Yeşil bir önlük giymiş olan ince belli, kısa boylu ve sarışın garson elindeki tepsiyi daire masaya koyup bardak ve kupaları teker teker dağıttı. Mecnun cappuchino dolu kupasını eline alıp kokusunu içine çekti. Yavaşça garsona dönüp gülümsedi.
" Teşekkürler küçük frezya."
Garson sanki arkasına saklanmaya çalışıyormuş gibi tepsiyi göğsüne yaslayıp gülümsedi ve saçlarını eliyle düzeltti.
" ..afiyet olsun."
Garson gittiğinde Caner sessizce güldü ve buzlu lattesini eline aldı. Diğer eliyle Mecnun'un omzuna hafifçe vurdu.
" Yok abi, adam utanmasa dişi sinekle flörtleşmeye çalışacak."
Mecnun hızla önüne döndü ama arkadaşının lafları pek umrundaymış gibi gözükmüyordu.
" Ne var lan, altı üstü bi lakap taktık abartma."
" Neyse kız da pek boş değil herhalde bilmiyorum."
Emre filtre kahvesinden bir yudum aldıktan sonra eliyle masayı iki kez tıklattı. Caner ve Mecnun ona döndüler.
" Ne meraklısınız lan karıya kıza. Biraz kariyerinize odaklanın. Olaylar ciddileşince sap gibi kalırsın ortada."
Mecnun: " Daha dur oğlum ne kariyeri daha. En iyisi biz sana bi kız bulalım böyle çelimsiz bir şey. Hem seversin hem korursun hehe."
Caner: " Valla nasıl olur merak etmiyor değilim. Senin yanında bir zamanlar bir kız olduğu şeklinde bir şehir efsanesi var. Biz bile gözlerimizle göremedik böyle bir olayı."
Emre kahvesini masaya koyup onlara vuracakmış gibi yumruğunu havaya kaldırdı. Diğer ikisi gülerken refleksle kollarını yüzlerine götürdüler.
Mecnun: " Tamam tamam kızma hadi şu 'kariyer' planına bakalım. Caner senin anlattığın planı ben tam anlamadım. Şimdi biz kuryelik mi yapacağız?"
Caner: " Bak şimdi. Öncelikle bu biraz riskli bir iş. Biliyorsun bizim ilçede bir mafya babası var."
Emre: " Canhıraş mı?"
Caner masaya eğilip işaret parmağını sessiz ol dercesine ağzına götürdü.
Caner: " Sesini alçalt. Evet o. Kimse ne onu ne de adamlarını tanıyor, o yüzden dibimizde bile olabilirler."
Emre: " Ya Caner cidden onlarla mı iş kuracağız? Yakalanan elemanlarının hepsi 15-20 yaşlarındaydı. Yüksek ihtimal kendisine küçük bir ekip kurduğu için egosu tavan yapmış öğrenci falandır. Mafya bile denmez onlara."
Caner: " Bak daha adam kimdir nedir bilmiyoruz. Belki de öyledir ama işlerini riske atmıyor ve artık pahalı ve sıkıntılı şeyler alıp sattığını artık biliyoruz. Eğer şimdi ortak olursak gelecekte ona sağladığımız hizmetlere bağımlı hale getiririz ve bize para yağdırır.."
Mecnun kaşlarını çattı ve içeceğini masaya bırakıp ona doğru eğildi.
Mecnun: " Artık biliyoruz derken? Nereden biliyoruz?"
Caner etrafa küçük bir bakındıktan sonra çantasına uzanıp içini karıştırmaya başladı. Çantasının en dibindeki küçük bir kağıt parçasını avucuna sıkıştırıp Mecnun'a doğru uzattı. Mecnun kağıdı tereddüt ederek aldı ve avucunda gizlice açıp okumaya başladı. Okudukça kaşları daha çok çatıyordu.
Emre: " Madem bu kadar gizli tutulması gereken bir şey, biz neden mal gibi herkesin gelip geçtiği bir yerde işi riski atıyoruz ki? Mecnun, ver bakayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acıdan Doğan Güç
Ficción Generalİnsan neden acı çektiği halde kaçamaz tek başına uzaklara? Çünkü kötü bir yere ait olmak, hiçbir yere ait olmamaktan daha iyi ve güvende hissettirir.. Zorundaymışsın gibi hissettirir. Hele ki.. Hele ki ait olduğun yer de sana ait ve muhtaç ise.. ...