Derek bu gemiye geleli bir hafta olmuştu geldiğinden beri kendi halinde sessizce takılıyordu.
Genellikle işi olmadığından ben dümendeyken Merakla dibimde oturmuş beni ve etrafı izliyordu yada bana bir şeyler anlatıyor oluyordu.
Bu bir hafta içinde Derek'in çok boş çene çaldığını ve konuşmayı sevdiğini fark etmiştim çünkü benle konuşmaya başladığından beri tek tük cevaplar verip matarama yapışıp duruyordum ama o bıkmadan konuşmaya ve bir şeyler anlatmaya devam ediyordu.
Başka bir insan olsa sinirlenip bir süre sonra susardı ama bu adamda o da yoktu konuşmak için konuşuyordu ama asla kızmamıştım hevesini kırmamak için.
Dinlemiyor değildim sadece cevap vermiyordum fazla o ise benim cevap vermiyor olmama 'konuşmayı fazla sevmiyorsun anlaşılan' deyip birde benim yerimede konuşmaya başlamıştı.
Komikti tatlıydı ama konuşmayı sevmiyor değildim aksine çok severdim ama uzun süre önce üstüme bir kalkan bırakılmıştı onu kıramazdım kırarsam yok olurdum kırarsam ihanet etmiş gibi hissederdim...
Dümenin başında yine mataramı yudumlarken Derek her zamanki yerine oturmuş belini ova ova benle konuşuyordu "hiç sıkılmıyor musun?" Diye sormuştu birden gözlerimi sudan çekip ona çevirmiştim "Neden sıkılayım?" Diye bende bir soru yöneltmiştim ona bir süre etrafa ve bana tip tip baktıktan sonra "çok sessiz herkes için daralmıyor mu hiç?" Demişti cidden Derek bu gemiye geldiğinden beri herkes ayrı bir sessizdi kavga gürültü azalmış Merih kendini daha çok kitaplara boğmuştu nefesimi seslice verip "onlar sen buradasın Diye bu kadar sessizler Derek" Diye cevapladım onu dediklerime gram alınmazken "sayemde kafanı dinledin yani" Diye sırıtarak cevaplamıştı beni gözlerimi devirmiştim dudaklarımda minik bir kıvrım oluşurken bakışlarımı ondan çekip ileriye yarım saattir baktığım yere bakmıştım.
Daha yolumuz uzundu biraz otursam sorun olmazdı dümeni bırakıp Derek'in yanına adımlayıp ayağımla dürtmüştüm kayması için hevesle oturduğu fiçinin üstünden kenara kayıp bana yer açmıştı.
Ona sormam gereken sorular almam gereken cevaplar vardı.
Hevesle bana bakan adama bakışlarımı çevirip son bir haftadır yaptığım gibi sert çehresini İncelemeye başlamıştım
Hal ve hareketleri böyle sert bir yüzle uyuşmuyordu...
Sesi diğerleri ile konuşmaya çalışırken acayip sert çıkan adamın benle konuşurken istemsizce sesinin bir hayranlığa bulanıp titremeye ve daha kibar çıkmaya başladığını fark etmiştim.
Gözlerimi yüzünden çekip cebimden matarayı çıkarıp ona uzatmıştım yine beni ret ederken omuzlarımı silkip mataramı cebime sokmuştum
"Yaşın kaç" Diye saçma bir soru sormuştum Dereke.
"Otuz üç yaşındayım" dediği zaman şokla ona bakakalmıştım bu nasıl otuz üç yasındaydı lan?
Benim şaşırmamı görmezden gelip "bu kadar şaşırdığına göre sen yirmi yaşlarında filansın herhalde?" Dediği zaman ağzımda bir şeyler geceleyip kahkahayı basmıştım "yirmi dokuz yaşındayım ben Derek" Demiştim yaşımı dediğim zaman o da bana şokla bakarken tepkisine gülüp önüme dönmüştüm.
