Adsız Bölüm 10

56 5 8
                                    


 İnsanlar kimi zaman hayal kurarken, kimi zamanda hayatın hızlı akışında kendilerine yer arayarak geçirirler zamanlarını... Gençler sokakta yaşıyorlardı ama hiçbir gün isyan etmemişlerdi. Birbirleriyle çok iyi, samimi dost olmuşlar, hayal kurarak da ömürlerinin sonuna dek beraber yaşamak istemişlerdi.

Deha, gözlerini açtığında yumuşak bir yatağın üzerindeydi. Etrafına göz gezdirdiğinde beyaz büyük bir odada olduğunu fark etti. Tüm ışıklar açıktı buda gözlerini ağrıtıyordu. Onun gibi iki kişi daha vardı odada, onlarda yataklarındaydı. Deha, göğsüne koyulmuş olan kabloları da gördü ama anlam veremedi. Onları üzerinden çıkarıp ayağa kalktığında, kolunda da serum olduğunu fark etti, onu da söküp çıkardı. Ayağa kalkıp yürümeye başladığında kısa boylu, abartılı bir şekilde makyajlı hemşirenin onu bulup yatağa yatırmasıyla sinirlendi. Hemşire ona iğnesini vurup tekrar uyuttu. 

Mezuniyet gecesinden tam iki ay geçmişti. Deha o günden beri kafasına aldığı darbeden dolayı yoğun bakımda tedavi görüyordu. Maskeli kişinin başına vurmasıyla beyin kanaması geçirmişti. Yine de yaşam mücadelesini bırakmayıp uyanmayı başardı. Yoğun bakım kapısında da anne ile babası bekliyordu. Annesi oldukça şişman ve beyaz bir kadındı. Babası ise kısa ama oldukça bakımlı kumral bir adamdı. Arkadaşları onu her gün ziyaret ediyorlardı fakat gündüzleri çoğu zaman Alin'i arıyorlardı. Uraz dalgın bakışlarıyla düşünürken, Alkın ona su uzatıp içmesini istedi. Uraz, suyunu yudumladıktan sonra ayağa kakıp etrafa bakındı, çok kırgındı.

"Bugün kale tarafına çıkalım. Pazar günleri kalabalık olur." diye öneride bulundu Gırgır Ender.

"Bence her yere bunları yapıştıralım." diye cevap verdi Batur.

Elinde birçok kâğıt vardı. Kayıp ilanlarıydı. Alin'in fotoğrafı yoktu ama işe yarayabilirdi. Hepsi hızla eline biraz alıp dağıldılar. Alkın piknik alanlarında, Batur halk pazarında, Uraz'da sokaklarda dağıtıma başladı. Elleriyle kağıtları sıkıca kavrayan, ayaklarını hızlandıran Uraz dar sokaklara doğru ilerledi. Batur, hepsine anca mont alıp kabul ettirmişti. Gururlu olan gençler, kolay kolay ücretsiz eşya kabul etmezlerdi. Sadece Alkın, ara sıra bir şeyler çalardı. Şu an Alin ile Deha'nın son durumundan dolayı o da bir şey çalmamıştı.

(***)

Mide bulandırıcı ses tonuyla, orta yaşlarda olan Alin'in annesi Mercan, beyazlamış saç tellerini kopartarak güzelleşmeye çalışıyordu. Nana ise gayet güzeldi sadece biraz fazla esmerdi. Mercan, elinde iki köpüklü kremalı kahve ile Nana'nın yanına oturdu.

"Afiyet olsun tatlım."

"Ellerine sağlık anneciğim." diye cevap verdi, şımarık bir tavırla sonra kahvesinden bir yudum aldı.

Kahve kokusunu alan güler yüzlü baba Özgür, yanlarına gelerek ikisini şakacı edayla itip ortalarına oturdu.

"Alin kayıp ama biz öylece umursamadan yaşıyoruz. Bu ne kadar doğru?" dedi. Mercan, bardağını masaya koyup arkasına yaslandı.

"Kesin buda bir oyundur. Hiç kalkıp aramayacağım Alin'i çünkü eve geri gelmek için tezgâh kurduğunu tahmin edebiliyorum." diye köpürdü kararlı bir tavırla.

