Adsız Bölüm 4

63 13 20
                                    

 "Tutuklanmadık ama artık okula gidemiyoruz. Klave delilleri topladı ki tutuklanmayalım da cezamızı kendi kessin. Her an her yerde karşımıza çıkabilir. Suçlu durumundayız, fakat gerçek suçluyu bulursak Klave peşimizi bırakır."

Alin, Uraz'ın sözlerinden sonra heyecanlanmışa benziyordu. "Haklısın! Okula gidelim...orada ipucu bulabiliriz." diye fikir yürüttü.

Uraz herkesin uyumasını, sabah olunca okulun arkasındaki nehrin kenarında sınıf arkadaşlarını toplayacaklarını söyledi. Deha, mumları üfleyerek söndürdü ve hepsi bir köşeye kıvrıldı.

(***)

Klave; loş odasında bulunan yuvarlak masasının başında oturuyordu. Hemen yanında yanan şöminenin solunda adamı Mızrak ayakta duruyordu. Masada okul müdürü Pamir Uzun vardı. Pamir, orta boyda, elli beş yaşında iri bir adamdı. Onun yanındaki sandalyede Alin'in üvey kız kardeşi Nana oturuyordu. Alin'in annesi ve babası çok umursamaz bir çiftti. Onun annesiyle Nana'nın babası kısa süre önce ani bir kararla evlenmişti. Bu durum kızları çok etkilemiş, aralarında çekişme başlamıştı. Alin bazen uzlaşmaya çalışsa da Nana kıskançlıktan ona karşı hep sert olmuştu. Evde tek çocuk olma arzusundaydı. Aralarında beş yaş vardı. Araf'ın ölmesi sonucu Alin ve çok sevdiği arkadaşları bulundukları evlerden kaçmaya karar vermişlerdi. Böylece o evden çıkmış, Nana'nın kötü davranışlarından kurtulmuştu. Nana işte bu yüzden Klave'ye yardım etmek istemişti. Çünkü; nefret ettiği kardeşine darbe vurmak istiyordu. Son sandalyede ise şehrin birçok sokağında adamı bulunan Batur oturuyordu. Klave, ayağa kalktı. Yüksek sesle konuşmaya başladı.

"Oğlum hala acı çekiyor. Sizde ise hiçbir gelişme yok." 

Elindeki büyük cam kadehte kırmızı şarap vardı. Ondan bir yudum alarak Mızrak'a uzattı. Mızrak, yavaşça elinden kadehi alarak geriye doğru iki adım attı. Klave, Nana'nın gözlerinin içine bakmaya başladı.

"Kardeşinin eve uğramadığına emin misin Nana!"

Nana, ona yöneltilen soru karşısında biraz heyecanlandı. Konuşurken sesi titremeye başladı.

"Hayır Klave. Eğer gelseydi emin ol onu sana teslim ederdim. Böylece diğerlerini de bulurduk."

Okul müdürü de büyük istekle konuşmada araya girdi. "Öğrencileri tembihledim dostum Klave. Duyan ya da gören olursa anında bana haber verecek." diyerek önündeki dolu olan kurabiye tabağından bir tane çikolatalı kurabiye alıp ağzına attı.

Batur, sakin bir şekilde elini kaldırdı ve söz hakkı istedi. Diğerlerine göre daha istekliydi çünkü Klave ona büyük miktarda para teklif etmişti. Ucunda parayı kazanıp daha rahat etmek vardı.

"Efendim; hemen her köşede adamlarım var. En yakın zamanda buluruz onları."

Klave, bu son söze sevinmiş, İçten bir kahkaha atmıştı. Sivri iri dişleri oldukça parlaktı. "Oğluma acı çektirenlerin acı çekmesi gerekiyor. Hem onların hem işbirlikçilerinin."

Hepsi aynı anda ayakta kadeh kaldırıp Klave'ye eşlik etti. Hava aydınlanmıştı ama kara bulutlar hala gökyüzünde dolanıyordu. Klave ile adamları toplantı yapmaya devam ediyordu.

