Madem sevmiyorsun o zaman sahip çık gözlerine, dönüp dolaşıp değmesinler gözlerime...
BERK ULUTAŞ
Cemal Süreyya ne güzel demiş
Öyle uzaktan seviyorum seni, yanaklarına sızan iki damla yaşı silmeden, en çılgın kahkahalarına ortak olmadan en sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan. Öyle uzaktan seviyorum seni...
Onu ilk gördüğüm gün vurulmuştum. Daha önce hiç böyle hissetmemiştim ki ben. Nasıl davranacağımı bilmiyordum.
Bahçenin kapısından girdiğinde rüzgarda savrulan saçlarına, etrafa merakla bakan gözlerine. Sonra gözleri beni bulmuştu. Çatılan kaşları ile sorarcasına bakmıştı bana.
Ağır adımlarla yanına gitmiştim.
"Demek doktor sensin." Gözlerim hiç çekinmeden onu süzüyordu.
"Ben Berk, Berat'ın arkadaşı."diyerek kendimi tanıttım.
Cevap verme gereksinimi bile duymadan çatık kaşlarıyla ters ters bakıyordu.
"Senin adın ne güzellik."
"Seni alakadar etmez."diyerek yanımdan hızlıca gitmişti.
Zaman çok hızlı geçiyordu ve içimdeki his beni yiyip bitiriyordu. Gözleri bazen bana değiyordu, ferman dinlemeyen kalbim o anlarda göğsümü delercesine çarpıyordu.
Hemen çekiyordu bakışlarını ama umut işte belki oda hoşlanıyordur diye umut etmekten başka çarem yoktu.
Zamanla gözümün önünde Berat ile birbirlerini sevmeye başladılar. Uzaktan izlemek dışında hiçbir şey yapmıyordum.
Bir gün cesaret edip duygularımı dile getirdiğimde kesin olarak reddetmişti. Ama ondan vazgeçemezdim yüreğim bunu kaldırabilir miydi?
Maçlardaki performansım günden güne düşüyordu. Antrenörler bu durumdan şikayetçiydi ama aklım ve kalbim başka biri ile meşgulken odaklanamazdım ki.
Ecrin'i düşünerek içtiğim gün normalde hiç kullanmadığım halde hap almıştım. Ve ayaklarım benden bağımsız şekilde onların evine gitmişti.
Bahçeye girmeden uzaktan izlemekti planım ama onu bahçede tek başına görünce dayanamadım ve yanına gittim. Şansıma Berat evde yoktu.
Ecrin'e zarar vermek gibi bir niyetim yoktu. Ama habın etkisiyle ne yaptığımı bilmeden onun canını acıtmıştım bahanesi ne olursa olsun bu affedilemezdi.
Sonra Berat gelmiş ve beni öldüresiye dövmüştü zaten çökmekte olan bedenim daha fazla dayanamayarak bilincini kaybetmişti.
Gözlerimi açtıgımda bir hastahane odasındaydım. Başımda Arzu duruyordu. İki tarafta birbirinden şikayetçi olmadığı için polisle uğraşmak zorunda kalmamıştım.
Birkaç günün ardından taburcu olup eve gitmiştim. Aynaya baktım, gözlerimin kenarları morarmış, kaşım ve dudağımın kenarı patlamıştı.
Verilen ilaçlarında etkisiyle yaralar kapanmaya başlamıştı. Yüzümdeki yaralar elbette kapanırdı ama ya kalbimdeki yara oda geçer miydi bir gün?
Sıcak bir duşun ardından hazırlanarak evden çıktım. Takım ile olan sözleşmenin sonuna gelmiştim artık devam edemezdim burada. Annemin yanında kalabilirdim bir süre ardından iş olanaklarını düşünürdüm.
Takımımın antrenman yaptığı sahaya gittim. Orada arkadaşlarımla vedalaşmaktı planım.
Sahaya girdiğimde Musa ile gözgöze geldik. Beni görmemiş gibi antrenmanına devam etti. Gözlerim Doruk'u bulunca oda aynı şekilde davranınca içimde birşeylerin koptuğunu hissettim. Kaç yıllık arkadaşlarım şuan ben yokmuşum gibi davranıyordu sanki hiç var olmamışım gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFULİM (BERAT AYBERK ÖZDEMİR)
Novela JuvenilHerşeyini kaybettiğini düşünen Berat Ayberk Özdemir ve onun herşeyi olacak Ecrin Demir'in aşk dolu hikayesi