Okul Tuvaletinde Ölüm

31 4 0
                                    


 ertesi gün erkenden uyanan Uraz, ilk ders işlendikten sonra soyunma odasına gidip çantasını aldığında, Alkın'ın başkasının hırkasının cebinden para aldığını görünce parayı onun elinden çekerek yerine geri koydu.

"Eğer ben serseri olup derslerde başarılı olamazsam, Alin, ona kapılarını kapatan ailesine rağmen başarılı olduğu koşu için biz uyanmadan uyanıp bahçede koşmazsa, Deha sevgisiz olan ailesine karşı matematik için onlarca soru çözmezse, sen, sana kötü davranan eniştenin yanından çıkıp gelmişken, onlara inat çabalayıp başarılı bir genç olduğunu göstermek yerine hırsızlık yapıp yaşıtın olan çocukları döversen mücadele etmemizin ne anlamı kalıyor... (kızmamak için derince nefes aldı.) Bak dinle beni dostum; neden sizinle arkadaş oldum biliyor musunuz? çünkü sizde benim gibi aile tarafından yara almış kırgın çocuklarsınız, sokakta kalıp açlık hissini bilen çocuklarsınız, herkesin dışlayıp ikinci planda tutmak istediği çocuklarsınız. Ama hepimizin ortak yanı var. Hayal kurmayı biliyoruz. Hayal kurarken sadece hayalde bırakmayıp onun için mücadele ediyoruz. Ne olur bana söz ver ve bir daha kimsenin tek çöpünü alıp başımızı eğme. Biz güçlü olursak herkes sever. Biz güçsüz olursak herkes ezmek için darbe vurur. Bizi kanatanlara inat dostluğun bu dünyada ne kadar kutsal olduğunu öğretebiliriz."

Alkın, en yakın arkadaşı Uraz'ın konuşmasından çok etkilenmişti. Başını önüne eğip artık hırsızlık yapmayacağına, ölen anne babası için derslere çalışıp örnek bir öğrenci olmak için mücadele edeceğine söz vermişti. Birbirlerine sıkıca sarılıp sınıfa gittiklerinde arama yapıldığını gördüler. Emir, cüzdanından para çalındığını söyleyince Pamir müdür, çantaları aramak için Dilşa öğretmen ile birlikte sınıfa gelmişti. Yapılan arama sonucunda paranın hepsi Uraz'ın çantasından çıkmıştı. Tüm grup şaşkınlık içinde birbirine bakıyordu. Araf ile Sadin ellerine bağdaş kurarak durmuş gülüyorlardı. Pamir müdür tüm sınıfta öğrencilerinin olduğu anda Uraz'a sertçe tokat attı. Hırkasından tutup odasına götürmek için onu çekiştirdiğinde Uraz, müdürü itip koşarak Araf'ın yakasını tuttu. Sırtını duvara dayadı.

"Bana attığın bu iftiradan sonra yapacağım her şeye hazırlıklı ol." dedi Uraz.

Müdür onu alarak odasına götürdü. Dilşa öğretmen Uraz'ın hırsızlık yapacak bir öğrenci olmadığını bildiği için o da peşlerinden gitti. Araf yakasını düzeltirken gülüyordu. Emir ile tokalaştılar. Alin, ona çok sinirlenmişti. Ayağa kalktığında Araf'ın sırasına çarparak sınıftan dışarı çıktı. Alkın, gözlerini Emir'in üzerine dikip kafa sallıyordu. Emir, attığı iftiradan dolayı biraz korksa da Araf yanında olduğu için kendini güvende hissediyordu. Sadin ise biraz daha sessiz kalmayı tercih eden biriydi. Her canı sıkıldığında ders çalışıyordu, buda onun rahatlaması için yeterliydi. Emir, yerinden kalkıp tuvalete gittiğinde Gırgır Ender'in tuvalette ellerini yıkadığını görünce geri çıkarken arkasında duran Deha'yı fark etmemişti.

"Benim hiçbir suçum yok. Aslında hepiniz ile iyi anlaşacağımı biliyorum fakat Araf ne derse odur. Onunla da arkadaş olmayı çok seviyorum. Göründüğü kadar kötü biri değil sadece hep başarılı olmak isteyen ve bunun için gözünü karartan biri." dedi Emir.

Heyecanlıydı. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Deha, onun korktuğunu anlayınca geçmesi için yol verdi. Emir, hızla Deha'nın yanından uzaklaştı. Araf tek başına sınıfta kaldığında Alin sınıfa girip karşısında durdu.

"Seni sevdiğimi bildiğin halde arkadaşlarıma zarar verip duruyorsun. Sen böyle yaptığın sürece senden uzaklaşıyorum. Artık seninle görüşmek ve konuşmak istemiyorum." diyerek sınıftan hızla çıktı Alin. Ne yapacağını bilemeyen Araf dişlerini öyle bir sıkmıştı ki neredeyse döküleceklerdi. önünde duran sıranın altına elini koyarak kaldırıp diğer sıraların üstüne fırlattı.

