Bengü Beker- Sana Yıldızları Ödediğimden
SEVGİ İYİLEŞTİRİR.
Sevgi bir ev de inşa eder bir yuva da...
Üç el kurşun sesi, ne kadar çok ses çıkartabilir? Silahına göre ekipmanına göre değişebilir değil mi? Üç el silah sesi beni kıvrılarak uyuduğum yataktan yerimden sıçratmama zihnimin aniden açılmasına sebebiyet vermişti. Gözlerim fal taşı gibi açıldı, kafamı yatağın diğer ucuna döndürdüğümde Kartal'ın olmadığını gördüm. Yatakta hiç yatmamıştı, nevresimler hiç kırışmamış o taraftaki nevresim hala yatağın kenarlarının içindeydi. Tekrar silah sesi geldiğinde korku saklandığı yerden çıkartarak beni baştan aşağıya sarstı. Cihan çiftliği mi basmıştı?
Yataktan kalktığım gibi koşarak odanın kapısına ulaştım yalpalayan adımlarla kapının kolunu aşağıya indirdim. Merdivenlere doğru koşarak aşağıya indiğimde silah seslerine bağırış sesleri katılmıştı. Dış kapı açıktı, verandaya açılan yerde sırtları bana dönük üç kişi duruyordu. Üstünde siyah tişört olan ve diğerlerinden çok daha uzun olan Kartal'ı hemen tanıdım, diğer kişilerin birisi kıyafetinden anladığım kadarıyla seyisti sonuncusu ise çiftliğin yardımcılarından birisi olmalıydı.
Kartal'ın elleri ceplerinde karşısında duran kişiyle konuşuyordu, arkasından temkinli adımlarla ilerleyerek verandaya çıktığımda babamı, Şükrü amcayı ve korumaları görmeyi beklemiyordum. Burada ne işleri vardı ve neden silah sıkıyorlardı? Korkudan elim ayağım birbirine dolaşmıştı, kapının köşesine sinerek Kartal'ın sırtının arkasında kaldım. Görüş alanım sıfırdı beni arkalarına dönüp bakmazlarsa kimse fark etmezdi. Babam, "Meran nerde?" diye bağırıyordu. Beni almaya gelmişti. O an bu andı. Titredim rüzgarın savurduğu saçlarımı kulak arkama aldığımda parmaklarım dahi titriyordu.
Arkasına dönerek bakınan seyis beni fark ettiğinde göz göze geldik. "Hanımağam gelmiş." dedi Kartal'a doğru. Kartal seyisin baktığı tarafa dönerek beni gördü. "Kızın burada işte Saltuk ağa!" dedi rahatça ve kolunu bana doğru kaldırarak elini tutmam için uzattı. Gözlerine emin olamayarak baktığımda yanıma iki adımla gelip elimi tutarak yanına çekti. Durduğu yere geldiğimde babamın tam karşısındaydım. Babam "Meran hadi gidiyoruz." dedi her zamanki sert ifadesiyle, korkuyla Kartal'a omzumun üstünden dönerek baktım. Korku dolu gözlerimi gördü boynundaki damarın seğirmeye başlayarak attığını fark ettiğimde ağzım aralanmıştı, kafasını dimdik kaldırarak babama doğru bakarak sertçe, "Gelmiyor." diye bağırdı.
"Babam ne demek gelmiyor? Gelecek! Kızımı almaya geldim!" dedi güneşten parlayan altın rengi silahı kaldırıp Kartal'a doğru salladı. "Karım değil mi vermiyorum!" dediğinde, Kartal'ın elimdeki baskısı arttı. Kalbime bir şeyler aktı sanki, sıcak bir histi. Gülümsememek için kendimi zor tutuyordum. Babam alayla seslice gülerek, "Orası artık kesin değil! Ağalığın senden düşmesi an meselesi ağalık senden düşünce kızımı boşatacağım senden!"
"Gün doğmadan neler doğarmış Saltuk ağa! Bu kadar kesinkes konuşma bence." Oldukça rahattı, hiç sinirlendiğini belli ederek kendini yormuyordu bile.
Babam sinirle kaşlarını çatarak "Ağalık senden dün düşmedi ama yarın düşecek Kartal! İşte o zaman aşiret kızımı senden boşayacak. Çünkü ben bir ağaya kız verdim normal bir insana değil!" Titreyen alt dudağımı ısırdım. Kartal kaşlarını çatarak "Ağada benim kızında benim! İkisi de benim! Hiç bir şey alamazsın benden!" diye bağırdığında ona bakmamak için direndim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASEMİNLİ KIZ
General FictionVicdan eskirse, ruh küflenirmiş! Ruhu yaşarken küflenen insanların öldüklerinde ruhları da kokarmış! Ben Meran! Ailemin zoruyla evlendirildim. Evlendiğim gün kocamı kaybettim. Ve ben bu sefer kayınbiraderimle evlendirilmek zorunda bırakıldım. Kims...