14. Yaralı kalpler

10 3 1
                                    

Gözlerimi araladım ev sakindi evde kimse yoktu galiba işleri çıkmıştı yanımda duran telefonuma göz attığım da saat 13:23 idi fazla uyumuştum ama iyi gelmişti bazen uyumak herşeyi unuttururdu ama onu unutamadım uyusam da uyanık da olsam hep vardı aklımda ki kişi.. Altay Kara..

Onu sevmek çiçekleri toplamak gibiydi bana göre nazik ve hoş bir his ile ama o nazikliği bilmedi beni o çiçeklerle birlikte toprağa gömdü  onun ölmesine tabiki sevinmiyordum beni sevmemesi üzmedi beni beni üzen şey "sevmek"kavramını herkes yapabilir sanıyorlar sevmek illa bir insana aşık olmakla olmuyordu ki bir çiçeği sevebilirsin, bir kediyi, bir eşyayı, bir rengi, bir sayıyı,bir idolu, bir hayvanı,bir yemeği,ve de bir şiiri..

Sevmek yürek işidir, sevmek gönül isteği ile olur beyinle alakası olmaz. Kalple hissedilir ama yürek işidir, gönül isterse seversin birşeyi kalbin isterse değil kalbin yada beynin devreye girerse o hırs yada heves olur gerçekten  sevmek yürektir gönüldür.

Telefonumla annemi aramak için müsaittim ikinci aramada açtı.

"Anne nerelerdesiniz evde yoktunuz ve hâlâ yoksunuz"
"Kızım dedenlere geldik Büşra halan 'ın kızı ölmüş onun için sen Antalya'da kaldın merak etme herşey var evde para da bolca bıraktım."
"Ankara'dasınız yani peki kaç gün kalacaksınız?"
"15 gün sonra geleceğiz eğer aksilik olmazsa "
"Haydaa o kadar mı?
Ağlıyorlar "
"Sen ne diyorsun Rüya ölüm tabiki ağır birşey insan üzülür "
"Anne yaşarken değer bilinse ölünce vicdan azabı çekilmez irem' de Büşra haladan sevgi görmedi tek kızıydı iki oğlu vardı belkide ölmesi onu rahatlattı "
"Sen aklını başına al bunca zaman sana sevgi verdim dilin papuç gibi olmuş "

Göz devirdim zaten vermekte olduğu şeye bu kadar baskı yapması neydi.
"Anne zaten senin öz kızına öz sevgi vermek zorundasın sevgisiz büyüyünce eline birşey geçmez "
"Tamam neyse kendine iyi bak"
"Görüşürüz."

İnanamıyorum ya gerçekten anne olsam ilerde çocuğumun zaten hak ettiği sevgiyi veremeyecek miyim?
Düşüncelere dalmışken kapı çalıyordu annem ve babam değildi bunda herkes hemfikirdi bence.
Kapıyı açtım ve boyu 1.80 e yakın ela gözleri ve açık kumral saçlı bir erkek belirdi kim olduğunu bilmiyordum sorsam da ayıp olur gibiydi.

"Selam yaralı kalpli kız "
Yaralı kalpli kız mı? Demişti bana evet ben doğru duymuştum ama nerden anladı yaralı olduğumu.
"Nerden biliyorsun?"
"Neyi?"
"Yaralı olduğumu"
"Gözlerin söyledi"
"Gözler belki yalancıdır"
"Gözler yalan söylemez yaralı kalpli kız gözler yalan söylemeye mahkûm olur"

Sözleri o kadar etkileyici olsa da bu erkek de altay gibi kenan gibiydi inanmıyordum ona..
İçimdeki bir ses inanma diyordu.

"Neyse sen ne için gelmiştin ben seni tanımıyorum?"
"Sen tanımayabilirsin ama annenle annem komşular ve Ankara'ya gittiler 15 gün burada kalacağım"

Gözlerim büyüdü gerçekten ismini bilmediğim daha doğrusu ailemin tanıdığı ama benim bilmediğim biriyle üstelik erkek aynı evde kalmak çılgınca birşeydi.