Alin, yalan sözlere mi kanıyordu yoksa ona karşı duyulan sevgi gerçek miydi? 

Bahçede tur atarken düşünüyordu. Araf ile arkadaşlarının haberi olmadan görüşmüştü ama pişman olmuştu. Yaptığı şeyleri geriye alıp unutamazdı yine de kafasını toparlamıştı. Artık Araf ile görüşmeyecek ve bu sayede dostlarına ihanet etmeyecekti. İnsan bazen sevenleri için bir şeylerden vazgeçebilmeliydi...

Uraz, tekrar uyarı cezası aldığı için sinirlenmişti. Dostları olduğu için mutluydu sadece yoksa okul ortamı, hayatı çekilmezdi. Kendini en yalnız hissettiği anda bile yanında arkadaşlarını görmüştü. Onun için aç kalmışlar, onun için kavga etmişler, bazen dayak yemişlerdi. Hayat onlara çok zor oyunlar oynasa da el ele verdiklerinde toparlanmayı biliyorlardı. Uraz, ona değer veren dostları için ölmeyi bile göze alırdı. Hayat hikayeleri ile birbirlerine tutunmuş ve dostluğu birbirlerine öğretmişlerdi. Geceleri ağladıklarında yan yana oldukları için sabah gülümsemeyi bilmişlerdi. Çıkarsız, kuralsız, öyle güzel birbirlerine sahiplenişleri vardı ki diğer gençleri de en çok kıskandıran durum buydu.

İnsanlar yanlış kişileri seçip onlara kucak açmazsa, herkes dost sahibi olabilirdi. Ne yazık ki her iyi gibi görünen kişileri hayatlarına çabucak alan insanların çöküşü, hayal kırıklığı da çabuk olurdu. Maskeleri düşen sahte insanlar, dost olmak için değil de çıkarları için seçerlerdi insanları, fakat her zaman bir yerde yakalanıp onu hayatına alan mutlu insanı yıkıp giderlerdi.

Aileye kızıldığında bazen susulur, göz dostu arar. Bir yerden dostuna ulaşıp onunla dertleşerek içini döküp rahatlatır insan. Tek mesele, çıkarsızca, sahtelik olmadan, beklenti olmadan, kalpten karşındakini sevip ona değer verdiğin zaman, acısını içinde hissedip onun ağlayışıyla ağlandığın zaman dost olunurdu. Sadece kendini düşünmeyip karşısındakinin de duyguları olduğunu anladığı anda dost denilirdi. Yalan tebessümü herkes iki dudağının arasına yerleştirebilirdi... Uraz bunları düşünürken arkadaşlarını görünce koşarak onlara sıkıca sarıldı. Arkadaşları da buna sevinerek onu sırtlarını alıp eğlendiler.

(***)

Gece derin ve uzun geçen karanlığın ardından sabah tüm öğrenciler 05.14'te siren sesleri ile uyandılar. Ayakkabılarını bile giymeyen pijamalı öğrenciler yataklarından fırlayarak çıkıp koridorlara doluşunca okul mahşer alanına döndü. Güneş henüz doğmadığı için koridorun içi grimsi bir renkteydi. Bunu gören öğretmenler tüm ışıkları açıp panikleyen öğrencileri yataklarına göndermeye çalıştılar. Fakat merak içinde etrafa bakınan öğrenciler tuvaletin kanlar içinde olduğunu görünce çığlık atmaya başladılar. Erkek tuvaletinin önü kan içerisindeydi. Kafasından darbe alan Araf yerde öylece yatıyordu. 

Klave, okula kendini döve döve girdiğinde koşarken Uraz ile de göz göze gelmişti. İçeriden çıkan Pamir müdür, gözyaşları içinde  Araf'ın öldüğünü açıkladı. Herkes titriyordu. Alin ağlamadan dimdik durduğu yerden kıpırdanmıyordu. Ebru duyunca olduğu yere düşüp bayıldı. Deha ise Uraz'a bakıp nasıl olmuş acaba diye sordu. Uraz gözünü tuvaletin kapısından dahi ayırmıyordu. Tam bir saat sonra tuvaletten dışarı çıkan görevliler ile Klave, açıklama yapma gereği duydu.

"Bulunan deliller ile kimin yaptığı apaçık bellidir. Polis gelmeden delilleri yok ettim ama bu değil ki cinayeti işleyen kişilerin kurtulduğu... Öyle bir kan kusturacağım ki onlara, Araf'tan önce ölseydik keşke diye inleyecekler.! diyerek başı öne eğik vaziyette götürüldü.

(***)

SINIFIN DIŞINDAKİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin