Bölüm 28
"Büyü için hamile bir kadın lazım." Sakura Mara'dan sonra daha iyi bir fikir için artık sesli düşünmeye başlamıştı.
Kapı gürültülü hızlı vuruşlar ile çalındığında Catherine kapıyı açmaya gitmişti. Kapıyı açtığı gibi eğer konuşabilse hayret nidası atacağına emin olduğu manzara ile burun buruna gelmişti. Adrian kucağında baygın karnı şişkin bir kadınla karşısındaydı.
"Çekilmeyi düşünüyor musun?" Catherine kenara kaymıştı.
Adrian içeri girip ayağı ile arkadan kapıyı kapattı ve salona geçti. Catherine Sakura'nın soru yağmuruna tuttuğu Adrian baygın kadını koltuğa nazikçe yatırmış tekli bir koltuğa oturmuştu.
"Bu kadın da kim?" Sakura fısıltıyla konuşmaya özen göstermişti.
"Bir insan Sivera'ya gitmiş orada tek başına ölmeye mahkûm bir fakirdi. Hamile olduğunu fark edip bayıltarak getirdim." Demişti Adrian.
"Harika bir varlık kaçakçılığı eksikti."
"Neyse hadi kiliseye gidelim geç kalmadan." Diyerek soluklanarak ayağa kalkmış kapıya geçmişti Adrian. Sakura ona söylenerek peşinden gidince arkalarında anlamadığını belirterek peşlerinden gelen Catherine fark etmişti.
"Sizin tanrılarınız gibi bizim de inandığımız tanrılara ibadet için kiliselerimiz var." Dediğinde Sakura'yı anladığını belirterek kafasını onaylar biçimde sallamıştı Catherine.
Kiliseye gitmek için Adrian baygın kadını ayırtmış büyü ile hipnoz etmişti. Onun gibi Elflerin büyüleri olduğunu da öğrenmiş olmuştu Catherine. Gitmeden önce Sakura kadına giyebilecek bir kıyafet ödünç vermiş ve kiliseye yola koyulmuşlardı.
Kiliseye vardıklarında beyaz kıyafetli güler yüzlü bir papaz dışında kilise bomboştu. Bunun için sevinmeliydi diye düşündü Catherine. Ama içinde rahatsız bir his kol gezerken tebessüm etmek bile çok geliyordu o an.
"Kilisenin alt katı büyü için özel bir mabet. Büyüler için kilise meclisi tarafından özel yapılmış." Catherine bir yandan mırıldanarak bilgi verirken kilisenin koridor kısmına geçmiş ışık görmeyecek kadar derine yürümüşlerdi.
Önlerine bir anda bir ışık hüzmesi ile papaz belirmişti. Bir elinde önümüzde salladığı anahtarı kafasıyla ima ederek. "Buna ihtiyacınınız olacak." Dediğinde Sakura'nın gülümsediğini fark etmişti Catherine.
Papaz Sakura'nın yanına gitmiş ve anahtarı ona vermişti. Adrian'a yandan soğuk bir bakış attığını gördüğünde Catherine adrian'ın hiç umuruna almadığı anlamıştı.
"Teşekkür ederiz Papaz."
Papaz yanlarından geçip gittikten sonra koridorun sonuna gitmiş ve büyük ahşap kitaplıktan Adrian gitmiş ve en üst raftaki kalın kitabı çekip almış ve onun içinden çıkan ince kitabı hareket ettirmesiyle kitap dolu kitaplık buhar olmuş ve gizlediği kodes kapısı gözükmüştü. Sakura kapıya yaklaşmış ve anahtarı kapının üstüne bastırmasıyla kapı da buhar olmuş ve onları sağlam olmayan karanlıkta pek görülmeyen dar merdivenler görünmüştü.
"Merdivenler çok dar ve karanlık o yüzden sırayla gitmeliyiz." Sakuranın parmak şıklatması ile duvara asılı olan meşaleler alev almış ve koridor aydınlanmıştı.
Önce Sakura sonra Adrian ve en son arkalarından kadın merdivenlerden inmeye başlamışlardı.
...
Merdivenler bittiğinde bizi geniş meşaleler sayesinde aydınlanan bir oda karşıladı. Odanın ortasındaki büyük yuvarlak masayı sönmüş mumlar çevresini sarıyordu.
"Masasının ortasına oturur musun?" Adrian kadının karşısına geçtiğinde Catherine onu izledi kadının gözlerine bakıyordu. Kadın onu onaylayıp masasının ortasına oturdu.
Sakura kadına yaklaştığında eliyle yaptığı bir hareketle kadını çevreleyen mumlar yandı. Sakura Catherine'n elinden nazikçe tuttuğunda Catherine ona baktı. Sakura güven vermek istercesine gülümsediğinde Catherinde kendini zorlayarak tebessüm etti.
Sakura iletişim adına Tanrı Hermes için ellerini havaya kaldırdı.
