Adsız Bölüm 8

64 7 21
                                    


"Bu soğukta dışarıda kaldığınızın farkındayım genç öğrencilerim. Bu yüzden sizlere güzel gelecek bir teklif sunuyorum. Öğretmenleriniz Deha'nın matematikte, Uraz'ın haritalarda, Alkın'ın tarihte, Ender'in futbolda, Alin'inde koşuda çok başarılı olduğunu dile getirdiler. Derslere geç devam etmenize rağmen başarılısınız. Okulumuzun öğrenci odalarında hepinize aynı odada birer yatak ayarladım ve de okumanız için birçok kitap bıraktım." dedi.

Uraz, çayını hiç içmeden müdürün tahta masasına cam bardağını geri koydu.

"Yok! Biz evimizden memnunuz yine de teşekkür ederiz. Haydi arkadaşlar dersten daha fazla geri kalmayalım." dedikten sonra arkadaşlarına bakış atarak odadan birlikte çıktılar.

Vagona geçtiklerinde en azından kışı sıcak yerde geçirebileceklerinin farkındaydılar ama onlara eziyet çektiren Pamir 'e de uymak istemediler. Onlar uzanmış düşünürlerken birilerinin vagonlara vurduğunu fark edip dışarı baktıklarında birçok üniformalı, şapkalı, coplu devlet memuru gördüler.

"Tren istasyonundaki bu vagonlara girmek yasaklanmıştır. Tamir edilecekler. Hemen şimdi terk edin burayı çocuklar." dedi en iri olan sakallı adam.

Uraz, gidecek başka yerlerinin olmadığını onlara anlattı ama sert kurallardan dolayı memurları ikna edemedi. Çocuklar, az olan eşyalarını sırt çantalarına koyup, son kez paslı vagonlarına üzüntüyle bakıp başlarını önlerine eğerek yavaşça çıktılar. Artık kalacak tek yerleri kalmamıştı. Gecenin bir vakti ıssız sokakları düşünerek dolaşıyorlardı. Donmamak için sokaktaki bir evin merdivenlerinde yan yana oturup uyumamak için sohbet etmeye başladılar. Hava yavaş yavaş aydınlandığında sokağın başında garson arayan, kadın kumaşı satan bir dükkân görüp yanına yaklaştılar. Kapalıydı. Ahşap kapısının üzerine sarı boya sürülmüş, dev vitrini ise örümcek ağlarıyla, ölü böceklerle dolmuştu. Kısacası dükkân berbat bir haldeydi. Camlarından bazıları boyalı bazıları ise kırıktı. Nem ve küf kokusu her yere yayılıyordu. Vazgeçip dar sokaklarda dalgın edayla dolaşmaya başladılar. Kısa süre sonra, beyaz saçlarını topuz yapmış yaşlıca bir kadın hevesle onları durdurup iki sokak boyunca poşetlerini taşıttırdı. Evin önüne geldiklerinde kadın, beklemelerini isteyerek kendi evinin küçük salonundan beyaz torbayı alarak içine bir şeyler sıkıştırdıktan sonra getirip tebessüm içinde minik elleriyle onlara uzattı. gençler poşeti alıp iyi günler dileyerek yollarına devam ederlerken Uraz, torbayı açınca beş altı domates ile sıcak susamlı somun ekmek gördü. Yanında, okulda çay içebilecekleri miktarda iki üç kuruş para...

 Onlara hediye edilen az ama doyurucu kıpkırmızı domatesleri acıktıkları için hemen ayaküstü iştahla tek kelime etmeden yediler. Okula geçtiklerinde kapıların kapalı olduğunu giriş kapısına vurulan zincirden gördüklerinde anlam verememişlerdi. Okulda kalan Sadin, pencereden onları görünce koşarak yatakhaneden çıktı, bahçeye çıkıp seslenerek hepsini durdurdu.

"Bugün okul yok çünkü üst sınıfımız mezun oluyor. Bu gecede mezuniyet balosu var. Bizde davetliyiz ha!" deyip gülümsedi.

Gençler, Araf varken onu sevmezdi. Pek mütevazi olmadığını düşünürler hatta davranışlarını küstahça bulurlardı. Ama çiçekli pijamalar içinde olan Sadin'i ilk defa şirin bulmuşlardı. Uraz, elini kapının parmaklıklarından geçirerek onun omzuna attı.

"Sağ ol Sadin, bize haber verdiğin için."

 "Eskiden kavga edip dursak bile şimdi öyle bir niyetim yok. Emir'in de öyle. Arkadaş olsak daha iyi değil mi?" Dedi hepsinin gözlerinin içine bakarak yutkundu.

SINIFIN DIŞINDAKİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin