Lütfen yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın düşünceler ve fikirler paylaşılmak içindir!
Bölüm 1
Saçlarımı tepeden toplamaya yeltendiğimde kütüphanede uyuyan yaşlı bir hanımefendinin örgüsünden bir şiş çalmıştım. Bayan Berry kitap okumayı seven biraz anlaşması zor bir kadındı ama en iyi müşterilerimden biriydi. O yüzden bu ufak kapkaççılığa pek tepki vereceğini sanmazdım.
Elime dikkatlice aldığım yeni gelen kitapları kutusundan yerlerine koymaya rafların arasında kaybolmaya gitmiştim.
"Kâbusların rüyalarında hikâyeler."
"Bozuk şarap kadehinden tatlı yudumlar."
"Bu kitapların yazarlarına kesinlikle bir göz atmam gerekiyor." Bu kadar tuhaf masal hikâyeleri duymamıştım.
"Catherine!" Alışık olduğum yüksek desibeldeki sese kitap dolu kutuyu bir hızla yere koymuş ve rafların arasından Austin'in yanına gitmiştim.
"Sesini bu kadar yormasan?" Onu gördüğünde heyecanlanan kalbim kendisini hafif bir gülümsemeyle varlığını kanıtlamıştı.
Austin'in bakışları dış kapının yanındaki masaya getirdiği gazetelerden usulca kaldırmış önce ona dalan bakışlarıma sonra ise yüzümde arsızca kala kalmış gülümsememe geldiğinde bakışları hızlıca kaçırdığında ve tatlı bir telaşlı bahaneler sıralamasıyla bir hızla kütüphaneden çıkmıştı. Yaklaşık iki senedir başarısız flört girişimlerimden bir sonuç çıkmamıştı.
Aşkımı dile getirecek kadar arsız ve deliydim, ama aşkımı yaşayacak gerçek seçimlere yakışır değildim.
...
Kütüphaneme zamanında gelen bir kadın vardı. Kadının gelmesi ve uzunca bir oturuşta bitirdiği bir kitap sonrası kadın yanına aldığı birkaç kitapla resepsiyona geçmişti. Kütüphanede kitap satın alınamazdı ama okumak için alınıp geri getirme şartıyla kitap alınabilirdi. Kitabın geri gelmesi ise alan kişinin vicdanına kalmıştı bu kütüphanede kural böyle işlerdi.
Kadının aldığına dâhil imzalayacağı kitapların resmen hepsini okumuştum. Hepsi açık uçlu sonlu, üzücü ve kesinlikle aşkın hüzünlü kısımlarını konu alıyordu.
Onları bitirmek ruhu sancılardı.
Kadına bu kadar acı verici aşk konulu kitapları neden aldığını sorduğumda kadın kısık bir gülümsemeyle.
"Aşkımı dile getirecek kadar arsız ve deliydim, ama aşkımı yaşayacak gerçek ve doğru seçimlere yakışır değildim. Şimdi okuduğumda bunları anlayacağım ki ben o kadar kötü kararlar vermemişim, sonuçta bazı sonlar pek mutluluk taraftarlı değillermiş."
Demişti bir solukla. İçime oturan zihnimde karayılan misali dolaşan aynı kelimeler ama tek hepsinin ucu tek o kadının dediği cümlenin rahmine bağlıydı. Bir insan neden bu cümleyi kuracak kadar keskinleşirdi ki? Duygulardı insana renkleri bahşeden bu tatlı uzun baharlara tanık olmuş kadın neden aşk tarafından lanetlenmiş gibiydi?
...
Bayan berry uyanmış örgü sepetinden bir şişin yokluğunu fark ettiği gibi bana seslenmiş, Austen bir daha uğramamış ben ise Tapınağa dua etmeye gitmiştim. Austen için düzenli olarak iki senedir dua ediyordum. Sağlıklı olması, güzel yüreğinden bir şey kaybetmemesi ve en çokta beni sevmesini istiyordum. Tanrılardan onun bana âşık olmasını bekleyemezdim bu kaderi yöneltmek olurdu. Ben kaderlerimiz ortak koşuyorsa ise bilmek istiyordum.
Tapınağa usulca girmiş üstüme giriş kapısının tam yanında ki pelerin yerinden temiz beyaz bir pelerini üstüme geçirmiş ve görünmez tanrıların heykellerinin olduğu bölgeye yavaş adımlar eşliğinde geçmiştim.
Büyük ve pürüzlü heykellerinin önüne geldiğimde heykellere bakmadan pelerinimin kapüşonunu kafama geçirmiş ve heykellere bakmadan dua etmeye başlamıştım.
"Sessizsiniz ama yardımdan çekinmezsiniz lütfen tanrılar yardım duamı kabul eder misiniz?" "Aşkı bilirsiniz? Ben âşık oldum hem de tüm ruhumla ve tüm aklımla. Mantık dışı bir aşk olmadığı gibi duygular ile tatlanmış bir masaldı benim tek taraflı aşkım." Duamın devamını getiremedim aklıma sinsice sıvışan sancılı düşünceyle Austen ya bana âşık değilse? İşte bu benim açımdan üzücü ve kesinlikle ilk aşkımın acıyla buluştuğu bir karışım olurdu.
"Gerçekten o kadar şey varken aşk için mi dua ediyorsun?" Düşünceler transından çıkaran sese kaşlarımı çatarak döndüğümde bir elma yiyen altın misali sarı tonda saçlara sahip oldukça çekici birini gözüme kestirmiştim.
"Dualarımı karışacak haddi kendine nasıl buluyorsun?" Onu küçümsercesine bakarak ona dikkat etmemeye çalışarak duama yönelmek istemiştim. Ama tüm dikkatiyle beni izlediğini hissettiğimden (!) kesinlikle onu yandan izlendiğimden değil. lafla elmasından son kalan parçayı da bir hızla ağızına atmıştı. Sonra ise bana sinir bozucu bir şekilde sırıtarak yanıma doğru usulca yaklaşmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasaklanmış Masal Resitali | Forbidden Fairy Tale Recital |
Fantasy•Yalan sinsi bir günahtır.• [Girdi mi bir ağıza yalan dolandı mı bir kere bir dile bağlanır çözülmez hiç bir şekilde. Ne kalır peki o zaman o dilin sahibine ruhtan? O tanrıların yanında değil ama iblisede de sırtına dönmüş değil. Evel zaman içeri...