Emre kulağını annesinin şişkin karnına koydu:
" Burada kardeş var dimi anne?" diye sordu.
Zeynep elini oğlunun saçlarında gezdirip gülümsedi.
" Evet, iyi bir abi olacak mısın; kız kardeşini koruyacak mısın bakalım?"
" Tabiki!"
Emre diğer kulağı ile de annesinin karnını dinlemek için kafasını çevirdiğinde babasının ona alnı kırışmış, karamsar bir yüz ifadesiyle baktığını gördü. Gözlerini hemen yere çevirdi. Ali, Zeynep'in hamilelik haberini aldığından beri oğlu ile daha az ilgilenmeye ve konuşmaya başlamıştı.Emre uykuya dalmıştı. Zeynep elindeki iki şiş ile pembe bir ipten bebek çorabı örüyordu. Ali'nin salonu mutfağa bağlayan kapıdan kendisine baktığını fark ettiğinde duraksadı.
" Bir şey mi oldu bey?"
Ali yavaşça yürüyüp karısının karşısına geçti ve eşinin elinden şişlerini alıp yanındaki masaya koydu.
" Zeynep, bak..."
Zeynep iyice endişelenmeye başlamıştı. Ali devam etti:
" Emre'yi.. iyice büyümeden geri verelim."
Zeynep kaşlarını çattı.
" ..ne?.."
" Biliyorum ona iyice bağlan-"
" BEY NE DIYORSUN?"
" SESINI YÜKSELTME"
Ali elini yumruk yapıp kaldırmıştı. Zeynep irkildi ve koltuğuna gömüldü. Ali elini indirip derin bir nefes aldı.
" Zeynep.. kendi çocuğumuz olacak.."
Zeynep'in sesi titriyordu. Stresli olduğu zamanlar yaptığı gibi tırnaklarını eline batırıyordu.
" O da bizim çocuğumuz.. kan önemli değil demiştin."
Ali elini kirli sakalında gezdirdi.
" Kendi çocuğumuz olamayacağı için önemi yoktu, şimdi..farklı işte. Bak, geri vermek için ikimizin de imzası gerek. Yarın halledelim bu işi. Bırakalım başka kısır insanlar alıp sevsin, ilgilensin. Hem ekstra odaya ihtiyacımız var. Kızımızla Emre'yi aynı odaya mı koyacağız? Hadi inat etme, yarın halledelim bu işi.."
" H-hayır, ben bırakamam.."
Ali'nin nefes alışı hızlanıp derinleşiyordu. Alnı sinirden iyice kırışmıştı
" Bak Zeynep, sinirimi bozma benim. Bugüne kadar sana baktım ettim. Geçen hatırlamıyor musun geçen senin ablan misafirliğe geldiğinde gözü nasıl mordu? Milletin nasıl eşleri var bak. Benden başka kimse sana böyle bakmazdı. Ne kadar şanslı olduğunun farkında mısın? Benim sayemde rahat rahat örgü örüyorsun, karnın tok ve yüzün tertemiz. Bunu bozma bak. Çocukla bağlarını kopar, bu iş daha fazla uzamasın."
Zeynep gözlerini sıkıca kapattı. Sağ gözünden bir damla yaş aktı. Hayır anlamında başını iki yana salladı. Saniyeler sonra eşinin vuruşunu yanağında hissetti. Elini hemen yanağına koydu. Ali hiddetli şekilde konuşmaya başladı:
" LANET KAHPE ! Dediğim şeyler kulağından girip diğerinden çıkıyor mu? Ne ara patavatsız oldun sen? Sanki iyi bir şey yapıyormuşsun diye düşünme. Çocuğumuz doğunca göreceğim seni, bakalım çocuklarını ayırt edecek misin."
Ali masanın üstündeki örgü ve şişleri kapıp odanın diğer ucuna fırlattı. Eşine saldırmak istiyor ama doğacak çocuğunun düşeceğinden korkuyordu. Hızlıca ceketini giyip evden kendini dışarı attı.