"Genç duruyorsun Marin" Diye mırıldanmıştı bu dediğine sırıtıp "Senin aksine gencimde ben" dediğim zaman kaşlarını çatıvermişti
Sanırım yaşına takmışlardan biriydi birden kaşlarını düzeltip alaylı bir ifade takinmis ve "Neden öyle diyorsunuz Marin hanım gencim çıtırtım taliplerime açığım" demişti.
Bunu demesiyle birlikte yüzüm buruşurken arkadan bağıran Merih ile Derek'in alaylı ifadesi dağılmıştı "Sen mi gençsin çıtırsın amına koyayım? Habeş maymununa bak o teknede su yüzünden buruşmuş haberi yok" deyivermişti ben Merih'in bu dediğine kahkahalar atarken Derek'in bozulduğunu ve elini yüzüne atıp İncelemeye başladığını fark etmiştim bu benim gülüşümün şiddetlenmesine sebep olurken Merih gözlerini devirip okuduğu kitabı geri dönmüştü.
Bir süre daha güldükten sonra gözümdeki yaşı silip yanımdaki adama çevirmiştim bakışlarımı o ise duruşunu dahada dikleştirip "bir haftanın sonunda ilk kez insanı bir tepki verdin" Diye mırıldanmıştı bu dediğini duymazlıktan gelip yanından kalkıp "herkes işine Derek" deyip sinyali Merih'e vermiştim
Merih'in zaten kitap okumak yerine bizi dinlediğini de biliyordum bir haftadır istediği sinyali alınca bir hışımla yerinden fırlayıp Derek'in ensesinde belirivermişti.
"Canım arkadaşım hadi gel sana yapacağın işi göstereyim ben" deyip adamın ensesine sertçe yapışmış ve sürükleyerek temizlik eşyalarının olduğu odaya sürüklemişti
Beş dakika sonra elinde bir kova ve bir paspas ile çıkmış üstünde de gemide genellikle temizliği yapan Ayşe yada Açelya ablanın pembe önlüğü vardı diğerleri bu görüntüyü görünce kahkahalar atarak gülmeye başlamışken bende kendimi tutamayarak basmıştım kahkahamı.
Derek'in kaşlarını çatmış bir şekilde etrafa bakınırken gözleri beni bulmasına birlikte dahada gülmem şiddetlenecekti ki kendimi zorlukla tutup
Kafamı ne var anlamında sallamıştım
Merih bana cevap vermesine fırsat vermeden ensesine tokatı patlatıp "işine kaptanın seni sallandırmasını istemiyorsan işine!" Deyip bağırmıştı ama içten içe güldüğünü duyabiliyordum.
Derek son bir kez yardım ister gibi bana baktığı zaman kaşlarımı çatıp dümene doğru ilerlemiştim
Merih'in ona biraz eziyet etmesi ve başımdan alması açıkçası benim için biraz iyi olurdu.
Hem diğerleri ile araları iyi olurdu bu temizlik sayesinde.
Arkadan gelen çığlıklar ile Bercestenin de temizlik işine zorla dahil edildiğini anlamıştım.
Diğerleri ile samimi olup anlaşması lazımdı iş bitene ve ailesine kavuşana kadar.
Diğerleri şaşkındı ve ön yargılıydı ona karşı çünkü.
İlk kez birini sorgulamadan yanıma alıp güvencem altıma alıyordum çünkü.
Ama içimdeki hisler ona güvenmemi ve yarım etmemi söylüyordu bana ve aklımda hislerimin yanındaydı...
Hislerime güvenmezsem başıma kötü bir şey gelirdi
Güvenirsem de kötü şeyler gelirdi...
Kendinize iyi bakın Marinle kalınnn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakut gözlü kadın
FantasyOn yedinci yüzyılın Osmanlısındaki soylu ailelerden biri olan ailenin minik kızıydı Marin Turuncu saçları Yakut gibi gözleri ve pürüzsüz teni ile bütün ilgiyi kendine çekerdi. Halk arasında güzelliği hakkında bir çok dedikodu dönmesine rağmen Turun...