"Desene aynı evde kalıyoruz "
"Gerçekten mi?"
"Evet neyse 15 gün bir öküze katlanırız artık "
" Ben öküz değilim yaralı kalpli kız "
"Bana rüya de adım rüya "
"Tamam yaralı kalpli kız "
"Neyse adın ne?"
"Kerem memnun oldum rüya "
"İsmin güzelmiş futbolcu var Kerem Aktürkoğlu diye belki biliyorsundur gerçi sen bilmezsin has Galatasaraylılar bilir "

Gözlerime bakıyordu birden üstündeki siyah ceketi çıkarıp koltuğa koydu üstünde Galatasaray forması vardı arkasında kerem yazıyordu 7 numaraydı formasını istememek için zor duruyordum.

"Pardon Galatasaray 'ın kaptanıymışsın"
Mahçup bir şekilde gülmeye çalıştım forması imzalıydı resmen elimde olmasa istiyecektim.

"Beğendin heralde formayı"
"Evet"aval aval bakmaya devam edersem içimdeki sese kapılıp çalacaktım formayı.
"İstersen senin olabilir forman yok galiba senin"
Gözlerim büyüdü rüya mıydı neydi?
"Olur!! Ay çok teşekkür ederim kereem"
"Sakin ol şimdi çünkü altımda birşey yok"
Ne demekti bu yani...
Yeri izliyordum formayı alırken bile yeri izliyordum arkasını dönünce otomatik bakmak istedim sırtını görünce sahte öksürük ile yetinmeye çalıştım yakışıklı olması yetmiyordu birde yapılı vücuda sahipti.

" Neyse ben uyumak istiyorum Rüya nerde uyuyacağım?"
"İçeride yatak var"
"Peki beni uyandırma sakın geceye kadar uyumak istiyorum sabah onlar yola çıkarken benide uyandırdılar"
"Peki diyerek salona geçtim."

Saatler 16:48 i gösteriyordu bu saate kadar yarım kalan romanlarımı tamamlamıştım formayı denemek üzere yatak odasına sinsi giriş yaptım.

Üstümdeki bluzu çıkarıp formayı üzerime çektim baya yakışmıştı altıma da bol siyah pantolonu geçirdim yanımda kerem vardı Allah'tan uyuyordu.

Şapka da olsa tam olurdu şapka alt rafta olduğu için eğilmek zorundaydım.

Eğilip şapkayı alırken diğer dolabın açık bıraktığım dolabın köşesine başımı çarptım bu acıyı yaşayanlar bilirdi beynim sarsılıyor gibiydi denge falan masal olmuştu elimde şapka ama kafama geçirmekte zorluk çekiyordum. Arkamı dönerken kerem'in uyuduğu yatağa düştüm otomatik olarak kerem'in üzerine..

Ya bunların beni bulması nedir?

Kerem gözlerini araladı gözlerim ile sohbet ettikten sonra kalkmaya başladı ama kalkarsa ikimizde düşecektik tabiki bunun ondan haberi yoktu kalktığı gibi yerde bulduk kendimizi hâlâ kafamı tutuyordum çünkü acısı geçmemişti.

Kerem beni karşına almıştı sanki dayak yiyecek hislerle gözlerle bana bakarken gülerek konuşmaya başladı.

"Senle 15 gün çok çılgınca olur bence şimdiden hastaneye gidelim"
"O kadar sakar değilim"
"Ben gün sayarım merak etme ama saat 19:04 istersen uyuyalım çünkü ben sabah odun kıracağım sende uyu ki mızmızlanma"

Hiçbirsey demeden yatağına geri uzanıp uykuya daldı bense emektar koltuğuma uzanıp hayaller kuruyordum ama keremle hayal kurmak çılgınca bir o kadar da değişikti hayalleri bırakıp uyumaya çalışıyordum evet başarmıştım uyumak için gözlerim de razıydı.








~Rüya~.   |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin