Bir fırtınadayım. Kasırganın tam içindeyim. Tüm hücrelerim titriyor, varlığımı sorguluyorum. Tüm bedenim korku içinde kavruluyor, ben ben olmaktan çıkıyorum.
Ben bir fırtınadayım. Gözüm önümdeki adamı görüyor mu emin değilim. Kulaklarım sesine kapandı mı farkında değilim. Öyle canım yanıyor ki... İçimde yanan korku ateşi sönüyor. Ve ben külünün içinde kavruluyorum. Bir fırtınadayım, küllerim bile savruluyor. Ben ben olmaktan çıkıyorum.
Bu savaşta galip gelemiyorum. Savaşa giriyorum ama ben hep kaybediyorum. Gözümün önünden kayıp giden silik anılarda arıyorum Kartal'ı. O merhameti büyük adama ne olmuştu da bu kadar acımasız ve düşüncesiz bir adam ortaya çıkmıştı. Ders aralarında sınıfıma gelip bir bakışımdan nasıl hissettiğimi anlayan adam şimdi yüzüme bakmıyor üstümden planlar yapıp sürekli kazanıyordu. Onu yenemezdim. Ama o beni çok yenmişti.
Kaybetmelerle dolduğum seferlerin içinde bu seferde kaybettim.
Gözüm dolu doluydu ama onun yanında daha fazla ağlamadım. Nefes bile almadım, araba Alemşah çiftliğinde durduğunda iner inmez ayaklarım yere değer değmez nefes aldı ciğerlerim. Gözümden hızlıca düşen iki yaşı sildiğimde, Kartal çiftliğin içine çoktan girmişti. Bu gece bu çiftliğe girersem ben artık ona bağımlı hale gelecektim. Kafamı bile kaldırtmayacaklar kendi konağıma bile gidemez hale gelecektim. Ben bu gece o çiftliğe girersem Kartal'ın gerçekten karısı olarak çıkacaktım. İçimdeki sıkıntı git gide büyürken kapının önünde bekleyen evin yardımcı hanımları içeriye geçmem için beni bekliyorlardı. Haberi çok önceden gelmiş olmalıydı. Terleyen avuç içlerimi eteğe bastırarak ilk adımımı attım, evin yardımcılarından beyaz eşarplı kadın, "Hanımım hoş geldiniz." demiş neşeyle karşılamıştı beni, gülümsemeye çalıştım ama gergin dudaklarım kıvrılmadı. "Hoş bulduk." diyebildim çatallı sesimle.
İçeriye girdim. Başka bir vakitte olsaydım hep uzaktan gördüğüm bu iştihamlı Alemşah çiftliğini uzun uzun incelerdim. Kadınların yönlendirmesiyle yukarıdaki bir odaya çıkarttılar beni, içeriye girdiğimde ise kapıyı üstümden kapattılar. Oda sadeydi, ahşap mobilyaları ve çift kişilik yatağı vardı. Yatağın üstündeki gül yapraklarını gördüğümde ayak parmaklarımdan saç diplerime kadar ürperdim. Nefes alamıyordum sanki, cama ilerleyerek perdeyi sonuna kadar açtım ve camı sonuna kadar açtım. Bu camdan bizim çiftlik evinin atların olduğu ağır gözüküyordu. Sırtımı cama yaslayarak Hırçın'ın durduğu yeri izledim, bana bir o iyi gelirdi. Şu an binsem esen yellerle yarışsak beni huzura erdirse... Gözlerimi kapattım, gözlerimi açtığımda gerçeklikle yüz yüze kaldım. Kartal banyodan çıkıyordu, üstünü değiştirmişti.
"Sen koltukta uyursun." diye seslendi, yatağın üstüne oturarak. Ben niye koltukta yatıyordum?
"Ben koltukta uyumam. Sen uyursun." dedim arkamı ona dönmeden.
Alayla güldü, "Ne istediğini biliyorum ama hiç halim yok yengeciğim." Nefes alamadım! Fevri bir hareketle camın yanından ayrıldım, ben geçtikten sonra cam kapanmıştı. Kartal'ın burnunun dibine gelerek yanağına sert bir tokat attım. "Adi herif! Pisliğin önde gidenisin!" Bağırdım. Bağırışımı duyacaklardı.
Bileğimi kavrayarak ayağa kalktığında dişlerini sıkıyordu. "Sende iyi alıştın tokat atmaya."
Bileğimi elinden çekmeden sol elimle yanağına tekrar tokat attım. Gözüm dönmüştü. "Benimle düzgün konuşacaksın! Adi herif! Ben senin oyuncağın değilim! Ben senin kuklan değilim! Ne istersen onu yapacak birisi asla değilim! Benimle istediğin gibi alayla gülerek konuşamazsın! " İçim yana yana yüzüne doğru bağırıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASEMİNLİ KIZ
General FictionVicdan eskirse, ruh küflenirmiş! Ruhu yaşarken küflenen insanların öldüklerinde ruhları da kokarmış! Ben Meran! Ailemin zoruyla evlendirildim. Evlendiğim gün kocamı kaybettim. Ve ben bu sefer kayınbiraderimle evlendirilmek zorunda bırakıldım. Kims...