Arkadaslar, başlarda James ve Venedik'i aynı yaşta düşünüyordum ama sonra ani bir karar değişikliğiyle James'in Venedikten 2 yaş daha büyük olmasının daha uygun olacağına karar verdim. Bu bölümü yazarken fazla ilham gelmedi ama umarım beğenirsiniz.Bu arada artık ithaf yapacağım. İsteyenler bana mesaj atsın canım okuyucularım! Size iyi haberim; Multimedia'da James var! Umarım beğenirsiniz :) Öpüldünüz xx
-MsPotter1
Bölüm 6
Beni evimin önüne getirdiğinde hala aklımda o mesaj vardı. Yüzümü ona çevirip ellerini tuttum:
" James, Sence bu mesaj bir bilmece mi? Yoksa açık açık birşeyler mi anlatıyor?"
Ona bu soruyu sorduğumda gözlerini yarım saniyeliğine kaçırdı ama sonra tekrar bütün benliğiyle bakmaya başladı.
" Bilmiyorum Venedik, ama tek bildiğim her zaman senin yanında olacağım.."
" Biliyorum James.." onabaktım ve aklıma eskiler geldi. Birden ellerimi çekip eve yürümeye başladım.
"Hey Venedik," yüzümü döndğm ve koşarak yanıma geldi.
" Venedik, şey,ııımm yarın sizin okula başlayacağım.." Ona gözlerimi kısıp bakmış olacağımdan;
" Şey , yani artık sizin okulda okuyacağım. Sevinmedin mi?" Bana ufak bir çocuk gibi baktığında her zaman içimde birşeyler eriyordu. Şimdide öyle olmuştu. Pislik James!
"Iııı, bilmem kendi kararın, umarım beğenirsin.." BEN.KATIKSIZ.BİR.ODUNUM.
" Sen varsan ve ben beğenmiyorsam kafama kürekle vurabilirsin." Ahh şu gülümsemesi -kızlar sakin!-
Bende hafif bir tebessüm takınarak arkamı dönüp eve doğru koşmaya başladım:
" Yarın görüşürüz James!"
Her tarafı kapalı bir odada öylece duruyordum. Ne bir pencere vardı ne ne bir ışığa ait belirti. Sanki yaşam durmuştu...
Sırtımı duvara yaslamış,ayaklarımı karnıma doğru çekmiş sessizce ağlıyordum. Kafamı bacaklarımın arasına gömmüştüm ve sarsılıyordum.
Aniden sensemde bir nefes hissettim. Korkumdan ilk önce kafamı kaldıramadım ama daha sonra hırlamayla karışık bir nefes alma duydum. Kafamı ürkek bir biçimde kaldırdığımda donakaldım:
Karşımda arkasını dönmüş uzun boylu,geniş omuzlu simsiyah giyinmiş bir adam duruyordu. Ben ağlamaktan akmış olan sümüğümü koluma silerken yanlışlıkla ağzımdan bir hıçkırık kaçırdım. Adam:
" O bizim ufak kızımızda buradaymış." dedi ve bir kahkaha koyverdi.
" Sen de kimsin..?" diyebildim sadece.
Adam sessizliğini koruyarak aniden yüzünü bana döndü. Bende bu ani dönüşten sonra iyice olduğum yere sindim.
Adam bana döndüğünde sadece daha çok ağlama isteğiyle doldum. Bana kaçamak bir bakış atarak gözlerini tavana sabitledi. Benden bundan istifade onu süzmeye başladım..
Çok uzun boyluydu ve geniş omuzları vardı. Simsiyah giyinmişti.. Üzerinde siyah bir kot pantolon, siyah V yaka bir tişört, siyah motorcu ceketi ve siyah Harley Davidson botları vardı. Normal de olsa bu adama ağzımın suları akarak bakardım ama bu farklıydı. Gözlerim yüzüne geldiğindeyse donakaldım. Yüzüne siyah bir maske örtmüştü. Örttüğü maskenin altından yeşil parlak bir ışık saçıyordu. Ve tabi maskenin açıkta bıraktığı göz ve ağız yerlerinden de.. Yanlış mı görüyorum diye gözlerimi ovalarken birden bana döndü ve:
" Gözlerine inanmalısın,yüzümde gerçekten yeşil ışıklar parlıyor Venedik.." Adımıda nereden biliyordu?
