerken bana verdiği bir kolye vardı şimşek şeklindeydi ama suya değince rengi değişiyormuş bu özelliği de söylemişti ve gitmişti.Polisin yanına gittiğimde polislerin yüzleri gülmüyordu zaten şuan bu durumda gülenlerin gerçekten güldüklerine inanmıyordum maske takıyorlardı! Evet o öldü ama bu kabullenmeyecek bir gerçekti.
Polislerden biri yanıma gelip;
" Bu bir cinayet ve öldüren bir kadın parmak izlerinden öğrendiğimiz kadarıyla bir yabancı kadın hiç bu eve yabancı biri girdi mi?"
Gözlerim doluyordu bu eve yabancı giren tek kişi o kızdı ve ben inanmak istemiyordum mert 'in evleneceği kızın merti öldüreceğine inanmak istemiyordum..."Bir rus kızla evlendi ama adını soyadını bilmiyorum "
"Tamam bugün yola çıkan rus kız olmalı biz onu yakalarız, merti de morga koyacağız evdeki banyoda ki her izi aldık başınız sağolsun tekrardan"Gözlerim kan çanağı gibiydi ne annemin nede annesinin haberi vardı kalbim paramparça olmuştu belki de benim yüzümden öldü..
Gözümün önünde gidiyordu morga gidiyordu mert hâlâ kabullenmek istemiyordum ama gerçekler o kadar acıdır ki insanlar kabullenmek zorundadır.
Ev sakin bomboş kalmıştı kan kokan bir banyo vardı ama temizlemek için ellerimi kollarımı sıvazladım saat 16:57 idi akşama doğru oluyordu artık banyoya girdiğim de mertle olan bütün anılar beynim de canlanıyordu mert gitmişti habersizce bu sefer yanında vedaları da götürmüştü anıları ise bana bırakmıştı..
Banyoyu yıkamıştım ve kapısını kapatıp kilitledim koltuğa oturunca sanki 200 kilo odun taşımış gibiydim.
Gözlerimden yine veda yaşları akıyordu inanmak istemediğim ne varsa yaşamış gibiydim..
Gözlerim kapanıyordu..Hayatımda gördüğüm ama istemediğim ne varsa yaşamış gibiydim.. gözlerimi kapadım ve kâbusların rüyaların beni parmağında oynatmasına izin verdim...