"Rüzgârdan hızlı ölümden yakın. İstediğinde istediği yerde olana sesleniyorum! Tanrı Hermes'ten yardım talebinde bulunuyorum." Sakura'nın duası ile zihnimin en derin yerlerinin bire tırnaklandığını hissetmiştim. Dürüst bir iletişim ve doğru sözcükler ile anlaşmak adına Sakura işte bu nedenler üzerine bilgi ve iletişim tanrısına dua etmenin en doğru şey olduğunu fikrine yenilmişti.
Duası Catherine'n aklının hızlı düşünme ve dilinde kaşınma etkileri yarattığında anlamıştı ki onun büyüsü onları kutsamış ve çevrelerinde bariyer oluşturmuştu. Sakura yalan ve hilekârlık tanrıçasının konuşmalara müdahale etmesin gücünü etkisiz kılmak için Hermes'e dua etmeleri gerektiğini özellikle belirtmişti.
Kadının yanına gittiklerinde ikisi de ellerini kadının karnına koydular.
"Annelerimiz! Kaderin üç farklı şekli ve gücü! Kaderimiz, olanlar ve olacaklar! Sizinle konuşmak istiyoruz! Bizi seslerinle şereflendirin! İletişim kurmak şükranlarımızı sunmak adınıza şükretmek istiyoruz!" Güneş ve havayla itibardı olmayan odada soğuk bir rüzgâr esintisiyle Catherine üşümüş ve tedirgin olmuştu. Rüzgâr onları çevrelediğinde Kadın acıyla haykırdı. Catherine kadının haykırışlarına kulak kapamak istedi ama o haykırışlar onun içine oturmuş adeta sanki kırk yalanı bir anda söylemişçesine bir acı vermişti ona.
"Bizimle konuşmak isterler. İsterseniz, söyleyin kibirli evlatlarımız kaderleriniz midir istediğiniz konuşmanın konusu? Yoksa açgözlülük müdür?" Üç kadın aynı anda ip ince bir nehrin dalgası kadar nazik ama keskin sesleri ile bedeninde uyuşma etkisi yaramıştı Catherine'n. Ruhundaki damarları sızlatan ve güçlerini bile bir cümle ile hissetmek. Catherine'n bunu düşünmüştü. Moiralar'in güçleri seslerinden bile kendilerini hissettiriyorlardı.
"Catherine konuşmana izin veriyorum." Sakura'nın mırıldanmasıyla Catherine'n boğazına bir acı gelmiş ve acının yerine karıncalanma ile sesini hissetmişti.
"Ben Catherine. Dilsiz tarotçunun kızı." Soğuk yumuşak rüzgârların yerine sert ve keskin tüyler ürpertici bir tufan olmuştu o rüzgâr.
"Yalancının kızı ne cüretle konuşmak istemiştin bizimle?" Seslerinde bir nefret hissetmişti ama şu da vardı bu sefer iki kişinin konuştuğunu da fark etmişti Catherine. Korkuya yenik düşmemeliydi. Ama karşısında Zamanın kendileri vardı.
"Yalan söyleme laneti."
Moiralardan bir ses gelmemişti. Ama sonrasında Catherine'n etrafı beyaz saf ışıkla sarılmış ve Tüm renklerin yerine beyaz almıştı.
Beyazlık egemenliğini gösterdiğinde Catherine'n karşısına beyaz bir at gözükmüştü.
Attan gelen saf kozmik enerjiden onun Moiralardan biri olduğunu anlamıştı Catherine.
"Cüretkâr sorunun cevabını kaldırabileceğini düşünüyor musun Catherine?" ince ve yumuşak dokulu sesin sahibi beyaz attan gelen soruya Catherine kafasını onaylayarak salladı.
"Babanın Krala olan büyük yalanı sonrası-" Beyaz at gerginlikle etrafına baktığında bembeyaz etraf silsile gibi usulca dağılıyor eski o büyü odası yavaştan göze geliyordu.
"Büyük yalanı sonrası karısı hastalıktan öldü sandı ve bizden yardım talep etmek için kiliseye gitti. Evladı yaşasın ve karısını öldüren babandan intikam uğruna onun dilini kesmesi ve öldürmesi içindeki öfkeyi dindirmemiş babanın soyunu da lanetlemek istemişti. Kardeşlerimden biri onun adadığı adağı kabul etmiş ama bize söylememişti. Bu teklifi üzerine büyü için onun doğmuş oğlunu seni-" Ve beyaz silsile vizyon kaybolmuş ve kilisenin altındaki büyü mabedine geri dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasaklanmış Masal Resitali | Forbidden Fairy Tale Recital |
Fantastik•Yalan sinsi bir günahtır.• [Girdi mi bir ağıza yalan dolandı mı bir kere bir dile bağlanır çözülmez hiç bir şekilde. Ne kalır peki o zaman o dilin sahibine ruhtan? O tanrıların yanında değil ama iblisede de sırtına dönmüş değil. Evel zaman içeri...