İtiraf

25 4 0
                                    


 "Penan müdür ve öğretmenlerimiz bize güvenip sonuna kadar bizleri desteklediler. Spor öğretmenimiz Verü'de bize sahip çıktı. Klave'nin adamı olmasına rağmen Batur bizim tarafımıza geçti. Araf'ın arkadaşları olmalarına rağmen Ebru, Sadin, Emir bizimle yola devam ettiler. Emir bizim için hayatından vazgeçti. Üvey kız kardeşin Nana'da bizim için öldü. Biz zarar görmeyelim diye bunca insan mücadele ederken katil aramızdan çıktı. Yeter birazda bana hak verin. Yeter!" diyerek sinirden gömleğini yırttı Uraz.

Siyah büyük bir araç yanlarına gelip durduğunda içinden Sadin, Ebru koşarak indi.

"Çocuklar kavga etmeyi bırakın ve hemen araca binip okula gelin." dedi Ebru ve gençleri alarak okula gittiler.

Okulun bahçesine girdiklerinde hepsi çığlık atarak koştu. Gırgır Ender kanlar içinde yerdeydi. Öğrenciler ona dokunmadan etrafında toplanmışlardı. Uraz hızla koşup yere oturarak Ender'in kafasını dizlerine koydu. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Tüm arkadaşları yere çöküp ağlamaya başladılar. Gırgır Ender, gözlerini açıp kesik kesik konuştu.

"Klave az sonra okula geli... cek. Gerçek katil itiraf etmezse hepimizi öldürecekmiş." dedi.

Gözler Alkın'ın üzerine gitmişti. Tüm öğrenciler itiraf et diye bağırmaya başladıklarında Klave ile 40 tane adamı ellerinde aletlerle okula girdiler. Hepsi ayağa kalktığında Ebru yere çöküp Ender'in kafasının altına hırkasını katlayıp koyduktan sonra ellerini tuttu. Uraz öfke ile Alkın'a yönelen birini itti. Öyle sert itti ki çocuk düştüğünde beraberinde iki kişide düştü.

"Araf yaşıyor olsaydı çocuklarla Uğraşıp bu kadar aciz olan babasına acırdı." dedi Uraz dik başlılıkla.

"Babası belki şu an aciz evet ama neden hiç sordun mu? Benim tek yaşam kaynağım olan oğlumun ölüsünü hiç gördün mü? Elleri bağlanmıştı. (Klave ilk kez derin ağlıyordu. Titriyordu.) her iki bileği de kesilmişti. Boynu da öyle bir kesik atılmıştı ki kanı neredeyse tüm tuvaleti sarmıştı. Gözleri açıktı Uraz. Ben şimdi siz bir kere bile güldüğünüzde nasıl nefes alırım. O yüzden buraya tüm okulu katletmeye geldim. Senin bulduğun o raporlar sahteydi. Çünkü bir gün bunu yapacağını biliyordum. Katil korkak arkadaşınız Gırgır Ender değil. Katil hepinizsiniz."

Herkes bağırıp çağırmaya başladığında adamlar tüm kapıları kilitledi ve herkese diz çökmelerini emrettiler. Gelen öğretmenlerde çocuklar zarar görmesin diye diz çökmüştü.

"Sen aslında kimin yaptığını bilmiyorsun o yüzden ilk baştan beri oğlunun nefret ettiği bizlerle uğraştın. Hemen öldürebilirdin ama acı çektirirsem gerçeğini bulurum ümidiyle hep yarım bıraktın. Küçük saçma sapan oyunlar oynadın. Baktın ki bulamıyorsun geldin ve şu an hepimizi Araf gibi katletmek istiyorsun." dedi korkusuzca öne geçip konuşan Alin.

Klave onaylayarak başını salladı. Adamlarına işaret yaptığında maskeli gizemli kişi yanlarına geldi. Alin iki adım geriledi. Çünkü balo günü onu kaçırmış bir odaya kapatıp saçlarını kesmişti. Yemek vermeyip üzerine süt dökerek kedileri onun üzerine koymuştu. Arkadaşlarına söylemediği en büyük olay ise maskeli kişinin ona dokunmasıydı. Alin titremeye başladı.

