I
Bu kitap, Faust'u ilk okuduğum andan beri yazmak istediğim bir kitaptı. Hatta ilk ciddi kitap yazma deneyimim bile diyebilirim. Kitap hasta bir kızın yaşadıkları etrafında dönüyordu. Uzun bir süre yazım tarzımın ne olduğunu çözememiştim. Fakat Özgür'ün gözünden yazmaya başlayınca daha melankolik bir stil sahiplendim. Hatta bu yüzden Devrim'in bölümlerinde zorlandığımı bile söyleyebilirim.
Kitap direkt Faust üzerine kurulu olduğu için, kimi çalıntı der, kimi özenti, buna elbette karar veremem. Ama benim için ilham kaynağıydı. Nasıl Yunan Mitolojisi sahipleniliyor ve kimi kitaplara, filmlere, dizilere, oyunlara mal ediliyorsa Faust da benim için bir mittir. Hatta bunu yaparak yazın türüne farklı bir stil getirdiğimi de düşünüyorum.
Özgür, yaklaşık olarak 2022 yılının yazında yazmaya başladığım spontane bir karakterdi. Yanılmıyorsam Amy Adams'ın The Woman in The Window filmini izledikten sonra karar vermiştim. Bu tarz Agorafobi üzerine kurulu bir bireyin iç çatışması ve hastalıklı bir kişilik yazmak çok hoşuma gitmişti. Biraz yazmış, yarısında kendimden iğrenivermiştim. Çünkü istediğim etkiyi yakalayamamıştım. Hatta kitabın ilk halinde ana erkek karakter Harun'du.
Daha sonra uzun bir süre yazmayı eerteledim ve sonra gerçek kitap oluşmaya başladı. Devrim de böyle girdi hikayenin içine. Bana kalırsa sadece Özgür'ün travmalara sahip olması haksızlık olurdu. Biraz da bu yüzden hak etmiyordu Harun ana karakter olmayı.
Devrim'in hayat hikayesi ise Özgür kadar çetrefilli değil fakat onun da aile ilişkileri pek karmaşık. Ona ikinci kitapta değinmeyi planlıyorum.
İlk kitaba geri dönmek gerekirse, bu ktiap kesinlikle bir aşk romanı değil. İlk yazdığım vakitler bile bu düşünceye çok uzaktım. Çünkü Özgür'ün hasta olması, ilk tanıştıkları andan beri o zehirli ilişkileri, hiç gerçekçi gelmedi bana. Kitaplar genelde bize bunu gösteriyor. Sorunlu bir kız, sorunlu bir erkeğin duvarlarını kırıyor. Sonra birlikte mutlu oluyorlar. Çoğu böyle ilişkinin sonu kötü biter. Ben Özgür'e ve Devrim'e bunun olmasını istemedim. Zaman alsa da ne olacağı belli olmasa da, hem bu tarz ilişkileri beğenmiyorum hem de Özgür'ün karakterine de yakışmayacağına inanıyorum.
Kitapta birçok şeye değiniyorum fakat altını kesinlikle çizmek isteyeceğim bir konu var. O da karakterlerin isimleri.
Beni bilen bilir, ne kadar Wattpad camiası buna izin vermese de ben normal isimler kullanma taraftarıyım. Ama ne Özgür, ne de Devrim, benim normal isim anlayaşıma uygun değiller. Özgür'ün aslında çok güzel bir anlamı var.
Hala kabuğunu kıramamış bir kadını portreliyor. Özgür metaforu çok hoşuma gitmişti çünkü ilerde aslında ne kadar kısıtlandığını çok iyi görebileceğiz. Aslında acı tatlı bir imgeleme olarak görüyorum. Devrim ise daha çok Özgür'ün üzerinde bıraktığı etkiler üzerine. Bir de iki ismin de unisex olması var ki, onun daha derin bir anlamı var. Bu kitap yazılırken cinsiyet kavramlarından kesinlikle uzaklaşmak istemiştim. Hastalığı yaşayan Devrim de olabilirdi, erkek olan Özgür de olabilirdi, ikisi de birbirinin yerini alabilirdi. Nefreti de sevgiyi de paylaşan cinsiyetler değil, kişiler olsun istedim. Cinsiyet üstü bir tartışma üzerine kuruluydu bütün sistemim.
Ne kadar bu kitap travmalar üzerine kurulu olsa da, en büyük travmaları aileler bırakır üzerimizde diye düşünüyorum. Bu yüzden bu kitap bittiğinde Özgür'ün de Devrim'in de ailesini ve yaşadıklarını anlatan Prequel bir kitap yazmayı düşünüyorum. İki ailenin de yaşadığı kolay şeyler değil. Bu kitapta çok olmamak kaydıyla biraz değinmeyi düşünüyorum.
Bir diğer değinmek istediğim konu ise, Özgür'ün iç sesiyle olan çarışması. Bu çatışma genel anlamıyla benim hiç sevmediğim bir dil. "İç ses" metaforu hiçbir zaman hoşuma gitmez. Fakat böylesine bir karakteri başka türlü nasıl anlatırım bilememiştim. Bir de hepimizde o bizi dizginleyen özgürlüğümüzü kısıtlayan, olmamız gereken, olmak istediğimiz kişiden uzaklaştıran bir iç ses olduğuna inanıyorum. Yapmak istediğimiz bir şeyi, "Yok ya, yapmasam daha iyi, ne gerek var buna?" gibi gibi cümlelerle ertelediğimiz, bazen kendimizi nefret buhranının içine attığımız çok oluyor. Güzellikleri kendimize layık görmediğimiz ve hatta bazen hak ettiğimiz mutlulukların bize ait olmadığını hissettiğimiz zamanlar bile oluyor. Kitap da tam bunun üzerine kurulu hatta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FŞD | Gretchen'in Gözyaşları
General FictionYıllardır psikolojik tedavi gören Özgür, annesinin zoruyla karşı komşularıyla tanışmaya gider ve orada Devrim'le tanışır. Ertesi gün evine sarhoş bir şekilde gelen bu adamın telefon numarasını çalmasıyla kendini önleyemediği bir takım olayların için...