Evet gençler! Özledim buraları ya. Fazla uzatmadan artık hikayenin akışı değişti ve olağanüstü olaylar sizleri ve tabi ki beni bekliyor.
Biliyorsunuz yan hesabımda yeni bir hikayeye başladım. Arama butonuna 'sihirbakanligi' yazarsanız profilime ulaşabilirsiniz. 'KUZGUN' ciddi ciddi kendimi bilerek ve kendime daha çok güvenerek yazdığım ilk hikayem.Beğeneceğinizi umuyorum.Lütfen beni yalnız bırakmayın ve destek olun. Yorumlarınız ve vote larınız benim için çok önemli.
Seviliyorsunuzxx
-MsPotter1
Bölüm 18
Alexander'ın evinin önüne geldiğimizde şok üstüne şok geçiriyordum. Demek o da James gibi olduğunu anlamıştı. O gün onunla konuşmaya çalışmam bu sebebtendi. bizimle aynı taraftaysa neden bir müteffik olmazken düşmanlardı? Bunu öğrenmeliydim.
James'in eline sıkıca yapışmıştım. James yine aynı şekilde kendi evine girdiği gibi girdi. Dövmesi mavi bir ışıkla parladıktan sonra kapı 'tak' diye açıldı.
İçeride ilerlerken etrafın karanlık değil tam aksine bembeyaz olduğunu farkettim. Geniş koridordan geçtikten sonra içeriden müzik gelen bir kapının önünde durduk. James kapıyı çaldı ama kimseden ses seda çıkmıyordu. En sonunda içeri girdik ve Alexander'ı yatağında uzanıp elinde birşey kurcaladığını gördüm.
Elindeki şeyin benim kolyem olduğunu anladığımda titrek bir sesle;
"O-onun sende ne işi var Alexander?" diyebilmiştim.
James hemen gözlerini Alexander'ın ellerine dikti.
"Bunu yolda buldum ve...." devamını getirmedi. James sinirle "Ve ne Alexander?" diye çemkirdi.
"Y-yok birşey.." yolunda olmayan bir şeyler vardı.
Fakat bir saniye Alexander daha geçen gün bana kendine neler olduğunu sormamış mıyıd? Nasıl olurda şu anda bu evde böylece oturuyordu?
"Alexander benimle dışarı gelmen gerek." Elimle kapıyı gösterdim. Birşey demeden önümden geçti ve çıktı. Bende James'e "bir dakika izin verir misin" bakışı attım. Anladı ve başını yavaşça onaylarcasına eğdi.
Alexander dışarıda beni bekliyordu. Yanına gittim. "Anlatmaya ne dersin?"
Kafasını ellerinin arasına aldı. Böyle mükemmel ve ulaşılmaz biri nasıl bu kadar çaresizce görünmeyi başarıyordu?
"Venedik.. O gün seninle konuştuktan sora eve gidecektim ki yerde gözüme bir şey takıldı." Sanırım kolyemden bahsediyordu.
"Ve onu yerden eğilip aldığımda başıma tarif edilemez bir sancı girdi. Kendimi toparlamaya çalıştıkça daha çok batıyordum. Sanki bu.." elindeki kolyeyi gösterdi; "Bana fısıldıyordu..." Gözlerim şokla açılmış bir biçimde ona devam et dercesine başımı salladım.
"Ne dediğini anlayamadım.. Başım çok zonkluyordu. Daha sonra kendi evime gittim ve incelemeye başladım.. Kolyeye her yakınlaştığımda sesler daha da artıyordu. Kulağıma götürdüğümde bu sefer anlayabilmiştim," eliyle kolyeyi avucunun içinde sıktı. "Bana..." gözlerini birbirine bastırdı ve devam etti;
" Kaderiniz bir tüy gibi ellerimin arasında.." Alexander şu anda tam anlamıyla gözümün içine bakıyordu. Ellerimi büyük ellerinin arasına aldı;
"Artık sen benimlesin. Seni ve bizi korumak için herşeyi yapacağım." derin bir nefes aldı ve devam etti; "James seni benden korumak adına bana böyle davranıyor ama artık bunun devam etmesine izin vermeyeceğim. O yıllardır seni aradığımı biliyor ve seni benden uzak tutmaya çalışıyor. Anla bunu Venedik. James seni hiç bir zaman senin onu sevdiğin kadar sevmedi. O, sadece sana korumalık yaptı. Onun görevi seni korumaktı, ama artık bitti. Artık sen benimlesin ve ikimiz bu belanın altından kalkmanın bir yolunu bulacağız. Önümüze çıkan engelleri de; her kim olursa olsun, her ne olursa olsun gözümü kırpmadan yok edeceğim." Gözlerimin içine bakıp gözünü kırpmadan konuşmuştu.
Konuşmasının sonunda kolumu elinden kurtarıp içeriye yöneldim. Gözüme dolan yaşların dışarı akmaması için gözümü bile kırpmıyordum.
Kapının önüne çıktığımda oksijenin ciğerlerimi yakmasını ister gibi derin bir nefes aldım. Bunlara artık daha fazla dayanamayacaktım. James'in yıllardır bana aşık olduğunu düşünmüştüm. O ise sadece beni korumak istiyormuş. Ben ona saf duygularla bağlanırken o ise sadece korumacılık duygusuyla bana bakması, beni öpmesi, beni kollarının arasına alması..
Beni aldatması..
Gözlerimi kırpıştırıp elimin tersiyle sildim. Hızkamın kollarını parmak uçlarıma kadar çektim ve derin derin nefes almaya başladım.
Arkamdan ayak sesleri geldiğininde dönüp bakmadım bile. Kolumda hissettiğim o elin sahibini biliyordum. James önüme geçmiş bana bakıyordu. Bende başımı eğmiş yere bakıyordum. Eliyle çenemi tutup kaldırdığında gözlerine bakmaya mecbur olmuştum.
"B-ben istemiyorum James.."
Gözlerime duygu karmaşasıyla bakıyordu. Daha fazla ağlamamak için yürümeye devam ettim.
Arkamdan gelmesini bekliyordum. Belki de istiyordum fakat gelmedi..
Ve işte bu kadardı bizim hikayemiz.
Bitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanet Lise!
Teen Fiction"Seni adi herif benden ne istiyorsun?" " Seni istiyorum..." "Sen bir psikopatsın!" diye bağırdım. Görüntü bulanıklaşmaya başlarken; " Tıpkı benim olanlara sahip oldukları gibi bende sana sahip olacağım,sadece benim olacaksın. Kader...