 Sadece ayakta olan öğrenciler Alkın, Deha, Alin ve Uraz'dı. Klave gülümseyerek Alin'in kolundan tutarak maskeli kişinin önüne itti. Yere düşen Alin saçlarını geriye atıp ayağa kalkınca maskeli kişiye tokat atacaktı ki maskeli kişi onun ellerinden tuttu. Alkın koşarak gizemli kişiye tekme vurunca Uraz maskesini çekip çıkardı. Gizemli kişi Batur'dan başkası değildi. Çocuklar kıpırdamadan kalakaldılar.

"Ama sen bize yardım ettin. Bize kıyafet aldın bizi baloya götürdün. Sokak sokak Alin'i birlikte aradık. Birlikte dövüştük. Adamların öldü arkadaşlarımız öldü. Neden bunu yaptın bize" dedi Uraz. Artık bayılmak üzereydi.

"Sizi getiren ve size acı çektiren Klave tarafından ödül alacaktı. Bu benim işime yaradı. Siz o kadar saf o kadar sevgiye açtınız ki bana güvenmeniz çok kolay oldu. Alin'i kaçırmamda iyi oldu. Çünkü yaşına rağmen oldukça çekici bir kız. Onun tenine dokunduğumda attığı çığlık beni de korkuttu. Sadece kollarına saçlarına dokundum. Beni o an istememesi zoruma gitti." diyerek gülümsedi Batur.

Alin, iğreniyordu. Alkın sinirden kıpkırmızı olmuştu. Mızrak beyaz tabanca çıkarıp Klave'ye uzattı. Tüm adamların ellerinde siyah eldiven ile bıçak vardı. Mızrak, Uraz'ı çekiştirerek Klave'nin önüne getirdi.

"Senden korkmuyorum zavallı Klave! Bu sefillikten bıktım."

Klave tetiği çekip Uraz'ın alnına koyduğunda Deha  "Dur!" diye bağırdı. Herkes kafasını onun olduğu yere çevirdi. Deha o kalabalıktan faydalanıp kimseye görünmeden okulun içine girerek oradan da çatıya çıkmıştı. Beş katlı olan okul oldukça yüksek bir yapıydı.

"Deha delirdin mi! hemen in oradan düşeceksin!" dedi Uraz.

"O gece Alin ile Araf'ın el ele olduklarını gördüğümde kafayı yedim. Kimse gruba ihanet edemezdi. Araf tuvalete girdiğinde arkasından girdim. Ufak laf sokmalar büyüdü ve dövüşmeye başladık. O bana sert bir yumruk atınca yere düştüm. O da ayakkabısı ile kafama bastı. Gururum incindi Uraz... Arkasını dönüp yürüdüğünde cebimden ip çıkarıp boynunu sıktım. Cebimdeki jileti çıkarıp onun bileklerini kestiğimde avazı çıktığı kadar bağırdı. Boynu da ipten kesilmişti. Kendime geldiğimde çok geçti. Can çekişiyordu. Bende siz uyurken sizin eşyalarınızı alıp yerlere koydum. Sizlere en büyük ihaneti ben yaptım ben." diye haykırarak her şeyi anlatmıştı Deha.

gözleri kan çanağına dönmüştü. tüm bedeni titriyor, arkadaşlarına bakınca kendinden midesi bulanıyordu.

Gırgır Ender güç bela yerden kalkmıştı. Klave, katili ilk defa öğrenince silahını bağırarak ona doğru uzattı. Batur o an Klave'ye tekme atıp silahını düşürünce yerdeki silahı Uraz kaparak aldı. Batur, Klave'nin boynundan sıkı sıkı tutup adamlara bıçakları atmalarını emretti. Klave sinir krizinden köpürüyordu. klave'nin özür dileyip çocuklara karışmamasını istedi. Klave ayağa kalkıp onlara baktığında Uraz gözlerini bile kırpmadan elindeki silah ile iki kez üst üste ateş etti. Herkes çığlık atmıştı. Gözleri yuvalarından çıkacakmış gibi açılan Klave kanlar içinde yere yığıldı.

SINIFIN DIŞINDAKİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin