@yengeme itfihafen nasılsın yengeciğim bu bölümü sana armağan ediyorum biz seninle büyüdük sen benim çocukluğuma rağmen yaptığım hatalara rağmen bana hiç kızmadın Allah razı olsun.
Rabbim gönlünce versin. Ve Mevlam ayırmasın sizi.
Seni seviyorum hoşçakal. 🌼🌼Başlayalımm.
Melek, onun bu tavrından iyice sıkıldığını belli edercesine gözlerini devirdi. "İlk adım mı?" dedi, sesinde alayla karışık bir tiksinti vardı. "İlk adım, senin bu kibirli gülümsemenden kurtulmak olurdu. Ama ne yazık ki bu kadar basit değil."
Adam kollarını açarak hafifçe eğildi, sanki ona teslim oluyormuş gibi bir hareket yaptı. "Peki, teslim oluyorum. Görevli meleğim, beni kurtar. Ama beni ne kadar kurtarabilirsen... ya da istersen yıldızlardan yardım alabilirsin." Her yıldızın bir uzaylı koruyucusu var.
Melek, onun bu sözleri üzerine daha fazla konuşmak istemiyormuş gibi bir ifade takındı. Ama içten içe, adamın burada olmasının gerçekten ne anlama geldiğini düşünmeden edemiyordu. Eğer yıldızlar onu buraya göndermişse, bunun nedenini bilmek zorundaydı. Ve bu neden, belki de düşündüğünden çok daha karmaşıktı.
Melek'in elleri istemsizce yumruk olmuştu. İçinde bir fırtına kopuyordu; öfke, hüzün, çaresizlik... Hepsi bir araya gelmiş, kalbinde birbirine karışmıştı. Adam, onun bu hâline bakarak alaycı bir şekilde dudaklarını büzdü. "Nedir bu yıldızların koruyucularının derdi? Sürekli bir şeyler izliyor, plan yapıyorlar gibi konuşuyorsun. Yoksa onların işine mi taş koydum da beni buraya postaladılar?" dedi, sesi her zamanki alaycı tonuyla doluydu.
Melek, derin bir nefes aldı. Göğsünde biriken tüm o karanlık hisler, sanki bir volkan gibi patlamaya hazırdı. Yüzünde hem öfke hem de hüzün vardı. Adamın ciddiyetsizliği onu iyice delirtmişti. Ama bu sefer, bu duygularına yenilmeyecekti. Soğuk ve kararlı bir sesle konuşmaya başladı:
"Yıldızlar... Onlar koruyucular. Ama her koruyucunun bir bedeli vardır. Onlar seni korur, seni izler, seni bir yere getirir. Ama bunun için mutlaka bir şey alırlar. Hayattan, ruhundan, sevdiğinden..." Sesindeki titreme, onu ne kadar etkilediğini ele veriyordu. Adamın yüzündeki alaycı ifade, yerini dikkatle dinleyen bir ifadeye bırakmıştı.
Melek devam etti, gözleri sanki başka bir zamana, başka bir yere bakıyordu. "Babam... Yıldızlar onu aldı. Onun mutluluğu benim mutsuzluğuma dönüştü. Onu tutsak ettiler. Çünkü mutluluk bir bedel ister. Mutlu olmak istiyorsan, bir şeyi feda etmek zorundasın. Ve koruyucular, o bedeli almayı çok iyi bilir."
Adam bir an duraksadı. Melek'in yüzündeki acı ona dokunmuştu. "Anlaşılan bu koruyucu dediklerin pekte koruyucu değiller. Senden babanı alarak seni mi koruyorlar bu nasıl bir saçmalık? "melek duymazdan geldi. Ama yine de o ağırlığı kırmak için hafif bir gülümseme takındı. "Demek ki benim buraya gelmem de bir bedeldi," ded konuyu değiştirmiştii. "Ama bence yıldızlar kötü bir seçim yapmış. Ben ne koruyacak biri ne de bedel ödeyecek biriyim. Belki de yanlış kişiyi seçtiler, ne dersin?"
Melek ona öyle bir bakış attı ki, bu bakış dünyanın bile ona öfkeli olduğunu hissettirebilirdi. "Bu bir şaka değil," dedi. "Senin buraya gelmen, yıldızların oyunlarından biri. Ama ben bu oyunu oynamak zorunda değilim. Senin için hiçbir şey ödemeyeceğim. Ve seni buradan çıkarıp Allah için koruyucuların cezasına bırakacağım."
Adam, Melek'in bu sert sözleri karşısında bir an sustu. Ama yine de alaycı bir gülümseme yüzünde belirdi. "Anladım. Yıldızlar bizi birbirimize bağlamış, ama sen beni kurtarmak yerine bana kızgınsın. Harika bir ekip olacağız gibi görünüyor," dedi.
Melek içini çekti. Onun bu tavrı, koruyucuların yaptığı en büyük hatalardan biri gibi geliyordu. Ama bir yandan da zihnindeki o görüntülerden kurtulamıyordu: Babasının kayboluşu, Melodi'nin gelişi, iki yıldızın aynı anda kaydığı o kötü gece... Yıldızlar ona bir hediye vermişti, evet. Ama o hediyeyi alırken, en değerli şeyini feda etmişti. Babasını...
Adam bir adım yaklaştı, Melek'in gözlerinin içine baktı. "Belki de yıldızlar bize bir şey öğretmek istiyor," dedi. "Kim bilir, belki bu sefer mutluluğun bedeli bu kadar ağır değildir."
Melek kaşlarını çattı, öfkeyle onun gözlerinden kaçtı. "Bu yıldızların bir oyunu. Ve ben bu oyunu oynamayacağım," dedi. Ama içindeki ses, onun da bunun ne kadar gerçek bir savaş olduğunu fark etmesini sağlıyordu. Eğer yıldızlar bu adamı buraya gönderdiyse, bu sadece bir rastlantı olamazdı. Ama yine de bu gerçekle yüzleşmek istemiyordu. Çünkü her yüzleşme, daha fazla bedel ödemek demekti.
^_^
👀Ah şu kimsesizler olayı..! 👀
Rica ederim bana kızmayın bölüm kısa tutulmalı.
(şahsi fikrim)Seni seviyorum okurum Allaha emanet ettim.
Sevgiyle kal. (Allah sevgisiyle.)
Yıldızı da varlığın gibi parlatır mısın?
💙💙
"Üstüne alınma felaketim sen değilsin.
EVRENLER FELAKETİM"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗘𝗩𝗥𝗘𝗡𝗟𝗘𝗥𝗶𝗡 𝗙𝗘𝗟𝗔𝗞𝗘𝗧𝗶 [𝗙𝗮𝗻𝘁𝗮𝘀𝘁𝗶𝗸]
Fantasy"Ağlamak istemiyorum!" diye mırıldandı kalan son mecaliyle. Kulaklarını çocukların ağlayışları, kadınların çığlıkları doldurdu.Bu bir felaketi! Melodi bir felaketin kurbanıydı...Başını iki yana salladı acıyla. "Bırak onları! İstediğin benim gözyaşla...