 Özgür, karısının cevabını duyunca konuyu kapatıp kendine de kahve istedi. Anne, babasına yaranmak için her şeyi göze alan Nana, hızla ayağa kalkıp kahveyi kendi elleriyle pişireceğini söyledi. Özgür, kızının çıktığını görünce Mercan'a yaklaştı.

"Güzel bir tatile gitmeye ne dersin karıcığım."

"Süper olur (sevinçten alkış çaldı) hatta hemen gidelim ki Alin'de saçmalığına son versin." diye cevap verdi ağzı kulaklarına varan Mercan.

Onları gizlice dinleyen Nana, acı çekmek istemediği için kahveyi babasına verip kaçar gibi evden çıktı. Ailesi tatile gidince o evde  tek kalacaktı. Sokakta dolaşırken Alin'in kayıp ilanını ağaca asılı şekilde gördü. Yutkunarak ilana doğru yaklaştı. Titreyen ellerini yavaşça ona dokundurdu, sonra hızla çekti. Her sabah uyandığında onu görmenin, parkta dolaşmanın, yakınlığı olmamasına rağmen kardeşinin harika koştuğunun düşünceleri Nana'nın aklından geçmeye başladı. Eve geri dönüp gizlice satın aldığı silahını almak istedi.

(***)

Bütün gün dinlenmeden ilan yapıştıran Uraz, ancak Emir ile karşılaşınca durdu. Hala o geceden hatırlayıp hatırlamadığı bir şey var mı diye sordu. Emir'de yardıma geldiğini, az sonra Ebru ve Sadin'in de geleceğini ama o gecede sadece maskeli kişiyi gördüğünü anlattı. Uraz'da onunla birlikte diğerlerini beklemeye başladı. Böylece oturdukları yerde birkaç saat daha suskun kaldılar. Ebru, elinde kendi yaptığı patatesli börek dolu kutusuyla geldi. Zorla Uraz'a bir dilim yedirip diğerlerini de gençlere sakladı. Uraz, gözlerini Ebru'ya dikmişti.

"Sen Alin'i sevmezdin. Şu an neden buradasın?" diye sordu dayanamayarak. 

Ebru ona doğru dönüp oturdu. "Haklısın sevmezdim. Ama sınıf arkadaşımdı. Belki biraz çocukça durmasaydım çok iyi arkadaş olurduk. Gençlerde düşmanlık, öfke, kıskançlık asla olmaması lazım bunu anladım. Alin'in bulunması için hep sizinleyim ve bulununca onu çok seveceğim." dedi elleriyle yüzünü silip.

Uraz samimiyetine inanıp önünde dikilerek ona sarıldı. Gırgır Ender, turistik kale önünde oturmuş düşünüyordu. Eve dönmek, odasında yatmak, sıcak yemek yemek, anne babasıyla sohbet etmek istiyordu. Ayağa kalkıp arkadaşlarının yanına doğru yola koyuldu. Alkın, meydanda dolaşırken yeni evlenmiş olduğu belli olan bir kadının bileğinden değerli olan bileklik düşürdüğünü fark edince altın bilekliği alıp cebine attı. Bütün parası bittiği için kendine yiyecek bir şey bulamamıştı. Fakat vazgeçip kadının gittiği yöne dönüp bilekliği ona verdi. Kadın çok sevinip poşetinden teşekkür etmek için yeşil bir mandalina verdi. Alkın dalgın dalgın elindeki mandalinayı soyarak büyük merdivenlere oturdu. Sokağın gri merdivenleri insanlarla doluydu. Alkın ilk dilimini yedikten sonra mandalinayı yere koyup kalkarak arkadaşlarının yanına gitmeye karar verdi. 

Meydan da toplandıklarında ne yapmaları gerektiklerini artık bilemiyorlardı. Sadece hayatın ne kadar acımasız olduğunu anlamışlardı. Gırgır Ender, düşüncelerle dolu kafasıyla silkinip ayağa kalktı.

"Okullar yarın açılıyor, aramamıza da artık son vermenin vakti geldi." dedi kekeleyerek.

SINIFIN DIŞINDAKİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin