17. Bölüm

138 7 13
                                    

Sınır koymak istiyorum.
5 beğeni, 5 yorum.
İyi okumalar.

Hani böyle insan küçükken çok sesli ağlar ya biri farketsin diye. Böyle hıçkıra hıçkıra ağlar. Yanına gelirler birşeyin var mı diye sorarlar yok dersin ya. Ama aslında her zaman birşey vardır. Gözün dolar ağlamak istemezsin. Gözüme toz kaçtı dersin ama o toz değil acılardır. Büyüdükçe insan sessiz ağlar kimse duymasın diye. Yalnızken ağlar. Gözleri dolar ama ağlamaz. Çünkü insanlar onu farkederse olmaz. Yalnız ağlamak ister. Yalnızken ağlar. Daha da büyüdükçe güçlü olmak ister, dimdik durmak ister, ağlamamak ister. Bazen başaramaz işte. Böyle birine sarılıp yıllarca hıçkıra hıçkıra ağlayacak duruma bile gelir. Güçlü durur. Ama içindeki insan hep ağlıyor olur. Ağlar tamam bu son ağlamam der ama zaman ilerledikçe daha çok batar, daha çok yıkılır. Tamam geçti der. Tamam bitti bir daha üzülmeyeceğim, ağlamayacağım der. Ama zamanla daha kötü bir hal alır. Artık o kadar kötü olur ki intihar düşünceleri aklından çıkmaz. Birini sever, gider. Hayatından çok insan çıkar. Hayatından en sevdikleri çıkar. İşte bu o kişinin paramparça olmasını sağlar. En sonunda öyle bir parçalanır ki paramparçadan daha kötü olur ve o o parçalar zamanla gider, parçalardan hiçbirşey kalmaz. Anılar dışında..

Evden çıkıp arabaya bindim. Sabahtan beri Kenan arıyordu. Açmayacaktım. Onunla son defa ölmeden önce görüşecektik. Kaldığımız hotele geldim ve odaya çıktım. Asansöre bindim ve kapı kapanırken gördüğüm şey karşısında sanki yıkılmış gibiydim.

Ateş ve Burcu, sarışındı yani. Burcu olma ihtimali vardı.

Bizim kaldığımız odaya gidiyor olmalılardı. Yani daha yeni girmişlerdi ama. Asansörün kapısı kapandı ve çıkmaya başladı. Ben ise duygusuz bir şekilde kapıya bakıyordum. Ağlamıyordum çünkü artık bunu yapmayacaktım. Artık insanlar için gereksiz gözyaşı dökmeyecektim. Çok geçmeden kapı açıldı ve ben odaya yürümeye başladım. Çok geçmeden geldim ve kapıyı açtım. Odaya girip kimse gelmesin diye kapıyı kilitledim. Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Üstümü bile değiştirmeden balkona çıktım ve manzaraya bakan koltuğa oturdum. Spotifye girdim ve bir şarkı açıp mırıldanmaya başladım. Şarkı dinlemek beni her zaman rahatlatıyordu. O kısım gelince tamamen söylemeye başlamıştım.

Yıllar sonra anıların üzülerek hatırlanacak,

Pişmanlık ne kaderini ne de peşini bırakmayacak.

Aşkın kor, soğuk sularına kapılmayacak,

"O an bir daha yaşanmayacak.."

Şarkıyı kapattım yeterdi bu kadar. İçeriye geçip bavulumu hazırlamaya başladım. Yarın Kenan ölecekti. Nereye gidecektim bilmiyordum. Büyük ihtimalle Ömerle kalacaktım. Uzun zamandır Defne'yle görüşmüyordum. Arasa mıydım? Sesine ihtiyacım vardı ama beni arasaydı çoktan arardı. Bavulu hazırladım ve odadan çıkmak için kapıyı açtığımda gördüğüm kişi ile durdum.

Ateş vardı ama Burcu yoktu.

"Deniz." Diye konuşmaya başladı Ateş. Sonra devam etti. "Burayı nereden hatırlıyorsun?"
Hassiktir. "Bir arkadaş sağolsun Ateş Bey. Neden geldiniz?" Kolumu tuttu ve ikimizinde içeriye girmesini sağladı. Kapıyı kapattı ve konuşmaya başladı. "Nereye böyle bavullarla?" Şuanda sen neden sevgilinle değilsin dememek için kendimi çok zor tutuyorum. "Tanımadığım bir adam ile aynı odada kalacak değilim." Derin bir nefes aldı. "Deniz," Sonra devam etti. "Ben senin sevgilinim." Hıhı Ateş. Bende Biruni. Çok komiksin. "Kusura bakma ama seni hatırlamıyorum." Elimdeki bavulu almak istedi ama izin vereceğimi düşünüyorsa yanılıyor. "Lütfen, konuşalım belki hatırlarsın." Çok geç. Kendi ellerinle herşeyi batırdın sen. "Bakın Ateş Bey. Benimle tekrar olmak istediğinizin farkındayım. Fakat sizi hatırlamıyorum. Ve ne kadar zorlasam da aklıma hiçbirşey gelmiyor. Kusura bakmayın." Arkamı döndüm kapıyı açacakken konuştu.

Düşman mıyız yoksa?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin