6. Bölüm: Mavi Işığın Şeytan Avcısı

20 10 15
                                    

Kahramanlarımız ana merkezden çıktılar ve görev yerlerine doğru yola koyuldular. Jack tabletteki bilgilerle uğraşırken, simon da elleri cebinde sessiz sessiz onu takip ediyordu. Şehir bariyerlerine vardıklarında, bir güvenlik onları durdurdu ve onlardan kimliklerini rica etti. Jack ve simon hemen kimliklerini güvenliğe gösterdi. Güvenlik kimliklere bakarken birine şaşkın bir şekilde baktı. Kimliğin birini yukarı kaldırıp simon'la karşılaştırdı. Yüzü, gözü, herşeyi benziyordu fakat ismi başkaydı. Güvenlik sordu:

- Kimlikteki adının ne olduğunu biliyor musun?

Simon cevapladı:

- Biliyorum. Kimlik yarın değişecekti zaten...

- Pekala? Madem öyle, duvardan çıkma izniniz verilmiştir.

Güvenlik kimliklerini verdikten sonra geçidin kapısı açtı ve arkalarından kapattı.

Jack şaşırmıştı ve merakı da vardı: Kimdi bu simon? Geçmişte pişman olduğu bir sebepten dolayı mı kimliğini değiştirmişti? Kafada sorular doldu taştı fakat jack sorgulamamaya karar verdi.

Biraz ilerlediklerinde önlerinde içi karanlık bir orman onları karşıladı. Jack pusulayı kontrol ettiğinde pusulanın iğnesi ormanı gösteriyordu ve ikisi de ormanın içine girmeden önce, olabilecek her olası durum için silahlarını çıkardılar ve içeri girdiler.

Ormanda biraz ilerledikten sonra, Simon yerdeki ayak izlerini fark etti. Bıraktığı izler onlar ilerledikçe kayboluyor ve ortam daha da ürpertici bir hale bürünüyordu. Simon, jack'i durdurdu ve kalan yolu kendisi devam ettirmek istedi. Jack ona kalan yolu saldı ve Simon hemen yere doğru alçalıp önüne bir iz bıraktı.

Bıraktığı iz hemen kayboldu ve Simon sordu:

- Sence ne kadardır yürüyoruz?

Jack şaşkın bir şekilde cevapladı:

- 5 Dakikaya yakın olması lazım. Yoksa bir sıkıntı mı var?

- İçimde kötü bir his var, fazla uzaklaşma.

Jack ve Simon hemen kendilerini korumak için silahlarını çıkardı ve yavaş ve emin adımlarla yollarına devam ettiler. Onlar yürümeye devam ederken ay yeni çıkmış ve masmavi parlıyordu. Biraz yürüdükten sonra ötede birinin yerde oturmuş bir şekilde durduğunu gördüler ve ikisi de hemen oraya doğru koştular.

Oraya vardıklarında yerdekinin bir birleşmiş olduğunu ve şeytanı onun bütün vücudunu neredeyse kaplamış, onu kontrolü altına almaya çalışıyordu. Birleşmiş aniden onlara saldırmaya çalıştı ama onu bir ayı kapanı yakalamıştı ve o yüzden onlara zarar veremiyordu. Ayak bileğinden siyah ve kırmızı kan akıyor ve onlara öyle bakıyor ki sanki onlardan onu öldürmesini yalvarıyor gibiydi. Simon hemen ona yaklaştı ve elini başına koydu. Acı veren sesler çıktı ve sonra, simon'un avuçlarından çıkan küçük dikenler sayesinde birleşmişin hayatına son verdi. Bunlar olurken jack de dayanamayarak başka bir yöne baktı.

Baktığı tarafta anormal büyüklükte bir kanat biçiminde bir şey fark etti. Kanat figürü bir anda yok oldu ve jack hemen simon'u uyarmak için ona döndü. Simon hemen bu ormandan çıkmaları gerektiğini söyledikten sonra çıkış için bir yol bulmak için ormanda koşmaya başladılar.

