16.Bölüm

64 12 12
                                    






"Aklım fikrim sende, senin gelişinde,
seni ne zaman göreceğimde, seni nasıl göreceğimde, beni görür görmez ne
diyeceğinde."


(Nazım HİKMET)





🦌







______________________











Ders zilinin çalmasıyla merdicenlerden heyacanla çıkmaya başladım. Mehmet'in gelip gelmediğini merak ediyordum.

"Ahu hocam" ismimi duymamla duraksayıp arkamı döndüm. Selim gülerek yüzüme bakıyor yanıma geliyordu. İçimdeki heyecanı öldürdü desem yeriydi. Bu adam da hoşuma gitmeyen bir şey vardı.
"Selim hocam"

"Ne güzel bir karşılaşma oldu bu böyle sabah sabah. Göremiyordum seni. Nasılsın?"
İçimden sanane demek gelse de yüzüme yalandan bir gülüş yerleştirip cevap verdim.

"İyiyim Selim hocam, siz nasılsınız?"

"Bende iyiyim Ahu. Ama artık kaldırsak mı şu sizli-bizleri?"

"Ya o kadar ilerledi mi muhabbet?" İmayla sorduğum soruya kahkaha atarak cevap verdi.

"İlerlemedi mi?"
Sabır yarabbim sabır. Öğrencilerin derdi, stresi yetmiyor gibi bunla mı uğraşacaktım birde. Kolumdaki saate bakıp yalan gülüşümü devam ettirdim.

"Derse geç kalıyoruz hocam, iyi dersler diyeyim ben size."

"Bekleye..."

"Derse geç kalmayı sevmem Selim bey."

"Peki Ahu, konuşacağız ama bunu. İyi dersler."
Arkamı dönüp nah çekmek istesem de elimi kolumu tutup ilerlemeye devam ettim. Bazı sınıfların kapısı açık, bazıları ise derse çoktan başlamıştı. Sınıfımın önüne geldiğimde derin bir nefes alıp kapıyı açtım.
Kapıya gelen uğultular beni gördüklerinde kesilmiş herkes yerine geçmişti. Masama yerleştiğimde gözlerim direk Mehmet'in sırasına kaymıştı.
'Gelmemişti'
Bihtimal gelir diye düşünmüştüm.
Sınıfı sayıp gelmeyenleri yazacakken kapı tıklama sesiyle bakışlarımı kapıya çevirdim.
"Gel"

"Geciktiğim için özür dilerim hocam, gelebilir miyim?" Mehmet gülümseyerek kafasını kapıdan içeri sokmuş bana bakıyordu. Yüzümde az önceki ifade gitmiş yerine güleç bir mood gelmişti.
"Eğer yok yazdıy..."

"Gel Mehmet, henüz yazılmamıştın." Kapıyı tamamen açıp içeri girdi. Kafasıyla selam verip her zamanki yerine geçti. Sınıfı bir kere daha saydıktan sonra sınıf defterini kapatıp tahtaya geçtim.

"Evet canlarım, bugün sizinle dersimizden önce konuşmak istediğim bir konu var. Bildiğiniz üzere bir kaç hocanızla beraber kütüphanenizi baştan yarattık. Hala da ufak tefek düzenlemelerimiz devam ediyor. Ama artık sizleri kütüphanede ağırlayabiliriz."
Aralarında fısırdaşmaya başladıklarında kütüphanenin dikkatlerini çekmediğini fark ettim.

"Bakın son bir yılınız kaldı bu liseden mezun olmak için. Hatta sizin deyiminizle bu okuldan kurtulmak için."
Sınıf camına yaklaşıp dış kapıyı elimle işaret ettim. Dikkatleri toplanmış benimle beraber dışarı bakmaya başlamıştılar.
"Biz hocalar istiyoruz ki buradan çıkarken şu dış kapıya vardığınızda sırtınızda boş bir çantayla değil içi dolu hedeflerinizle çıkın. Şu kapının dışında sizi kapmak için bekleyen üniversiteler, bölümler, meslekler olsun."

Konuşmaya devam ederken arka sırada oturan Mehmet'e bakıyordum sık sık. Gözlerini ayırmadan dinliyordu o da beni. Sınıftaki diğer öğrenciler gibi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 2 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

CEYLAN (mahalle kurgusu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin