"Çabuk geri gel şura- "
*Rancora onu karanlığa doğru çekerken. Başka bir şey onu çekti*
[!]
"NE OLU-"
"₴₳₭ı₦ ฿łⱤ ₵̧ı₮ ₵̧ı₭₳Ɽ₳Ɏı₥ ĐɆ₥Ɇ..."
*Ağzı kapalı olduğu için ne dediği anlaşılmıyor*
"Ş𝓲𝓶𝓭𝓲 𝓫𝓮𝓷𝓲 ç𝓸𝓴 𝓲𝔂𝓲 𝓭𝓲𝓷𝓵𝓮, 𝓴𝓾𝓴𝓵𝓪. 𝓑𝓾𝓻𝓪𝓭𝓪𝓷 çı𝓴𝓽ı𝓴𝓽𝓪𝓷 𝓼𝓸𝓷𝓻𝓪, 𝓫𝓲𝓻 ş𝓮𝔂 𝓸𝓵𝓶𝓪𝓶ış 𝓰𝓲𝓫𝓲 𝓭𝓮𝓿𝓪𝓶 𝓮𝓭𝓮𝓬𝓮𝓴𝓼𝓲𝓷. İç𝓽𝓲ğ𝓲 𝓼𝓾𝔂𝓪, 𝓿𝓮𝓻𝓮𝓬𝓮ğ𝓲𝓶 𝓼ı𝓿ı𝔂ı 𝓭ö𝓴𝓶𝓮𝓷𝓲 𝓲𝓼𝓽𝓲𝔂𝓸𝓻𝓾𝓶... 𝓔ğ𝓮𝓻 𝓫𝓾𝓷𝓵𝓪𝓻ı 𝔂𝓪𝓹𝓪𝓻𝓼𝓪𝓷. 𝓒𝓪𝓷ı𝓷 𝓫𝓪ğış𝓵𝓪𝓷𝓶ış 𝓸𝓵𝓾𝓻... 𝓗𝓪 𝓮ğ𝓮𝓻 𝓾𝔂𝓶𝓪𝔃𝓼𝓪𝓷. ₴Ɇ₦ł̇ ₭Ɇ₦Đł̇ ɆⱠⱠɆⱤł̇₥ ł̇ⱠɆ ₲Ɇ฿ɆⱤ₮ł̇Ɽł̇₥... 𝓐𝓷𝓵𝓪𝓭ı𝓷 𝓶ı?.."
*Kafasını onaylar gibi sallar*
"𝓖ü𝔃𝓮𝓵..."
<>
/2 Gün sonra/
>Pazartesi<
- Antrenmandan 2 dakika önce, soyunma odasının kapısı açılır. -
Odanın içi boştu. ve o da simon'un dolabını açtı ve içerideki su şişesinin içine bu sıvıyı döktü. Kapağını sıkıca kapadı ve dolabı kapattı. Arkasını döndüğü gibi tüyleri diken diken oldu.
"𝓨𝓪𝓹𝓽ı𝓷 𝓶ı 𝓫𝓪𝓴𝓪𝓵ı𝓶? 𝓚𝓾𝓴𝓵𝓪?" Bu kraldı. Korkudan dolayı, kafasını sallamaktan başka bir şey yapamadı. Kral ondan sonra omzuna sol elini koydu. Ve şunu dedi:
"𝓢ö𝔃ü𝓶ü 𝓽𝓾𝓽𝓽𝓾ğ𝓾𝓶 𝓰𝓲𝓫𝓲. 𝓢𝓮𝓷𝓲 𝓫𝓪ğış𝓵𝓪𝔂𝓪𝓬𝓪ğı𝓶. 𝓐𝓶𝓪 𝓯𝓲𝔃𝓲𝓴𝓼𝓮𝓵 𝓭𝓮ğ𝓲𝓵..." Vücudu bir anda yanmaya başladı ve o da acı içinde bağırmaktan başka bir şey yapamadı. Birinin onun sesini duymasını umuyordu. Fakat kral onu öyle bir mükemmel zamanda yakalamıştı ki, antrenmanın sesi onun sesini bastırıyordu.
Askerler yeni bir haftanın ilk antrenmanı ile tekrar botlara dönmüştü. Simon ve jack onları izliyor ve hareketlerini inceliyordu. Simon ayağa kalktı ve soyunma odasına doğru gitti. Odadan bir su şişesi ile çıktı ve jack'in yanına tekrar oturdu. O suyu içerken, jack de onları izlemeye devam etti. Simon, "Sen de içmek ister misin?" diye sordu ve jack nazikçe reddetti.
Jack saate baktı ve askerleri sıraya dizdikten sonra not aldığı şeyleri söylemeye başladı:
"Önceki haftaya göre daha iyi performanslarınız var. Böyle çalışmaya devam edin ve ileride bana karşı dövüşeceksiniz. Biraz mola verdikten sonra devam ediyoruz."
Askerler dağıldı ve onlar da oturdu. Tabletteki yoklamayı incelerken birinin eksik olduğunu fark etti. Bir sebebi olduğunu düşünerek fazla önemsemedi. Simon da gözlerini kapatmış ve uyuyordu.
/O sırada rancora/
Sessiz bir şekilde oturuyor ve huzur veren sessizliğin tadını çıkarıyordu. O sırada kulağına garip bir ses geldi. Oraya döndüğünde birinin ağladığını gördü. Ayağa kalktı ve ona doğru ilerledi. O yaklaştıkça, ses daha da artıyordu. Onun omzuna dokundu ve ona ne olduğunu sormak için eğildi. O sırada sesler gitti ve karanlık bir duygu etrafı sardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytanın Tohumu
AdventureKral, artık kafayı yemeye başlamıştı. Durmak bilmeyen düşünceler gelip gidiyordu. Aklında tek bir hedef vardı. Melekleri nasıl yenebilirdi? Onlara karşı ne yapması gerekiyordu? Bir ordu melek için ne kadar güce ihtiyacı vardı...? Çaresiz ve öfkeli b...