Hiçbirşey demeden dizlerimi kendime daha çok çekerek yere bakmaya başladım.
"Bana o ışıklar neden diye sormayacak mısın?" Aslında sormak istiyordum ama içimden bir ses bunu yapmamam gerektiğini söylüyordu.
İstemsizce hırladım.
"Sen kimsin ve benden ne istiyorsun? diye çemkirdim.
"Oo küçük kızımız birden büyümüş ve bir savaşcıya gönüşmüş" dedi ve alayla güldü.
"Seni adi herif benden ne istiyorsun?"
" Seni istiyorum..."
"Sen bir psikopatsın!" diye bağırdım. Görüntü bulanıklaşmaya başlarken;
" Tıpkı benim olanlara sahip oldukları gibi bende sana sahip olacağım,sadece benim olacaksın. Kaderinden kaçamazsın küçük kız.."
Kardeşim beni sarsarak uyandırdığında bana endişeli gözlerle bakıyordu.
" Abla,seni iki saattir sarsıyorum ama bir ayı gibi uyuyorsun" dedi ve kahkahalarla sarsılmaya başladı. Yastığı yüzüne fırlatırken:
" Bak bak bak bizim küçük Charlie miz büyümüşte ablasına hakaret ediyor" Charli kapının oraya giderken:
"Hadi uykucu okula geç kalacaksın!" dedi.
Ah,Tanrım! Okul.
Hemen yataktan kalkıp dolabımı açtım. Üzerime gri tişört ve sarı kapşonlu hırkamı giydi. Altımada siyah yırtık gibi duran dar paçalardan giydim -hani şu pantolan ceplerinin altından başlayıp bileğe kadar devam eden yer yer yırtık pantolanlardan-. Ayaklarıma da sneakerlerimi geçirdim. Saçımı kendi alinde bırakıp çantamı kaptığım gibi merdivenleri inmeye başladım. Babam herzamanki gibi masada oturmuş çayını yudumlarken gazetesini okuyordu. Beni görünce:
"Ah bizim uykucuda uyanmış" dedi ve yanağıma bir öpücük kondurdu.
"Ah baba hiç değişmeyeceksin"
Ben tam kapıya doğru ilerlerken annem:
" Venedik birşeyler at ağzına, aç aç gitme tatlım"
" Anne ben okulda birşeyle atıştırırım. Geç kaldım" dedim ve kendimi dışarı attım.
Koşmayla yürüme arasındaki yürümemle okula gitmeye çalışıyorum. Yolda Shınıe ile karşılaştım. O da benim gibi uyku mağduruydu. Birbirimize gülümsedik ve konuşmadan yolumuza devam ettik.
Okula vardığımızda ders başlamıştı. Kapıyı yavaşça çalıp Bayan Mearlie' den özür dileyerek içeri girdik. Ben Scott'ın yüzüne bakmadan yanına oturdum. O da birşeyler hissetmiş olacak ki üstüme gitmedi.
Bütün ders gördüğüm rüyayı düşündüm. " Tıpkı benim olanlara sahip oldukları gibi bende sana sahip olacağım,sadece benim olacaksın. Kaderinden kaçamazsın küçük kız.." Bu cümleyle ne demek istemişti? Benden ne istiyordu?
Ben bu düşünceye kendimi o kadar kaptırmıştım ki dersin bittiğini farketmemiştim.Ancak dersin bittiğini Scott'ın "Venedik,iyi misin?" diyerek kolumu dürtmesiyle farketmiştim.
"İ- İyiyim Scott. Teşekkür ederim."
"Venedik istersen kantine gidelim, birşeyler yersin. İyi görünmüyorsun."
"Olur." diyebilmiştim sadece.
Onunla kantine giderken aklımda tek bir düşünce vardı:
"Kim bu esrarengiz adam?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanet Lise!
Teen Fiction"Seni adi herif benden ne istiyorsun?" " Seni istiyorum..." "Sen bir psikopatsın!" diye bağırdım. Görüntü bulanıklaşmaya başlarken; " Tıpkı benim olanlara sahip oldukları gibi bende sana sahip olacağım,sadece benim olacaksın. Kader...