SON...

10 3 0
                                    


Hepsi vagonu görünce şok geçirmişti. Araf'ın fotoğrafını gören Alin vagonun yanına yaklaşıp titreyerek ona dokundu.

"Annem bunu yapacak kadar alçalmış olamaz. Olaylardan bu kadar haberdar olması imkânsız!" diyerek fısıldadı Alin.

Uraz kendini toparlayıp vagonun içine girdiğinde diğerleri de peşinden gitti. Vagonun içi oldukça büyüktü. En az 50 kişi içine sığabilirdi. Tek penceresi vardı ama onda da parmaklıklar bulunuyordu. İçeri giren gençler daha da şaşkına döndüler. Alin gözyaşlarına engel olamıyordu. Uraz ise gözleri dolmuş bir şekilde ayaklarının üzerine çöktü. Alkın her iki eliyle kafasını tutup ağlamaya başladı. Ebru gözlerini kocaman açmıştı. Gözyaşları ardı ardına akıyordu. Sıcak gözyaşı damlaları hepsinin bedenindeydi.

Vagonun içinde onlarca mum yakılmıştı. Duvarda Deha'nın kocaman fotoğrafı vardı. Üzerine kırmızı çizgilerle çarpı atılmıştı. Alt kısmında Nana'nın ve Emir'in fotoğrafı asılıydı. Fotoğrafların altında duran kocaman yazı çocukları perişan etmişti.

"KENDİ DOSTLARINIZIN KATİLİ SİZSİNİZ"

Uraz, nefes almakta zorlansa da ayağa kalkıp elini duvara vurdu.

"Bu annenin veya babanın yaptığı bir oyun olamaz. Bunu yapan kim? Aileler ne zamandan beri yaraları kanatır oldular." dedi bağırarak çılgına dönmüş olan Uraz.

"Lütfen, buradan çıkalım daha fazla dayanamıyorum."

hıçkırıklar içinde konuştu Alin.

Tam çıkacakları sırada vagon kapısının üstünden aşağıya parmaklık düştü. İçerde kalmışlardı. Uraz ve Alkın demirlere tekmeler atsalar da açamadılar. Alin ile Ebru'da pencereye vuruyor yardım çığlıkları atıyorlardı ki maskeli birinin vagona doğru elindeki bidon ile benzin döktüğünü gördüler. Maskeli kişi bidonundaki benzin bitince kapıya doğru yaklaşıp gençlere baktı.

"Sen ne yapmaya çalışıyorsun. Hemen bizi buradan çıkar." dedi elini ona uzatmaya çalışarak Uraz.

Maskeli kişi gülümseyerek kafasındaki maskeyi çıkardı.

"Sadin!" diye bağırarak parmaklıkları tuttu Ebru.

"Evet eski sevgili sadin! Sizin de dostunuz olmaya çalışan Sadin." diyerek cebinden kibrit çıkardı Sadin.

"Yaşama çok sevgimiz vardı. Ailemiz olmadı, olanlarda terk etti. Yakın dostlarımız öldü, diriltemedik. Istırabı çok yükseldi. Yumruklarımızı sıkıp hayata başkaldırdık hep birlikte. Bu kadarı sence de fazla değil mi artık Sadin!" dedi Uraz.

"Sizler kendini temiz göstermeye çalışan diken dolu çocuklarsınız. Kanamalısınız. Kırmızı bu anlama geliyor." dedi Sadin.

"Bunu neden yapıyorsun?"

"Çünkü lider Uraz, senin ve sizin yüzünüzden yakın dostum Araf öldü. Sizden biri onun canını aldı. Ve ben, aptal ben sizin yanınızda yer aldım size güvendim."

"Sana zarar vermedik. Deha'da isteyerek yapmadı."

"Sizin gruptan birine bir şey olmasın diye her şey yaparsınız. Ama bizi umursamazsınız. Alin hanım için onun kız kardeşi bile öldü. Sizin bencilliğiniz yüzünden."

"Yeter. Artık saçmalamayı kes. Nana'nın hayatta olması için çok şey yapardım. O bana yardım ederken öldü. Birlikte sırt sırta dövüştük. Sizi bırakıp kaçmadık." dedi dayanamayarak Alin.

"Araf öldü. Yine de aranıza katıldık. Ben dostumu özlüyorum Uraz. Ben Emir'i özlüyorum. Ben sevdiğim kızı istiyorum. Artık Araf'ta Emir'de sizin yüzünüzden yok. Annen bu oyun için gayet yardımcı oldu Alin. Ona teşekkür etmeliyim." cümlesini bitirdikten sonra kibriti sallamaya başladı Sadin.