Zeynep eliyle ağzını sıkıca kapatıp ağlamaya başladı. Kocasının çocuğuyla geçirdiği onca zamandan sonra onu bırakmayı düşünmesine inanamıyordu.
"..anne?"
Zeynep hemen kafasını kaldırdı. Emre elinde battaniye ile kapının eşiğinde duruyordu. Annesinin ağladığını görünce hemen yanına geldi.
" Anne noldu? Baba neden bağırdı?"
Zeynep hızlıca gözlerini sildi. Oğlunu alıp kucağına oturttu ve sıkıca sarıldı.
" Sorun yok balım, sorun yok. Hadi seni geri yatıralım yoksa yarın başın ağrır tamam mı?
" Tamam."
Zeynep, oğlunu yatağına geri götürdü ve ona sakinleştirici bir ninni söyledikten sonra kollarında bir süre daha tuttu. İçinde bir cesaret belirmişti. Oğlunu bırakmamak için kocasına karşı çıkmaya kararlıydı. Onun güvende ve huzurlu olması için elinden geleni yapmaya kararlıydı.Aylar geçti ve Zeynep, çocuğunu doğurdu. Kızları Asena küvezde uyuyordu. Ali işaret parmağını kızının elinde gezdirip gülümsedi. Pantolonunun çekişmesiyle aşağı baktı. Emre, babasının bacağını tutmuştu.
" Baba, ben de bakcam."
" Gidip annenle ilgilensene sen."
" Annem uyudu. Kardeşime bakıcam. Kucak."
Emre ellerini yukarı kaldırdı.
" Çocuk, benim sinirimi bozma. Bu daha küçük bebek. Git hastalık falan bulaşır yoksa."
Ali içinde büyük bir ikilem yaşıyordu. Çocuğunu ne tam anlamıyla sevebiliyor ne de ondan nefret etmek istiyordu. Hastane odasının kapısı çalındı. Zeynep'in babası elinde küçük bir kutu çikolata ile gülerek içeri girdi.
" Nerede bakalım benim güzel torunum?"
Emre dedesinin karşısına geçti. Annesi ona dedesinin torunu olduğunu gittikleri misafirlikte anlatmıştı ama dedesi onun yanından geçip gitti.
" Sen değil lan zibidi"
" Zibidi ne?"
Dedesi onu görmezden gelip odadaki küveze doğru yanaştı. Emre küvezin yanındaki dedesi ve babasına bakarken birden ayakları yerden kesildi.
" Sen de gel bakalım böyle."
Ninesi de gelmiş ve Emre'yi kucağına alıp öpmüştü. Diğerlerinin aksine ninesi onu ilk gördüğünden beri öz torunu gibi sevmişti. Emre gülümsedi.
" Nine, nine ben de kardeşe bakcam."
" Gel bakalım." Dedi ninesi.
Emre ve ninesi küveze yaklaşıp Asena'ya bakarken Ali'nin ve onun kayınpederinin yüzü ciddi bir şekilde hareketsizdi. Emre küvezin kenarına tutunup kardeşine baktı.
" Ben abi. Bebek ben abinim bak"
Yeni yeni uyanmış olan Zeynep sessiz bir şekilde onları izledi.
" Allah sonumuzu hayır etsin" diye içinden geçirdi..*****************
Bu bölüm biraz daha kısa oldu çünkü bir zaman sıçraması yapmayı düşünüyorum. Sizce Emre ve Asena ileride neler yaşayacak?
Vote ve takip atmayı unutmayın <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acıdan Doğan Güç
Ficción Generalİnsan neden acı çektiği halde kaçamaz tek başına uzaklara? Çünkü kötü bir yere ait olmak, hiçbir yere ait olmamaktan daha iyi ve güvende hissettirir.. Zorundaymışsın gibi hissettirir. Hele ki.. Hele ki ait olduğun yer de sana ait ve muhtaç ise.. ...