Araca bindikten 45 dakika sonra, kapı açıldı ve askerler silahlarını doğrulttu. Araçtan önce yakalanan birleşmiş çıktı, ardından da Jack çıktı, elleri kelepçeliydi.
/DIF Karakolu/
Karakolun içine girdiklerinde, Emily ve annesi hemen Jack'in yanına doğru yaklaştı. Annenin elleri korkudan tir tir titriyor ve ağlıyordu. Emily sordu:
- JACK! Ne yaptın sen?! Ne-Neden seni tutukladılar?
- Merak etmeyin.
Jack'i tutan asker, konuşmasını bitirmesine izin vermeden kolundan aldı ve onlardan uzaklaştırdı. Onu odaya doğru götürdü, birleşmiş te başka bir odaya yönlendirildi.
"Sakın bir aptallık yapayım deme seni pislik." Jack'i odaya doğru itti ve kapıyı sertçe kapattı. Odanın içinde bir lamba, lambanın altında masa ve sandalyeler vardı.
"Lütfen otur, Jack. "
Hoparlördeki ses dedi. Jack,
sandalyeye oturduktan sonra sordu:- Neden burada olduğunu biliyor musun?
- Dinleyin, Bay. Ya da Hanımefendi. Ben orada yapmam gerekeni yaptım.
- Sen mi yaptın? Yoksa o mu? Gördüğüm kadarıyla, o şeyin senin yerine savaştığını söyleyebilirim. Bu doğru, sen de savaştın. Ama başkasının gözünde hiç öyle durmaz. O anda başkası nasıl görür bilir misin? İki şeytan kavga ediyor olarak görür. Yani uzun lafın kısası. Senin yaptıkların değil, onun yaptıkları görüldü.
- Ama Viper olmasaydı, hiçbiriniz onu ele geçiremezdi. Ne kadar güçlü olduğunu gördün ve gördük.
- Gerçekten de ona bu kadar güveniyor musun?
- Viper asla gözümü kara çıkarmadı. Uzun süredir beraberiz ve-
- Ne kadar?..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şeytanın Tohumu
AventuraKral, artık kafayı yemeye başlamıştı. Durmak bilmeyen düşünceler gelip gidiyordu. Aklında tek bir hedef vardı. Melekleri nasıl yenebilirdi? Onlara karşı ne yapması gerekiyordu? Bir ordu melek için ne kadar güce ihtiyacı vardı...? Çaresiz ve öfkeli b...