yukarıdaki şarkıyla bölümü okursanız daha zevkli olacaktır
-ˋˏ ༻❁༺ ˎˊ-
Tecchou
Çıkışta beni bekle
Seni ben eve bırakayım
Olur mu?
(13.24)Ryūnosuke
Tamam
Ben de zaten seninle konuşmak istiyordum
(13.24)Tecchou
Hangi konuda?
(13.25)Ryūnosuke
Giderken konuşsak?
Şimdi başkan telefonları topluyor
Gitmem lazım
(13.26)Tecchou
Pekala
(❤️)
(13.28)-ˋˏ ༻❁༺ ˎˊ-
" Ryūnosuke! Lucy ve Chuuya seni çağırıyor!"
Kapının önünde ona seslenen sınıf arkadaşıyla Ryūnosuke ayağa kalkıp sınıftan çıktı ve koridorda onu bekleyen arkadaşlarının yanına gitti.
Chuuya ve Lucy'nin ortasına girdi, birlikte yürümeye başladılar.
" Ya ne olur bir kerecik ödevimi yapsan?"
" Chuuya aptal mısın? Hem kendi ödevimi hem de senin ödevini yapamam."
Ryūnosuke iki kardeşin diyaloğuna burukça gülümserken Chuuya bir elini onun omzuna attı.
" Hey, çıkışta atari salonuna gidiyoruz. Benim basketbol antremanım var o yüzden geç gideceğim. Eğer...biraz beklersen birlikte gidebiliriz?"
Ryūnosuke o an buna evet demeyi çok isterdi. Chuuya'nın gözlerindeki parıltıya karşılık vermek isterdi. Onunla konuşurken yanaklarının kızarmasını, karnında kelebeklerin uçuşmasını isterdi tıpkı aylar öncesinde olduğu gibi. Bu hissi, kendinden yaşça büyük olan ve nişanlısı olan öğretmeni ile değil de, yaşıtı olan biriyle yaşamak isterdi.
" Aslında...bugün farklı bir planım var. Belki başka sefere?"
Chuuya tebessümünü hiç bozmadan, hatta daha da çok gülümseyerek cevapladı. " Tabii, başka sefere."
-ˋˏ ༻❁༺ ˎˊ-
Ryūnosuke çıkışta, bütün öğretmenlerin öğretmenler odasından çıkmasını bekledi. Ardından sakin ve çekingen adımlarla oraya doğru ilerledi.
Öğretmenler odasında kimseyi göremeyince aklı karışmış bir şekilde etrafına bakındı. " Tecchou?"
Belinde hissettiği ellerle irkilse de bu ellerin Tecchou'ya ait olduğunu bilerek kıpırdamadı ve güçlü kolların onun belini tamamen sarmasına ve kahverengi saçlı adamın ona sarılmasına izin verdi.
" Bir an beni bırakıp gittiğini düşündüm."
" Seni asla bırakıp gitmem miniğim. Arabaya geçelim mi?"
Tecchou'nun soğuk elleri, Ryūnosuke'nin sıcak parmaklarını kavradı ve birlikte arabaya doğru yürümeye başladılar. Okul bu saate kadar çoktan boşalmıştı, ve basket takımının antremanı da biteli on beş dakika olmuştu. Bunu rahatlığıyla el ele tutuşabiliyorlardı aslında.