(***)

 İlk uyanan Alin olmuştu. Saçlarını açıp tekrar düzgün bir şekilde topladı. Sırt çantasına küçük bir bıçak ve kalın hırka koydu. Üzerindeki beyaz kolsuz üstü çıkarıp sarı uzun kollu bir bluz giydi. Dolaptan elma alarak sessizce dışarı çıktı. Havalar soğuyordu, bunun farkındaydılar. Yazın dışarıda kalmak onları hiç zorlamamıştı. Fakat havalar iyice soğuduğunda ve kar yağmaya başladığında işlerinin hiçte kolay olmayacağını biliyorlardı. Aileleri çocukları bunun için aramıyordu, çünkü dayanamayarak eve döneceklerini düşünüyorlardı.

Alin, kapının önünde merdivenin üçüncü basamağında oturmuş insanları seyrediyordu. Tam karşısındaki direğin altında durmuş altmış yaşlarında bir adam gözüne çarptı. Adam oldukça dinç görünüyordu. Adam telaşlı bir şekilde etrafına bakıyordu. Az ilerisinde bulunan genç çiftler kapı önünde oturmuş çay içiyordu. Kız esmerdi ve hafif kiloluydu. Beline kadar uzun, düz sarı saçları vardı ama çok yıpranmıştı. Kısa beyaz bir elbise giymişti. Ayağında da beyaz çiçekli terlik vardı. Çok keyifli görünüyorlardı. Alin sokaktaki insanları incelerken Alkın'da evden çıktı ve onu görünce hemen yanına oturdu. Alin'in elindeki elmayı alıp kocaman ısırdı sonra tekrar ona uzattı.

"Erken uyanmışsın." diye sorarak kafasını onun baktığı yöne doğru çevirdi. Alin ona bakmıyordu.

"Bence artık diğerlerini uyandırma vakti geldi. Yoksa Pamir Bey bizden önce o çok sevdiği okulunda olur."

 Alkın "haklısın" diyerek ayağa kalktı. kot pantolonuna elini vurarak silkeledi. Arkadaşlarını uyandırmak için evin içerisine girdi. Alin'in gözü, yine o yaşlı adama kaydı. Az sonra adamın yanına üç genç gitti. Üçü de deri mont giymişti, altlarına da kahverengi pantolon ve siyah ayakkabı. Adam hemen Alin'i işaret etti. Diğerleri de ona baktı. Alin sol eliyle sırt çantasının kolunu tuttu ve yavaşça omzuna taktı. Gözlerini adamlardan ayırmadan ayağa fırladı. Hızla içeriye girip kapıyı çarparak kapattı. Adamlarda yerlerinde durmadan arkasından koştular. Kapı bir darbeyle bile açılabilirdi. Büyük siyah kapı çok eskiydi, boyası dökülmüştü.

Alin bağırarak koşa koşa bodrum katına indi. Gençler dışarı çıkmak üzereydiler ama Alin bağırınca ona yöneldiler.

"Klave'nin adamları bizi buldu. Çabuk çıkalım buradan geliyorlar."

Kapıyı büyük bir gürültüyle kırdılar, toz duman içinde yere yığıldı dev kapı. Batur'un, para için her şeyi yapabilecek adamları hemen içeriye daldılar. Biri köşkün üst katlarını kontrol ederken, diğer ikisi de alt kattaki odalara bakıyordu. Her yere bakmışlardı ama çocukları bulamamışlardı. Tam dışarı çıkacaklarken içlerinden biri aşağıya doğru inen merdivenleri fark etti. En önde duran adam, cebinden büyükçe bir bıçak çıkardı. Yavaşça basamakları inmeye başladılar. Merdivenler eski olduğu için cızırdıyordu. Bodrum katının kapısına yetiştiklerinde birbirlerine baktılar ve başlarıyla şimdi anlamına gelen işareti yapıp içeriye daldılar. Odada ıvır zıvırdan başka hiçbir şey yoktu. Adamlar tekrar hayal kırıklığına uğradı. Bıçağı olan adam, bıçağı kapatıp cebine koydu.

"Çocuklara bu kadar yaklaşmışken elimizden kaçırdık. Efendim, bizi mahvetmez ise iyidir." diyerek moralleri bozuk bir şekilde kapıya yöneldiler fakat birden çekyatın arkasında duran, duvara dayalı siyah kapılı elbise dolabından bir tıkırtı sesi geldi. En öndeki adam sevinmişti, hızla dolaba yönelip kapısını çekti.

SINIFIN DIŞINDAKİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin