VedaKendine iyi bak!
Yaseminli kız.
Bu sana son elvedam.
Seni sevmeyi bırakıyorum.
Çünkü en çok seni severken üzülüyorum.
Elveda.
Hala üzülüyorum.Nişanlandım.
Yüzük parmağıma girdiğin andan itibaren Kartal'dan gözlerimi çekmiş yüzüğe odaklanmıştım.
İsteme, söz ve nişan ortak olduğu için takılar takılmaya başlanmıştı. Önce babam ve annem üstüme kilolarca altın takıp taşıyamadıklarımı herkese göstererek masanın üstüne koymaya başlamışlardı. Babam daha sonra adamının getirdiği evrak çantasından çıkarttığı bir düzine tapuyu da mücevher kutularının üstüne bırakmıştı. Daha sonra Yekta ağa ve Evin hanımda kilolarca altın takmışlardı. Yekta ağa daha sonra şöyle bir konuşma gerçekleştirmişti, "Baran benim ilk ve en büyük oğlum. Benden sonraki ağalık onun hakkıdır ve onun olacaktır. Bu yüzden dedemden babama babamdan bana gelen tüm ağalık mal varlığım oğlum Baran'ındır! " demişti. Babam altta kalır mıydı ? Asla hayır!
"Kızım Meran tek çocuğumdur! Bu yüzden tüm mal varlığım kızımındır! " demişti.
Şöhret, kibir, restleşme... Babamın en sevdiği şeylerdi. Altta asla kalmazdı. Malıyla, parasıyla gösteriş yapmak onun hobisiydi. Süs bebek gibi durdum. Üstüme takılanlar oldu büküldüm. Hiç bir şeyi umursamadım parmağımdaki yüzük kadar...
Bu yüzük bir damgaydı. Bir işaretti. Yok oluşumun sembolüydü. Herkes benim ve Baran'ın ne kadar şanslı olduğunu konuşurken üstümde hissettiğim kıskanç bakışların sahipleriyle hemen yer değiştirebilirdim.
Ayakta durmuş askı gibi üstüme asılanları taşıyordum. Görevim buymuş gibi davranılıyordu. Yüzüme kimse bakmıyor herkes üstüme asılanlara odaklanmıştı. Yakın ve uzak akrabalar kaç kilo altın taşıdığımı tahmin etmeye çalışıyordu. Babam Yekta ağaya ne kadar zengin olduğunu göstermek için uğraşıyordu. Yekta ağa ne yaparsa iki katını yapmak için uğraşıyordu. Baran yanımdan gitmiş arkadaşları ve kardeşiyle derin bir sohbete dalmıştı. Donuktum. Yanıma gelen Gülendam ve sarışın kadını fark etmedim. Gülendam elime değdiğinde irkildim, korkmuştum. O da irkilmemden korktuğunda güldük. "İyi misin yenge ?" Yenge. Ağzına yakışıyordu ama bana yakışmıyordu. Kafamı olumlu anlamda salladım. "İyiyim teşekkür ederim sen nasılsın ?" dedim konuyu anında değiştirdim.
"İyiyim bende. Heyecanlıyız tabiki de. Düğüne de az bir zaman var. Yarın çeyiz alışverişine çıkalım dedi Dayem!" Tane tane konuşması ve ses tonunun tatlılığı içimi ısıtan tek şeydi. Bir şey diyemedim deseydim çeyiz alışverişinin yarın olması çok erken değil mi derdim. Yanında ki sarışın kadını tanıtmak için yana döndü
Gülendam, "Leyla. Kartal ağabeyimin sevgilisi. Yakında onlarda nişanlanacak." Yapmacıkta olsa gülümsemeye çalıştım. Leyla, Gülendam'dan söz çalarak elini uzattı ve Fransız aksanıyla, "Leyla Liana Caron!"dedi. Üstten bir bakışı vardı fakat önemsemedim. Elini sıktım, "Meran Ulya Babür!" dedim. Elimi geri çektiğimde kafamı farklı tarafa çevirdim. Leyla boynuma takılan setlere dokunmaya başlamıştı önemsemedim, Leyla boynumda ki setlere dokunurken Gülendam'a doğru fısıldadı ama bende duydum. "Bende bu kadar istiyorum." dedi aksanıyla. Gülendam bir şey diyemezken ben duymamışım gibi davrandım. Biraz önce kahve yapmada bana yardıma gelen kızlar tekrar gelmiş kollarımda ki ve boynumdaki altınları çıkartmamda yardım etmeye başlamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASEMİNLİ KIZ
General FictionVicdan eskirse, ruh küflenirmiş! Ruhu yaşarken küflenen insanların öldüklerinde ruhları da kokarmış! Ben Meran! Ailemin zoruyla evlendirildim. Evlendiğim gün kocamı kaybettim. Ve ben bu sefer kayınbiraderimle evlendirilmek zorunda bırakıldım. Kims...