13.BÖLÜM:VİCDAN ESKİLİĞİ

332 42 33
                                    




Hazır Doğdum

Yok sayıldığım her an, her düşümde

Ben yeniden doğmaya hazırlanıyorum.

Bastırdığım fikrilerimle, kaçtım ama

Ben buna hazır doğmuştum.






Vicdan Eskiliği




Eskiyen vicdanlarınızla oynadığınız vicdanım için sizden hesap soracağım.

Leyla! 

Beni vicdanımla yaktığın, aslında sandığım kadar masum olmadığın için...

 Kartal bu işe beni alet ettiğin için...

Düştüğüm an hemen bayılmıştım. 

Uyanmam kaç saat sürdü bilmiyordum ama uyanık olduğum zaman dilimini biliyordum ve bu hiç azımsanmayacak kadar fazla bir zamana tekabül ediyordu. Akşam ezanından önce akşam yemeği yemiştik ben odayı temizlemeye geldiğimde güneş daha batmamıştı. Ama şimdi ne güneş vardı ne de ay. Hava karanlıktı, rüzgar esiyordu ve gök gürüldüyordu. Hava bir anda soğumuştu. Düştüğümde patlayan sağ omzumdaki dikişlerim canımı her hareketimde acıtıyordu. Şalımla kolumu sıkıca bağlasam da şal da ıslanmıştı. Kafamı çarptığım kısım acıdığı yetmezmiş gibi burnumun kanaması yeni dinmişti, ayrıca patlayan dudağımı söylemiyordum bile. Sağ tarafıma sırt üstü düştüğüm için canım fena halde yanıyordu. Kesin ezilme gibi bir şey vardı çünkü bu acı Hırçın'ın beni sırtından attığı acılara benziyordu.

"Allah kahretsin. " Dedim kendi kendime. Ne kadar bağırsam da kimse beni duymamıştı. Bu salak balkon öyle bir yerdeydi ki ne yukarı cama yakındı ne de aşağı cama. Salak malak hayatımı kurtardı, bu balkon olmasa Allah korusun kesin ölürdüm diye söylendim kendi kendime.

"Off! Resmen kurtlar uluyor! Yağmur yağacak şimdi, her yerim kanadığı gibi bir de ıslanacağım! Kimse sesimi de duymuyor! Allah'ım niye camları kurşungeçirmez yaptınız ki kıramıyorum, kesin birisi şu salak balkona düşer de orada kalır diye yaptınız o camları! Allah'ım konağın önünde tonla koruma varken neden kimse arka taraflara bakmıyor? Neden?" Kendi kendime konuşarak bağırıyordum ama nafileydi.

"Saat kaç?" diye bağırdım yüksek sesle. "Saatsizlik çok kötü bir şey en yakın zamanda bileğime saat takacağım. Hayır anlamıyorum yatsı vaktine mi yakınız yoksa sabah ezanı vaktine mi?" Kare bir metrekarelik balkonda zıplıyordum, korkulukları da yoktu. Düşsem, Leyla'nın yarım bıraktığı işi tamamlayacaktım. Beni öldü mü sanıyordu acaba? İnsan bir arkadan kesin düştü mü diye bakardı, kadın hemen camı kapatmıştı. Kafamın kırılma sesini duymak istemedi galiba, içimden son dediğime güldüm.

"Delirmeme ramak kaldı. Ne inebileceğim ne de çıkabileceğim yere balkon yapan ustanın ben parmaklarının romatizmasını öpeyim. Adama helal olsun! Yemin ederim şuradan bir kurtulayım şu balkonu ben yıkmazsam adım da Meran olmasın. Balkonu yıktıktan sonra fotoğrafını çekip ustaya yollamazsam üstüne de madem yanlışlıkla yapıyorsun yanlışını niye düzeltmiyorsun yazmazsam hadi adım Ulya olmasın."

YASEMİNLİ KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin