🦷 On Yedi

5.7K 455 222
                                    

^Hoş geldiniz sefalar getirdiniz canikomlar.^

Bu iki gün üst üste gelen ikinci bölümümüz.

Yorum Sınırı normalde koymayı bıraktım çünkü yorum sayıları çok az geliyor. Acı ama gerçek...

Ben yine de sınır koyacağım ve sınır dolmadığı taktirde bölüm atmayacağım.

Sınır : 500 Oy 500 Yorum

( "sınır dolsun diye destek yorumu" adlı altında yorumlar görmek istemiyorum. +99 hiç istemiyorum. Lütfen 🙏)

- Nokta, emoji vb. Yapmayın.

-Ben güzel yorumlarınızı okuyup keyiflenmek istiyorum. 🤍

°Tatlı Tatlı Okuyun°

-

22.02.2024

'Zaman su gibi akar.' sözüne inanmazdım daha ki şu ana kadar.

Hiçbir zaman uzun yaşamak istememiştim. Ne annem vardı ne de babam. Onları dört yaşında kaybetmiştim. Onları kaybetmem yetmemiş hafızamı da onlarla beraber bırakmıştım. 

Hayatımı bu bildiklerimle on dört yıl boyunca ilerlettim daha ki gerçekleri öğrenene kadar.

Annem ve babam bildiğim insanlar daha doğrusu biliyor sandığım kişiler hiçbir şeyim değillermiş. Annem yaşıyordu babam ise bundan bir kaç yıl önce kronik kalp rahatsızlığından dolayı hayatını kaybetmişti. Babamı tanımayı o kadar çok isterdim ki.

Aynı saçlara ve gözlere sahipmişiz. Annem babamın resim albümünü göstermişti. Babamın kucağında elinde ki çikolatayı yemeye çalışan bir kız çocuğu vardı ve o kız bendim. Babamla olan resimlerim benim için en değerli olanlardı. 

O albümü annemden istemiştim. Odamda kalsın demiştim. Babamın varlığını odamda hissetmek istemiştim ama yeterli gelmemişti. Kaç gece albümün sayfalarını çevirerek uyumuştum. Ağlamalarım yatağımın içinde sele dönmüştü ben yine de babamın yokluğuna alışamamıştım. Bu kadar gerçeğin içinde onun yokluğu fazlasıyla yoruyordu.

Babacığım keşke yaşasaydın. Kızını özlemedin mi güzel gözlüm?

O günden sonra benim halimin hiçte iyiye gitmediğini gören Deniz abim kolumdan tuttuğu gibi sabahın ilk ışıklarında beni mezarlığa getirmişti. 

Mezarın başına yaklaşmak için attığım her adımda boğazıma bir düğüm daha atılıyordu. Mezar taşının üstünde gördüğüm isim ile nutkum tutulmuştu. Benimde adım vardı Mezar taşında.

Şöyle yazıyordu mezar taşının üstünde ; Dilrüba'nın yanına giden Fatih Güngör.

Yanıma gitmemişti. Ben orada değildim. Babacığım çok erken gitmedin mi benden? 

O gün o mezarlığın başında akşama kadar konuştum, Onsuz geçirdiğim yıllarda mutlu olduğumu düşündüğüm anları anlattım. Babamda beni hiç bölmeden dinledi. Güldüm, ağladım, sustum ama o hep kalbimde beni izledim, dinledi ama konuşmadı. 

DİLRÜBA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin