Bölüm 5
Sırlar ya bozar arayı ya bozulmaması için saklar olanları
Ama her türlü saklandığımı kalmaz ne güven ne sevginin olayı
Balo salonunun olduğu kiralanan mekâna gelmiştik. Annemin dediğine göre bu mekân benim eski müşterilerimden birininmiş ve kendisini anneme ulaşmış doğum günüm için bir yardımda bulunmak için.
Violet önden geldiğinden önce o sonra Holly'ler ve en son biz inmiş ve mekâna girmiştik. Mekân girdiğimiz gibi klasik bir müzik kalabalık bir alkış ile karşılayan bir sürü insan ile doluydu ve hepsi de tanıdığım kişilerdi.
"Yenibaharın kutlu olsun Catherine!" herkes bir ağızdan doğum günümü kutladığımda tebessüm etmiştim içimden her birini aynı anda sıkıca sarılmak gelse de.
"O zaman ne duruyoruz? Hadi kutlayalım!" diyerek bir garsonun taşıdığı tepsiden bir üzüm şarabından tek dikişle bitirmiştim.
...
Violet ve Holly yanıma ilişmiş Violet'in açtığını kendi düğün hazırlıkları muhabbetine dalarken ben ise onları dikkatle dinlerken arada onaylayıp onaylamadığım fikirlerimi söylüyor ortama uyum sağlıyordum.
Gemma ise kaçıncı bardağını tahmin edemediğim üzün şarabından kaçıncı bardağını devirdiğini bilinmez yanımıza gelmişti.
"Kızlar eve gitmeden kendimi toparlarsam iyi olacak." Deyip oturduğumuz koltuğa kendini bırakmış kafasını koltuğa yaslayarak soluklanmaya başlamıştı.
İçeride çalan şarkı ile değişen atmosfer ile gözüme kestirdiğim Bayan Agatha ve Bay Cliff gibi tanıdığım müşterilerim dansa kalkarken gürültüden duyamasam sanki içime doğmuş gibi sol tarafa baktığımda Austen Violet'in kulağına bir şey mırıldanıyordu.
Violet'in bakışları çok kısa bir süre bana gelip geçmişken başını onaylar biçimde sallamıştı.
İçime oturan yosun misali his koyulaşmış üstüne sayamayacağım kadar çarpan dalga ile mühürlenmişti.
"Onu o kadar istediği belli etme." Burada olacağını sebepsiz yere düşünmediğim, onun alaycı tınısına alışmış olduğum sesi ile şimdi karşımda şimdi ciddiyet ile örtülmüştü.
"Şaşırma bu kadar." Önümde yaptığı referans ile bileğimden nazikçe tutarak sahnede dans edenlerin arasında girmiştik.
O ellerini belime koyarken ben tereddüt ederek onu omuzlarına koymuştum. Onu müzik eşliğinde incelediğimde üstüne çok yakıştığını düşündüğüm bir takım giymiş tanrılar afetsin o kadar güzel duruyordu ki kilisedeki tanrı heykelleri gibiydi.
Dudağının kenarı görmeye alışık olduğum şekilde kalktığında. "Beğendin mi?"
"Kibrin dışında eh yani." Diyerek bu sefer ben alay geçmiştim.
Tanrılar! Kilisede tartıştığım adam ile şu an bir çekim hissediyor ve ondan o an ne kadar nefret ettiysem o nefreti şuan bulamıyor üstüne onunla gülümsüyordum. Bu nasıl mümkün olurdu? Onunla böyle bir çekim hissediyordum? Adı neydi peki?
O omuzuna koyduğum elimi tutmuş ve kendi etrafımda dans eden diğer çiftler gibi beni etrafıma döndürmüş ve sonra beni kendine geri çekmişti. Onun göğsüne yaklaştığımda kendine ait çekimi ve o kokladıkça arzulatan kokusu burnuma ilişmiş etkisini oraya da göstermişti. Koku hafızıma kazınmıştı.
"Bu kadar beğendiğini gizleme." Diyerek kulağıma fısıldamış ve beni kendi etrafımda bir kez daha döndürdüğünde doğum günümün Kilisede kavga ettiğim bir adam tarafından gülümseneceğim aklıma gelmeyeceğini düşünerek kıkırdamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasaklanmış Masal Resitali | Forbidden Fairy Tale Recital |
Fantasy•Yalan sinsi bir günahtır.• [Girdi mi bir ağıza yalan dolandı mı bir kere bir dile bağlanır çözülmez hiç bir şekilde. Ne kalır peki o zaman o dilin sahibine ruhtan? O tanrıların yanında değil ama iblisede de sırtına dönmüş değil. Evel zaman içeri...