"Sizi onların yanına yolluyorum. Dünyaya veda vaktiniz geldi."

"Ben anlamıyorum. Artık anlam veremiyorum. Tüm kötü olaylar neden niye?" dedi Alkın.

"Çünkü başkaldırı olmamalıydı. Yetimhaneden kaçış, aileden kaçış, zengin okulunda yarışınız olmamalıydı. Araf ön planda olmalıydı. Siz sokakta yaşasaydınız da bizim okula hiç gelmemiş olsaydınız." deyip kibriti çaktı Sadin.

Biraz Araf'ın fotoğrafına bakıp gözyaşları içinde elindeki yanan kibriti yere attı. Çocuklar çığlık atarak yardım istiyordu. O sırada başka vagonda elleri bağlı olan Gırgır Ender keskin demire elini sürte sürte kanata kanata çözmeyi başardı. Koşarak vagondan atlayıp arkadaşlarının çığlık seslerine doğru gitti. Sadin 'in arkasından gelip eline aldığı taşla ona vurarak onu yere düşürdü. Alin ise içeride dayanamayarak dumandan yere düşüp bayılmıştı. Uraz, yere çöküp onu kucağına alarak duruyordu. Ateşin içeriye gelmesine az kalmıştı. Sadin, can acısına rağmen hızla ayağa kalkıp Gırgır Ender'e yumruk attı. Gırgır Ender'in burnu kanıyordu. Tüm gücünü toplayıp Sadin'e doğru döndü ve sert bir yumruk attı. Yere düşen Sadin'in cebinden anahtarları çıkarıp sıcak demirleri tutarak kapıyı açtı. İçerden yanmadan çıkan gençler kendilerini öksüre öksüre yerlere attılar. Uraz Alin'i uyandırmaya çalışıyordu. Yağmur başlamış ateşte sönmüştü...

(***)

2 HAFTA SONRA...

Gökyüzü öyle bulutluydu ki tüm sokak çocukları kendilerine çöpten topladıkları eşyalar ile uçurtma yapmış sevinç kahkahalarıyla koşuyorlardı. Alkın, elinde poşet dolu bir şekilde siyah motosikletle arkadaşlarının yanına geldi. Arkasında oturan Lüni, inerek kaskını çıkarıp Alkın ile el ele tutuşarak tepedeki yerlerine gelerek oturdular. Yere kocaman bir halı sermişlerdi. Üstlerinde de ağaç olduğu için gölgesi bayağı büyüktü. Halı üzerine de rengarenk yumuşacık minderler koymuşlardı. Gırgır Ender uzanmış kafasını da Ebru'nun üzerine koymuştu. Ebru elindeki üzüm tanelerini birer birer koparıp Ender'in ağzına koyuyordu. Uraz, ağacın dibinde soslu etleri ateş üzerine atmış mangal yapıyordu. Alkın ile Lüni poşetlerden içecekleri ve ekmekleri çıkarıp yere koyuyorlardı. Uraz kartondan yaptığı yelpaze ile etlerin pişmesini sağlıyordu.

Alin, Uraz'ın arkasında durmuş kolları ile beline sarılarak onu izliyordu. Uraz arkadaşlarına çaktırmadan Alin'in ağzına arada kızarmış bir parça et koyuyordu. Alin gülerek etini yiyerek onu yanağından öpüyordu. Etler olunca Uraz arkadaşlarının yanına gidip sevgilisi Alin ile yan yana oturdu. Uraz, Kola dolu bardağını kaldırıp bağırarak konuştu.

"Alin ile Alkın ve tabi ki Lüni okuyor. Gırgır Ender sınava hazırlanıyor. Ben ve sevgili dostum Ebru birleşip güzel bir karavan satın aldık. Orada tost, balık ekmek, kumru ve içecek satışlarımız denize sıfır taburelerimiz ile başladı. Geleceğimizde, geçmişimizden dersler çıkararak var olacağız... Bizi ezemeyenler kafayı yiyecekler... Dostluğu da sevgiyi de bizden öğrenecekler... Yumuşak görünen hayat arada batıyor olsa da kadehlerimiz sorunsuz yaşama kalksın Sokağın Çocukları."

SINIFIN DIŞINDAKİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin