11.BÖLÜM:EMANET.

314 30 19
                                    










Çağan Şengül, Çok Yazık.









Bazı sorumluluklar vardır bilir misiniz? İş, ödev... gibi


Evlenmek hiç sorumluluk olmuş muydu?

Kimse sana evlenmek ister misin diye sormadan evlendirmeye karar vermesi ya da şu an içimde bulunduğum durum...

Evlendiğim gün kocamı kaybetmiştim. Bu cümleyi inanın bana söylemem kolay olmadı ama durumu anlatan tek cümle de bu. İmzayı atmış olmasam da kocamdı. Evliliğimiz tamamlanmamış olsa da kocamdı. Bu durum benim durumumda böyleydi. Bu durum yaşadığım yerde böyleydi.

Alemşah konağındaydım, gece lavabonun önünde bayıldıktan sonra hemşireler haber vermiş öylece bitmişti kavgaları. Ne için kavga ettiklerini bilmesem de. Dün geceye dair en son hatırladığım şey Kartal'ın Kenan ağanın üstüne yürümesiydi.

Sabah olmuştu. Kimse uyumamıştı. Bayıldıktan sonra üç saat kadar uyuyabilmiştim. Üstümde gelinlik yoktu, Gülendam'ın verdiği siyah bir elbise vardı. Terasta korkulukların önünde o noktaya bakıyordum. Hemen temizlenmişti izi bile kalmamıştı ama o noktayı ezberlemiştim. Beş kurşunun bedenine dizilip yere yığıldığı nokta unutulacak gibi değildi.

Başımda bir süre bekleyen Gülendam dayanamayarak teras minderlerinde uyuya kalmıştı. Evin hanım büyük salonda sakinleştiricilerle uyutulmuştu. Dede ağa, eşinin başındaydı Yade Hejanın tansiyonu saatte bir  Sultan hala ölçüyordu. Kartal'ın nerede olduğunu gören yoktu. Leyla ise acilde de yoktu, neredeydi ne haldeydi kim bilir kızcağız.

Rüzgar tenimi sarmalarken sabah ezanı okunmuş, bitmişti. Terastaki çeşmede abdest alarak boynumdaki şalı kafama sararak döndüm yüzümü kıbleye, kıldım sabah namazını. Açtım ellerimi semaya dua ettim Allah'ıma. Baran'ın gittiği yerin güzel, huzurlu olması için, taksiratını affetmesi için yalvardım Allah'a. Namazım bittikten sonra konak kapısı açılmaya kapanmaya başlamıştı. Uzak yerlerde yaşayan akrabalar cenazeyi duyunca şimdiden gelmeye başlamışlardı. Gülendam'ı omzundan dürterek uyandırdım. "Uyan canım! "

Gülendam direk uyanmış göz yaşlarını silerek kalkmıştı. Uykusunda da ağlamıştı. "Rüyamda ağabeyimi gördüm." demişti.

Yanına çöktüm hemen, "Nasıldı?" diye sordum bir solukta. "Çok genç görünüyordu beş sene öncesi gibiydi, saçları uzundu, yüzü çok güzeldi. Üstü bembeyazdı. Bana hiç bir şey söylemedi ben arkasından koştum o yeşillerin arasında kayboldu."

Gülendam soluk soluğa anlattıktan sonra, "Ağabeyimi öyle görünce kalbime bir ferahlık geldi yenge. İçimdeki sıkıntı toz oldu uçtu." Gülendam'a yaklaşarak kısaca sarıldım, kollarını sırtıma götürmüştü. Acıyla tebessüm ederek baktık birbirimize, Gülendam ayağa kalktığında büyük salona doğru gitmeye başladık.

Büyük salonun içinde klima açılmış içerisi buzhane gibiydi. Tekli koltukta oturan annem, ikinci tekli koltukta oturan Evin hanım, üçlü koltukların birisinde oturan Dede ağa, Yade Haje, Sultan hala hepsi uyanıktı. Gülendam yeni uyanan annesinin yanına gittiğinde Evin hanımın yüzünde bir gülümseme peyda olmuştu. Kaldırım taşlarının arasından çıkan çiçekler gibi bir gülümsemeydi bu. "Rüyamda Baran'ı gördüm." dedi Evin hanım heyecanla kaynanasına doğru.

Yade Heja ağlamaya başlamıştı. "Nasıl gördün torunumu gelin?" diye sordu telaşla. Gülendam annesinin yanına gittiğinde söyledikleri karşısında şaşırdı. "Bende gördüm daye. Ağabeyimi gördüm terasta uyukladığım sırada."

YASEMİNLİ KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin