Pistin ortasında dans ederken kendimi hiç olmadığım kadar iyi hissediyordum. Elimdeki tekila bardağını kaldırıp belimi sallamaya devam ettim ve ufak bir çığlıkla hareketlerimi hızlandırdım.
Ekin'in oyunu ilk kez sahnelenmişti ve bunu kutlamak için rol arkadaşları ve birkaç kişi daha eğlenmeye gelmiştik. Neredeyse herkesin çiftler halinde olduğu ortamda sıkılacağımı düşünmüştüm fakat birkaç bardak tekila işimi hemencecik görmüş, zayıf bünyemi sarhoş etmişti.
Mutlu olmak için bana gereken tek şey düşünmemekti ve sarhoş olmak zihnimi uyuşturup susturduğu için gerekli olan tek şeydi.
Tuğrul çatık kaşlarıyla beni izlerken dudaklarımda minik bir gülümseme oluştu.
Hayret bana bakabilmeyi, beni görebilmeyi günler sonra akıl edebilmişti. Neredeyse onun için görünmez olduğuma inanacakken gözünü bile kırpmadan çatık kaşlarıyla beni izliyor oluşu kanımı alkolden daha çok kaynatmıştı.
Günlerce ben yaktığı ateş sonunda onu bulmuş gibiydi.
Kendimi pek ait hissedemediğim fakat geçmişin hatrına kopamadığım arkadaş grubumuza Nazlı'yla Tuğrul'un evli olmadığını öğrenmem ve Ekin'le Nazlı'nın ilişkisi bomba gibi düştüğünden beri daha çok görüşmeye başlamıştık. Bu biraz Ekin'in beni aralarına katma çabasındandı. Çünkü ne zaman aralarına girsem Ekin ve Nazlı dışında kimse benimle muhattap olmamaya çalışıyor, sorularımı geçiştiriyor, açık açık yanlarında yerim olmadığını davranışlarıyla belli ediyorlardı.
Ama ben o kadar yalnız hissediyordum ki Nazlı ve Ekin'le oturmak için bile aralarına giriyordum. Gruptan kendimi soyutlamam hiçbir şey ifade etmeyecek olsa da bunu yapamıyor, kurmak için yıllarımı verdiğim dostluğun köprülerini bir anda yakıp yıkamıyordum.
Öte yandan Tuğrul sanki ben hiç yokmuşum, hiç var olmamışım gibi davranıyordu. Odaya giriyordum, bakışları yüzüme değmiyordu. Konuşuyordum, duymuyordu. Nadiren sorduğum sorulara bile cevap verme zahmetine girmiyordu.
Fakat şimdi ben dans ederken gözlerini benden alamıyordu ve gördüğüm bakışlar sinir ve tutkunun karışımını irislerinde saklıyordu.
Beni görmezden geldiği onca zamandan sonra gözlerinin üstümde olmasına bayılmıştım.
O beni kendi ateşinde günlerce cayır cayır yakmıştı. Şimdi sıra bendeydi.
O görmezden gelinmenin ne kadar canımı yaktığını biliyordu ben ise sınanmasının sabrını ne kadar zorladığını.
Ve ben onu bugün daha önce kimsenin sınamadığı kadar çok sınayacaktım ve bu kez o bana durmam için yalvaracaktı.
Bakışları hâlâ üzerimdeyken yanlarına doğru yürüdüm ve bir içki daha istedim barmenden. Müzik sesi kulaklarımı iyice tırmalasa da ne gece ne de dans benim için bitmişti.
Gece daha yeni başlıyordu.
"Ağabey biraz hızlı gitmiyor musun sence de?" Ekin'in endişeli sesiyle başımı ona çevirip kocaman gülümsedim. Kolunun altındaki Nazlı garipser gözlerle bana bakıyordu.
Hiçbiri daha önce bu kadar dağıttığımı görmemişti. Şaşırmaları normaldi.
"Ben çok iyiyim. Çok eğleniyorum, siz de keyfinize bakın lütfen. Ben sınırımı bilirim, benim için endişelenmeyin."
Bilmeyecektim.
Bir kez olsun o sınırı ben geçecek gerisini, sonrasını düşünme gafletine bile düşmeyecekim.
Her şeyi, herkesi düşünmekten oldukça sıkılmıştım.
Barmen tekila bardağını önüme bıraktığında arkamdan atlı koşturuyormuş gibi bir aceleyle bardağı elime alıp bardağı kafama diktim. Hızlı gittiğimden başım dönüyordu ama umrumda bile değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ama evlisin |gay| •bxb•
Roman pour AdolescentsMahir, eski sevgilisiyle komşu olduğu için sinirli değildi. Sinirli olduğu nokta, adamın karısıyla birlikte karşı apartmanına taşınmasıydı.