Bölümler geçmişten geleceğe doğru yavaşça ilerleyecek bilginiz olsun
Marin burada 9 yaşında
Bir odaya kitlenmem ve o olayların üstünden de iki gün geçmişti odaya ne biri geliyordu nede bir ışık geliyordu.
O pis İngilizlerin yemeklerini yemezdim ben! Aileme zarar veren bir insanın elinden hiç bir şey yemem ben!
Buradan kaçıp evime döneceğim abim belki oradadır hem...
Öldüklerini kabul etmek istemiyordum yoksa umudumu kaybederim...
İki gündür ne uyumadığım için başım çok ağıyordu babam burada olsa bana çok kızardı belki ama silemiyordum o hallerini gözümden yapışmıştı sanki bana gözlerimi kapattığım an bile canımı yakıyordu ben olmasaydım annem belki kaçıp kurtulabilirdi yada abim hepsi benim bu kadar güçsüz olmam yüzündendi
Belki bu gözlere ve saçlara sahip olmasaydım ailem İstanbul'da kalırdı bunların hiç biri yaşanmazdı...
Kendimden nefret ediyorum.
Gözlerimden yaş bile akmıyordu artık şu son iki gün boyunca o kadar çok ağlamıştım ki gözümde yaş bile kalmamıştı
Gözlerim çok acıyordu ellerimi gözlerime atıp ovuşturmaya başladığım sırada odanın kapısı açılmıştı
Uzun süre sonra gözüme vuran ışık ile gözlerim ve başım dahada feci bir şekilde yanmaya ağrımaya başlamıştı.
Elimi gözümden çekip yumruk yapmıştım ellerimi kim geldiyse yumruklayacaktım onu "size yemek getirdik" Diye yarım bir Türkçe ile içeri girmişti bir hizmetçi "yeneceğim çık!!" Odanın en köşesine kaçıp üstüne bağırmıştım kadın elindeki tepsi ile beni dinlemeden yaklaştığı zaman elindeki tepsiye vurup yan tarafından koşarak odadan dışarı adımı atmıştım ama güçsüz düşen bedenim yüzünden gözlerim kararmış ve yere düşmüştüm.
Arkamdan sinirli bir şekilde bağırarak gelen hizmetli ile ayağa kalkmıştım zorla güçsüz durmak istemiyordum ama ne kadar güçsüz olsam da...
yediğim tokat yüzünden yere bir daha düşmüştüm.
Kısık gözlerle ona bakarken birden hizmetçisi arkasından gelen kadın sesi ile hizmetçinin bana vurmak için kalkan diğer eli havada kalmıştı "NE YAPTIGINI SANIYORSUN SEN!" Diye bağırmış ve hizmetliyi ittirip yanıma gelip beni yavaşça kucağına almıştı.
Kadın gözündeki endişe parçaları ile beni süzerken hiç bir tepki verememiştim gücüm kalmamıştı artık...
____
Saclarımın arasında hissettiğim eller ile zorlukla gözümü aralamıştım yataktan kalkmak istediğim zaman sacımdaki elin sahibi beni kafamdan ittirerek geri yatağa düşmemi sağlamıştı.
İngilizce bir şeyler demişti ama duymazlıktan gelmiştim İngilizce biliyordum ama konuşmak istemiyordum eğer benimle gerçekten konuşmak istiyorlarsa Türkçe öğrenmek zorundalardı.
Saclarımda duran ellerini ittirmeye çalışmıştım ama gücüm yetmemişti "yemek yemenin zamanı geldi bence" demişti bana Türkçe bir şekilde ve bu benim kadına şaşkınca bakmama neden olmuştu "ne?" Demeden edememiştim Türkçe nereden biliyordu ve nasıl bu kadar düzgün bir şekilde konuşabiliyordu!?
Elini saçımdan çekip beni duymazlıktan gelerek hafiften beni doğrultmuş ve Masanın üstündeki tepsiyi dizlerinin üstüne almıştı ben ise kadına şaşkınca bakmakla meşguldüm.
Eline kaşığa alıp tabağa daldırmış ve bana uzatmıştı "ye bakalım" demiş ve itiraz etmeme izin vermeden zorla yedirmişti.
Ben ise kadının yeşil gözlerine dalmıştım sebepsiz yere huzur veriyordu.
Kadın yemeği yedirdikten sonra konuşmak yerine saclarım ile oynamaya başlayınca kadına sertçe bakmaya başlamıştım.
Neden bana şefkat gösteriyordu.
Elini tutup kafamdan ittirmiştim "kimsin sen!?" Diye sormuştum en sonunda "kralın karısıyım" deyip gülümsemesi sinirlenmeme neden olmuştu elini tekrar uzatmak istediği zaman eline sertçe vurmuştum ailemi yok eden pisliğin karısı olması onunda pislik bir insan olması demekti.
Yoksa hangi iyi insan öyle pis bir insanla evlenirdi ki?!
"O kirli ellerinle bana dokunma sakın!"
İleride daha çok kirleneceğimi bilseydim keşke...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakut gözlü kadın
FantasiOn yedinci yüzyılın Osmanlısındaki soylu ailelerden biri olan ailenin minik kızıydı Marin Turuncu saçları Yakut gibi gözleri ve pürüzsüz teni ile bütün ilgiyi kendine çekerdi. Halk arasında güzelliği hakkında bir çok dedikodu dönmesine rağmen Turun...