Onlar koşarken ormandan bir ses konuştu: "Beni fark etmeniz şaşırtıcı. Belki de biraz daha iyi saklanmam gerekti. Her neyse, şuan zaten ölüsünüz..."

Arkalarından gelen mavi ışıklı oklar yaklaşmaya başladı. İkisi de koşturmaya devam etti. Jack yollarındaki ağaçların birini devirmek için viper'ın gücünü kullandı ve ağaç devrilmeye başlarken onlar da tam zamanında altından geçip dibine saklandılar. Ormandaki ses devam etti: "Şaşırtıcı... Karşıma çıkanların hiçbiri bunu akıllarına getirememişti, yada çok yavaştı... Hadi seviyeyi yükseltelim."

Altlarında büyük bir platform oluştu ve onları bir anda yukarı çıkarmaya başladı. Onlar yukarı çıkarken ses devam etti: "Bakalım hiçbir şeyin olmadığı bir yerde bana karşı nasıl savunabiliyorsunuz..."

Önlerine bir şey düştü ve etraf kısa bir süre sise büründü. Bu şey bir meleği andırıyordu fakat bildiğimiz melekler değildi. Bu görünüş, şeytanları avlayan bir meleğin görünümüydü. Arkasındaki 2 kılıcı çıkarıp dedi: "Yukarı çıktıkça siz daha da zayıflıyorsunuz ve ben daha hafifliyorum. Bakalım ne kadar hızlısınız..."

Aniden onlara atıldı ve saldırıda bulundu. Jack, Özel tırpanını; Simon da kemerindeki bıçağı çıkardı ve saldırıyı zor da olsa bloke edebildiler. Saldırı o kadar güçlüydü ki, savundukları andan sonra dizlerine çöktüler. Melek tekrar aynı saldırı için geri çekildi ve o sırada jack ayağa kalktı ve tırpanı yere doğru vurdu. Vurdu yerden dikenler meleğe doğru fırladı ama melek kolay bir şekilde saldırıdan kaçtı. Nefesleri yavaş yavaş azalmaya ve melek de güçlenmeye devam ediyordu. Jack sordu:

- Sence daha ne kadar ayakta kalabiliriz simon?

- Bilmiyorum... Bir fikrin var mı?

- Eğer... Bu melek yükseldikçe güçleniyorsa... O zaman biz de onu cehenneme indiririz.

Simon anlar bir yüz ile kafasını salladı ve ayağa kalktılar. Melek sordu: "Şimdi, teslim mi olacaksınız? Yoksa acı içinde ölmeyi mi tercih edersiniz?" Hiçbiri cevap vermedi fakat jack, sonrasını viper'a bıraktı ve saldırmak için tekrar hazırlandı. Melek rahat bir tavırla: "Demek kaderini o şeytanların birisine bırakıyorsun ha? Bak işte bunu çok sevdim..."

Melek, viper'a kilitlendiği gibi şeytan ve melek arasındaki savaş tekrar başladı. Melek her taraftan viper'a saldırıyordu fakat fark etmediği büyük bir açık vardı. Simon gizli bir şekilde meleğin en çok durduğu yerlere bir tür tuzak yaparak onu gafil avlamak için işe koyuldu. Melek hala viper ile dikkatı dağılmışken bir anlık odağını kaybetti ve o anda simon'un arkasına doğru hareket ettiğini gördü ve hemen onu boynundan kavradığı gibi havaya kaldırdı ve şöyle dedi: "Akıllı bir planmış, kusura bakma arkadaşın fazla sersemletti. Şimdi... Nerede kaldık?"

Tam o anda tuzaklardan biri tetiklendi ve meleğin bacak, kol ve kanatlarını kırmızı zincirler sardı ve onu iyice sıktı. Viper hemen toparlandı ve meleğe doğru koşup ona son yumruğu attığı gibi platforma düşürdü. Melek platforma düştüğü gibi platform çatladı ve kırıldığı gibi üçü beraber yüksekten düşmeye başladı...

Şeytanın TohumuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin